Mevdudi
Şimdi biraz düşünüp, Allah (c.c.) için söyleyelim, insan elde ettiği bu gelişmelere rağmen, hayvani seviyeden kurtulup yükselebildi mi?
Maddi âlemde aklı ve ilmiyle yapmış olduğu bütün icat ve gerçekleştirdiği gelişmeler fıtrat kanunlarına bağlıdır. Bütün bunlar kendilerinde ilim ve akıl olmadığı halde, hayvanlarda da sınırlı bir şekilde bulunur. İşte insan bu güçlerini kullanmış ve yeni bir şeyler yapmıştır. Fakat insanlık bütün bunlara rağmen maalesef üst seviyelere çıkmayı başaramamıştır. Çünkü işin hep maddi yanıyla ilgilenmiş, asıl gayeden çok uzaklarda olunmuştur. Çünkü maddi şeyleri elde etmekle seviye değişimi arasında hiçbir ilgi yoktur. İnsanla hayvan arasındaki temel fark şudur; hayvan, yüksek olmayan bir kulluğu yerine getirdiği için, düşük derecede rızkına kavuşur. İnsan ise, aklı ve ilmi ile yüksek bir kulluğu yerine getirdiği için yüksek derecede rızkın elde eder. Böylece hayvan açlığını gidermek için yem ve ota kavuşurken, insan ise güzel yiyeceklere kavuşur. Hayvan, vücudunda bulunan tüy ve kıllarla ısınırken, insan güzel güzel elbiseler giyinir. Hayvanlar yuvalarda, inlerde barınırken, insan güzel güzel barınaklarda oturur. Hayvan ayaklarıyla bir yerden bir yere giderken, insan yaptığı makinaları bu yolda kullanır. İşte bütün bunlarda bilince dayanmayan zorunlu bir kulluk bulunduğu için, uygun bir karşılık mevcuttur. Burada şöyle bir soru düşünülebilir:
“Yükselme vasıtası olarak verilen akıl ve ilim yardımıyla insanın elde ettiği gelişmenin mahiyeti nedir?”
Soruya en kısa cevabımız şu olacaktır:
“Asıl gelişme bilinçli olan itaatle zorunlu olan kulluğun birleşmesidir.” İnsan, fıtrat kanununu koyan yüce güce kulluk ettiği gibi, yine aynı gücün diğer hükümlerine uymak zorundadır ve bu gerçekleşirse insan için asıl gelişme gerçekleşmiş demektir. Bu durumda insan diğer varlıklara göre şeref ve faziletin üst basamaklarına çıkar. Bundan dolayı da yerde ve gökte bulunan diğer bütün yaratıklardan daha çok mükâfata kavuşur. Fakat hareket yönü böyle değil de aşağılara olursa, kulluk ve itaat birbirinden ayrılırsa, işte o zaman insanın yerini, hayvanların bulunduğu seviyenin daha aşağılarında aramak gerekir.
Düşüşün başlıca sebebi bizzat insanın kendisi olduğu için de sonunda karşılık olarak azaba kavuşur. Bu durum Et-Tin suresinde kısa fakat özlü olarak çok güzel bir biçimde açıklamıştır:
“Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik. Yalnız, inanıp iyi işler yapanlar hariç. Onlar için ardı arkası kesilmez bir mükâfat vardır.” (Tin: 4-5-6)