DİYARBAKIR - Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen ve "post modern" darbesi olarak adlandırılan 28 Şubat`ın üzerinden 15 yıl geçti. Mustazaf Der Genel Başkanı Av Hüseyin Yılmaz, 28 Şubat sürecinin bölgeye yansımasıyla ilgili İlke Haber Ajansı`na önemli açıklamalarda bulundu.

 

Bölge İnsanı Büyük Mağduriyetler Yaşadı
28 Şubat darbesiyle Türkiye`deki Müslümanların büyük bir mağduriyet yaşadığını ifade eden Yılmaz, en büyük mağduriyeti ise bölge insanının yaşadığını söyledi. 28 Şubat darbesiyle Türkiye genelinde Kur`an kurslarının kapatıldığını, kesintisiz eğitim adı altında meslek liselerinin orta kısımlarının kapatıldığını, başörtüsü zulümlerinin baş gösterdiğini belirten Yılmaz, bölgede ise tüm bunların dışında camilerde Kur`an dersi alanların örgüt üyeliğiyle cezalandırıldığını belirtti.

 

Camiler Basıldı, Çocuk ve Gençler Gözaltına Alındı
O yıllarda, bölge insanının Kur`an eğitimi için çocuklarını camilere gönderdiklerini ifade eden Yılmaz, 28 Şubat süreciyle beraber camilere yönelik baskınların arttığını söyledi. 1998 yılında Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü`ne Gaffar Okan`ın getirildiği ve Mart ayında Diyarbakır`daki tüm camilerin aynı anda basıldığını belirten Yılmaz, binlerce çocuk ve gencin gözaltına alındığını dile getirerek, karakolların camilere giden çocuklarla dolduğunu ve bu çocukların hepsinin de fişlendiğini söyledi.

 

İşkencelerle Örgüt Üyeliği Kabul Ettirildi
Yılmaz, "28 Şubat darbesinden önce polis camileri basmıyordu, sadece camilerde ders verenleri cami çıkışında gözaltına alıyordu. Ama darbenin ardından polis camileri bir hücre basar gibi basmaya başladı. O dönemlerde polisin camilere botlarıyla girdiği, Kur`an eğitimi alan ve verenleri gözaltına aldıkları ve 10-12 yaşlarında olan çocuklara işkence yaptıkları bilgisini alıyorduk. Ve bu çocukları örgüt üyeliğinden cezalandırıldılar. Bunlar hepsi tespitlidir. Brifing alan savcı ve hâkimler, camideki Kur`an eğitimini örgüt faaliyeti olarak kabul edip örgüt üyeliğinden davalar açtı.



Örgüt üyeliğini kabul ettirmek için gözaltında bu çocuklara ve gençlere işkence yapıldı. Birçoğu sakat kaldı, bir kısmına da hastalık olarak geri döndü. Bu çocukların bir kısmı örgüt üyesi diye ceza aldı ve hiç kimse bu konuyla ilgili girişimlerde bulunmadı. Cami faaliyetlerini örgütsel faaliyet olarak lanse etmede basın polise yardımcı oluyordu. Birçok insanın psikolojileri bozuldu, birçoğu cezaevine gönderildi. Bunların hepsi eski DGM kayıtlarında mevcut… Başörtülü öğrenciler okullardan atıldı, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan bazı başörtülüler cezalandırdı" diye konuştu.

 

28 Şubat mimarlarının halen dışarıda olduğuna ve yargılanmadıklarına dikkat çeken Yılmaz, darbecilerin cezalandırılmasını istedi.
 
M. Salih Keskin - İLKHA