Namaz dinin direği, oruç ruhun direği ve gıdası, zekât cemiyetin direğidir. Yani namazsız din duramaz, oruçsuz ruh duramaz. Direksiz binaların yıkıldığı gibi zekâtsız da cemiyet duramaz, yıkılır. Burada direk tabirleri teşbihtir.
ORUÇ RUHU BESLER!
Oruç, yemeklerin cesedi beslemesi gibi ruhu besler. Yemek yenmeyince yaşamak nasıl mümkün olmazsa oruçsuz ruhlar da böylece yaşayamaz, manen yıkılır ve ölür, artık işe yaramaz olur, belki de zararlı olmaya başlar. Zira manen ölü işe yaramayınca hayvan misali bir mahlûk olur ve belki daha düşük olur. Zira ayet-i celilede 'bel hüm edal' tabiri kullanılmaktadır. Hâlbuki orucun maddeten de vücuda faydaları sayılmakla bitmeyecek kadar çoktur.
SENİN EN MÜHİM VAZİFEN CESEDİ DEĞİL, RUHU BESLEMEK OLSUN!
Ceset, bu âlemin mahsulü, ruh da mana âleminin mahsulüdür. Ruhsuz cesedin hiçbir şeye yaramadığını bilmeyen yoktur. Binaenaleyh asıl itibarın ruha olması lazımdır ki cesedin varlığı ancak ve ancak onunla kaimdir. Oruç bu ruhu besler ve gelişmesine vesile olur. Onun için senin en mühim vazifen cesedi değil, ruhu beslemek olsun.
ORUCU YALNIZ CESEDİNE TUTTURMA!
Sakın oruçtan korkma ve hem orucu yalnız cesedine tutturma, ruhun da oruçlu olsun. Yani oruçlu olduğun vakit kimse ile kavga etme, kimseyi incitme ve darıltma. Oruçlu olduğun zaman ibadeti arttır. İşrak, duha, evvabin ve gece namazlarına da çok ehemmiyet ver. Malumdur ki vakitler yel gibi, su gibi akıp gider. Binaenaleyh, en mühim ömrün boşa gitmesi kadar günah ve gaflet tasavvur olunamaz. (M. Zahid Kotku)