28 Şubat`ta inançlarından dolayı hukuksuzca ordudan atılan binlerce astsubay, subaydan birisi İzmir`de yaşayan Yüksel Sulumeşe. 1990`da Narlıdere`deki Kara Kuvvetleri Komutanlığı Astsubay Okulu`nu ikinci bitirdikten sonra Ankara`da Astsubay Çavuş olarak göreve başlayan Sulumeşe, Şırnak`taki 3 yıllık görevinin ardından 1996`da Çerkezköy`e tayin olur. Tayinle birlikte evlenen Sulumeşe`nin 1997`de istihbarat raporlarında eşinin başörtülü olduğunun yer almasıyla sıkıntılı günleri başlar. Üstlerince resmi yazıyla "TSK, Atatürkçü düşünce sistemini benimsemeyen, laik, çağdaş olmayan kimsenin barınamayacağı bir kurum. Eşinizin çağdaş kıyafet içerisinde olmadığı tespit edilmiştir. Eşinizin çağdaş kıyafetli olmaması nedeniyle TSK`yı temsil yeteneğiniz bulunmamaktadır. Durumu düzeltin." uyarısı yapılır. Ayrıca, uyarılarda, başörtüsünün dini bir ideolojinin simgesi olduğu, ordu ve Türkiye`nin selameti için bundan vazgeçilmesi gerektiği belirtilir.

"KORGENERAL ALAN, `EŞİ KAPALI OLAN, NAMAZ KILANLAR BELİRLENSİN` DİYE EMİR YAYINLADI"

Görevi esnasında onlarca takdirname aldığını, işini yapıp, inancını yaşadığını belirten Sulumeşe, kimse rahatsız olmasın diye namazlarını depolarda kıldığını vurguladı. 2002`de, Korgeneral Engin Alan`ın başında bulunduğu 2. Kolordu`ya bağlı Gelibolu`ya tayin olduğunu anlatan Sulumeşe, "Alan (İrtica Türkiye`nin birinci tehlikesi. Eşi kapalı olan, namaz kılanlar belirlensin) diye emir yayınladı. Birlik komutanlarına gönderilen emri sonra öğrendik." dedi.

Dosyasının 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan`a gittiğini aktaran Sulumeşe, "Doğan, öfkelenmiş. İstihbarat Dairesi`nden iki albayı eski birliğim Çerkezköy`e göndererek araştırma yaptırmış. (Eşi başörtülü, kendi namaz kılan birisi 6 yıl nasıl görevde kalır, neden atmamışlar?) diyerek sicil amiri, istihbarat komutanı için soruşturma açmış." diye konuştu.

Atıldığı günü unutamayan, bu haberi 6 yıldır beklediğini, ikna odalarına alındığını, oturarak su içişinin bile rapor edildiğini anlatan Sulumeşe, ancak durumu babasına zor izah ettiğini belirterek, "(Oğlum emin misin? Eşin başı kapalı diye atıldın değil mi. Ordu peygamber ocağı, bu olamaz) diye ağladı." diye ifade etti.

Ayrılma işlemi için hakkında sahte belge düzenlendiğini kaydeden Sulumeşe, şöyle dedi: "Göz hapsi almama rağmen göz hapsi almışım gibi sahte belge düzenlenmiş. Dosyama konup, ayrılma işleminde delil gösterilmiş. Sahtekârlık yapıp, hakkımda kötü sicil oluşturmuşlar. Bunu tespit edip, ilgili makamlara ilettik, kabul etmediler."

28 Şubat Astsubaylıktan Pazarcılığa Sürükledi

28 Şubat sürecinde inançlarından dolayı `irticacı` fişlemesiyle hukuksuzca ordudan atılan binlerce astsubay ve subaydan birisi de Kırşehir`in Kaman ilçesinde yaşayan Adem Aygül. Post modern darbe döneminde ordudan atılan Aygül, askerliğe İzmir İstikam Astsubay Okulu`nda başladığını ifade etti. Asker olduktan sonraki süreci anlatan Aygül, okul bittikten sonra kura çektiğini ve ilk görev yerinin Diyarbakır olduğunu söyledi. Diyarbakır`da 4 sene görev yaptığını belirten Aygül, daha sonra sırasıyla Tekirdağ, İzmir, Kars-Kağızman ve son olarak Osmaniye`de 6 ay görev yaptığını belirtti.

"ATATÜRK İLKELERİ VE LAİKLİK GÜNDEME GETİRİLEREK, ASKER EŞLERİNİN BAŞININ AÇILMASI İSTENİYORDU"

Ordudan ayrılma sürecini anlatan Aygül, "Genelde subay ve astsubayların eşlerinin başörtülü olması sıkıntı oluyordu. Eşleri başörtülü olan subay ve astsubaylar sürekli ikaz ediliyordu, açılması için. Atatürk ilkeleri ve laiklik gündeme getirilerek, subay ve astsubay eşlerinin başının açık olması gerektiği söyleniyordu. 14 Aralık 1998`de ben ordudan atılmıştım. O dönemde 163 subay ve astsubay atıldı, benimle beraber. Benimle aynı dönem çalıştığım yerde bir kişi atıldı. Fakat isim olarak tanımıyorum. Osmaniye`de ilişiğimiz kesilirken, subay ve astsubayları birlik komutanımız odasında topladı. Eşi başörtülü subay ve astsubay istemiyoruz, istenmiyor, yoksa ilişiğiniz kesilecek diye bize tebliğ edildi. Bu arada eşini açanlar oldu ve göreve devam etti. Daha sonra da eşi kapalı olan birkaç arkadaşın ilişiği kesildi." diye konuştu.

"KAPALI EŞİ OLAN ASKERLERİ FİŞLEMEK İÇİN EĞLENCE VE YEMEK DÜZENLENİYORDU"

Başörtülü eşleri tespit etmek için eğlenceli yemek düzenlendiğini belirten Adem Aygül, "Genelde subay ve astsubayların eşlerine veya ailece yemek ve eğlence düzenleniyor, orada eşlerin kapalı olduğu tespit ediliyor. Bunun üzerine ya işlem yapılıyor ya da ikaz ediyorlar. Sözlü olarak baskı görmedim, sadece `eşiniz açılmadığı takdirde hakkınızda ayrılmanız için işlem yapacağız` diye söylendi. Bunu ise bölük komutanımız söyledi. Tabi ilişiğimiz kesilince büyük bir sıkıntı oluyor, bunalıma düşüyorsunuz. İnsanın düşüncesi duruyor ve bir şey düşünemeyecek duruma geliyor. Eşiniz, çocuklarınız aynı durumda yani insan hiçbir şey düşünemiyor. Eşim tabi başı kapalı olduğu için durumu anlıyordu. Ama çocuklarımın yaşı küçük, biri ilkokul 4, biri ise ilkokul 1. sınıfa gidiyordu. Çocuklar durumdan pek bir şey anlayamamışlardı." ifadelerini kullandı.

"ATILDIKTAN SONRA ÇOCUĞUMA KIŞLIK AYAKKABI BİLE ALAMADIM"

Astsubay Başçavuş Adem Aygül atıldıktan sonra pazarcılık yaptığını söyledi. Pazarlarda Oyuncak sattığını anlatan Aygül, şunları söyledi: "12 yıla yakın süredir Kaman pazarlarında tezgah açarak, Oyuncak araba sattım. Yaşam standardımız düşüktü. Geçim sağlamakta zorlandık. Hatta ilk atıldığımızda 5 -6 ay belki bir yıl hiçbir iş yapamadım. Daha sonra çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamadık. Örnek verecek olursak; Osmaniye sıcak bir yerdi. Osmaniye`den Kaman`a geldiğimizde aralık ayıydı. Orada çocukların ayakkabısı yazlıktı yani kış olmadığı için idare edilebiliyordu. Kaman`a geldiğimizde kar ve kıştı. Çocuğumun ayağına ayakkabı almakta sıkıntı çektim. Bir süre kışlık ayakkabı alamadım."

Bugünkü durumundan da bahseden Aygül, "2 oğlum var. En büyüğü edebiyat öğretmeni, küçük oğlum ise maden mühendisliğinde okuyor. Bu zorluklarda biraz ailem, ağabeylerim, destek oldu. Kendi gücümle olmadı. Son çıkan yasayla göreve iade hakkı verildi. Geçmiş haklarımızı iade ettiler. Tabi geçmişe dönük maaş haklarını alamadık henüz ama hükümetin bununla ilgili bir çalışması var. Buradan Sayın Başbakanımıza teşekkür ediyoruz, Allah razı olsun diyoruz, o ve arkadaşlarına. En azından geçmişe dönük haklarımız için iade-i itibar yapıldı. Daha önce toplumda ve çevremizde hakir gözle bakılıyorduk. Hakir görülüyorduk ordudan atıldığımız için, şu anda yeniden çalışmaya başladık. İnsanlar itibar edip saygı gösteriyor. Ailem ve çocuklarım bu duruma çok sevindi. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.