-DİYARBAKIR - Milli Eğitim Bakanlığınca 2010 yılı 18.Eğitim Şûrası`nın kararları dikkate alınarak hazırlanan ve Meclis`e sunulan kanun uygulamaya konuluyor. Formül şu: 4+4+4=12… Bu formülle "28 Şubat Darbesi"nin bir uygulaması olan "kesintisiz zorunlu eğitim" uygulamasına son veriliyor; ancak "zorunluluk süresi" 8 yıldan 12 yıla çıkarılarak "kademeli sistem" getiriliyor.

Batılı Eğitim Modeli Uygulandı
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İmam Hatip Mezunları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı İbrahim Gökdemir, Türkiye`de Cumhuriyetin ilanı birlikte insanın fıtri özelikleri ve ihtiyaçlarının göz ardı edildiğini ifade ederek, batılı eğitim modellerinin körü körüne kes-kopyala-yapıştır mantığı ile ülke halkına uygulandığını söyledi. Eğitim sisteminin yaz-boz tahtasından öteye geçemediğini ifade eden Gökdemir, "Çünkü burada ülkenin geleceğini inşa eden nesle yaklaşım insan merkezli `pedagojik eğitim` değil, `Kemalist ideolojik sistemi` halka enjekte etme yöntemidir. Bunun en bariz uygulaması halkın inanç, örf, adet ve geleneklerini hiçe sayarak baskı ve totaliter rejimlerin uygulamalarını ürünü olan `Karma Eğitim` sistemidir. Bu anlayış, uzun süredir var olmasına rağmen, 28 Şubat`ın darbeci zihniyeti ile oluşturduğu kararlardan sonra, daha da bir inatla devam ettirilme sürecine girmiştir" dedi.

Karma Eğitim Maddi ve Manevi Zararlar Getiriyor
Türkiye`de uygulamaya konan eğitim sisteminin kopyalandığı batılı ülkelerde karma eğitim uygulamalarını terk etme sürecine girdiklerini ifade eden Gökdemir, karma eğitimin olduğu yerde zorunlu eğitimi artırmanın büyük maddi ve manevi zararlar getireceğini söyledi. Zorunlu eğitim diye diretenlerin veya getirmeye çalışanların inançlı muhafazakâr kesim olmasının düşündürücü olduğunu belirten Gökdemir, "Çünkü Müslümanların hassasiyetleri düşünülmeden yapılan bu işte bu zorbalıkla yapılacak olan zorunlu eğitim yüzünden birçok kız çocuğu inancı gereği örtüsünü terk edecek ve birçok kız çocuğu 15 yaşından sonra örtünmüş ise açılmak zorunda kalacaktır. Bu açılma ve saçılma işine alışanlara kolay gelebilir. Ama hassasiyetleri olan kesimlerin böyle açılma ve saçılma zilletine sokmaya kimsenin hakkı yoktur" diye konuştu.

Zorunlu Eğitim Süresinin Uzatılması Hangi Derde Çare Olacak?
Bakanlıkça yapılacak olan "kesintisiz eğitim"i "kesintili" yapınca problem sona erecek gibi algılanmaması gerektiğini belirten Gökdemir, "zira 28 Şubat sürecinin bir uygulamasından daha kurtulduk gibi kısmı ve şekli bir sevinç, mağdurların mağduriyetini telafi etmeyecek, bilakis yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır. Zorunlu eğitimin süresini 8 yıldan 12 yıla çıkarmanın bir marifet olarak gösterilmesi şekilcilikten öte bir önem arz etmemektedir. Bakanlığının sırf gelişmiş ülkelerde süre uzun diye `Zorunlu eğitim` süresinin uzatılması hangi derde çare olacak? Halkın yaşamı ve değerleri ile aile ortamı tekrar göz ardı edilmiş, batı taklitçiliği farklı bir kulvarda sürmeye devam etmektedir" dedi.

Yasalaşmadan Önce Herkes Sorumluğunu Yerine Getirmeli
Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı yasa teklifinin Meclis`e geldiğini belirten Gökdemir, yasalaşmadan önce başta siyasiler olmak üzere tüm duyarlı sivil toplum kuruluşları ülkenin geleceğinden önemli bir mihenk taşı olan eğitim modelinin teşekkülü üzerinde taşıdıkları sorumluluklarının gereğini bir an önce yapmalarını istedi. Gökdemir, "Diyarbakır İmam Hatip Mezunları yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak; aşağıda sırladığımız hususların başta Hükümet olmak üzere Milli Eğitim Bakanlığınca göz önünde bulundurularak yasanın yeniden dizayn edilmesini talep ediyoruz" dedi.

 

İşte Talepler:
1 - Din ve Ahlak bilgisi dersinin yerine "Kur`an Kerim" eğitimi müfredatta yer almalıdır.
2 - Eğitim sistemi toplumun inanç ve kültür değerleri de hesaba katılarak dizayn edilsin.
3 - Karma eğitime son verilsin. Ya da çocuklarını kız-erkek karma eğitim verilen okullarda değil de, ayrı okullarda okutmak isteyen veliler için buna yönelik okullar tahsis edilsin. Dileyen çocuğunu karma eğitim verilen okula, dileyen de kızını kız okuluna, oğlunu erkek okuluna gönderebilsin.
4 - Çocukların ergenlik yaşları dikkate alınarak, okullarda dini vecibelerini yerine getirebilmelerine yönelik tedbirler alınsın. Kız çocukları eğitimin her kademesinde başörtüsü takabilsin. Dileyen öğrenciler için, okulunda namazlarını eda edebilecekleri mescitler yapılsın.
 
5 - Mecburi eğitim velilerin isteğine bağlı hale gelsin. Veli istediği zaman çocuğunu eğitimden çekme hakkına sahip olsun. Çocukların inanç ve fikir bakımından nasıl biçimlendirileceğine aileleri karar versin.
6 - Her anne ve babaya, kendi inançları doğrultusunda çocuklarına dini eğitim sağlayabileceği özel okulların açılmasına imkân tanınmalı;
7 - Din ve inanca dayalı kılık ve kıyafet her bakımından bir hak olarak tanınmalı ve hayatın her safhasında serbest olmalı; kamu görevlileri ve öğrenciler için kılık ve kıyafet uygulamaları, inançların gereğini yerine getirmeye engel olmayacak şekilde düzenlenmelidir.
 
M. Salih Keskin - İLKHA