DİYARBAKIR - 28 Şubat 1997`de yapılan ve "Post Modern" olarak adlandırılan askeri darbenin üzerinin tam 15 yıl geçti. 28 Şubat sürecinde başörtülü olarak görev yaptıkları için görevlerine son verilen mağdurlar İlke Haber Ajansı`na konuştular.
 
Remziye Aytekin (43), Diyarbakır`ın Bismil ilçesinde sınıf öğretmenliği yapıyordu, kardeşi Hayriye Hanım ise Konya Selçuk Üniversitesi`nde 3. Sınıf öğrencisiydi… Her ikisi de başörtüleri bahane edilerek atıldılar. Tesettürleriyle hayatlarını sürdüren Remziye ve Hayriye kardeşler, haklarını gasp edenleri Allah`a havale etmişler.
 
Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan Remziye öğretmen, öğretmen arkadaşları başta olmak üzere, okul idarecileri, müfettişler ve Milli Eğitim`den baskı gördüğünü, sınıfa alınmadığı söyledi.
 
Herkes Baskı Yapıyordu…
İlk olarak 1995 yılında Mardin`in Mazıdağı ilçesinde öğretmenliğe başladığını ifade eden Remziye Aytekin öğretmen, sözlerini şöyle sürdürdü; "Göreve başlamam için evraklarımı kaymakamlığa götürdüm, ancak kaymakamın tayini çıkmış ve yerine yüzbaşı rütbeli olan bir asker bakıyor. Asker, başörtüme bakarak `bu şekilde mi görev yapacaksın?` deyince ben de `evet` cevabını verdim. Asker `böyle görev yapamazsın!` diyerek evraklarımı elime verdi. Tabi yeni Kaymakam gelince tekrar evraklarımı götürdüm ve göreve başladım. 3 yıl boyunca görev yaptığı Mazıdağı Yatılı İlköğretim Okulu`nda öğretmenler başta olmak üzere okul idarecileri ve müfettişlerden baskı gördüm. Kınama ve uyarı cezaları aldım."
 
Müfettişten "Başını Aç-Kapa" Teklifi
28 Şubat`ın başında Diyarbakır`ın Bismil İlçesine tayini çıkan Remziye Öğretmen, ne yazık ki aynı baskıları burada da görür… Remziye Öğretmen, "Bismil İlçe Milli Eğitim Müdürü, göz önünde olmamam için beni Tepecik köyüne gönderdi. İki yıl Tepecik köyünde kaldıktan sonra tekrar ilçe merkezine geri döndüm. Ama burada beni sınıfa almıyordu, bu nedenle ben de zamanımı öğretmenler odasında geçirmek zorunda kalıyordum. Sonra tekrar Tepecik köyüne geri döndüm. Bir gün köye müfettişler geldi ve başımı açmam için baskı yaptılar. Tabi ben de açmadım, hatta en son `biz arkamıza dönelim ve sen başını aç, tekrar kapat! Biz de bu şekilde başını açtı diye tutanak tutalım` dediler, ama ben bunu bile kabul edemeyeceğimi söyleyince hakkımda tutanak tuttular. Daha sonra 2001 yılının Ocak ayında görevime son verildiğini öğrendim. Bunun üzerine Diyarbakır`daki idari mahkemeye dava açtım, ancak bir sonuç alamadım. İçeride adaleti bulamayınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdum, ama oradan da olumsuz cevap aldım. Ben de onları Allah`a havale ettim" dedi.
 
Tesettür Güvence Altına Alınsın
Tüm haklarının iade edilmesini talep eden Remziye Öğretmen, en azından kızlarının aynı zulümlerle karşılaşmamaları için yapılacak yeni Anayasa`da "Tesettürün" güvence altına alınmasını istedi.
 
Benim Gibi Yüzlerce Öğrenci Okuldan Atıldı
Remziye Öğretmenin kız kardeşi Hayriye Aytekin ise 28 Şubat sürecinde Konya Selçuk Üniversitesi`nde 3. Sınıf öğrencisi olduğunu söyledi. Başörtüsü nedeniyle birçok defa uyarı, kınama ve okuldan uzaklaştırma cezası aldığını ifade eden Hayriye Hanım, örtü konusunda taviz vermeyince okuldan atıldığını ifade etti.
 
Hayriye Hanım, "Ben okuldan atıldım, benim gibi yüzlerce, binlerce kişi başörtüsü bahanesiyle okuldan atıldı. Ama artık Türkiye`nin değiştiği iddia ediliyor, o zaman başörtü hakkı anayasal güvence altına alınsın. En azından bu şekilde kızlarımız, bacılarımız istedikleri şekilde okula giderler. Yeni Anayasa çalışmalarından bahsedildiği bu günlerde, insanların istedikleri gibi okumalarını ve görev yapmalarının önünü açacak maddeler eklenmeli ve bu sorun biran önce çözüme kavuşturulmalıdır" dedi.
 
M. Salih Keskin - İLKHA