Mehmet Özcan / Analiz
Libya’da iç çatışmalar ve dışarıdan müdahale eden NATO’nun operasyonları sürerken, Kaddafi ile muhalifler arasında arabuluculuk yapan Afrika Birliği, yayımladığı bir bildiriyle “Libya’da tarafların anlaşmasının imkansız olduğunu” duyurdu. Kaddafi’nin hükümetini terkederek 30 Mart’ta İngiltere’ye sığınan Libya’nın eski dışişleri bakanı Musa Kussa ise, “Libya’daki çatışmaların sürmesi halinde, ülkenin yeni bir Somali’ye dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı” yönünde uyarıda bulundu.
NATO’nun Libya’da ne direk olarak Kaddafi’yi hedef aldığı ve ne de muhalifleri korumak için ülkeye müdahale ettiği, artık bilinen bir gerçek... Ortaya konan bu çözümsüzlüğün ardından bir sonraki hamleden NATO’nun ülkeyi işgal edeceği anlamı çıkarılabilir. Peki, niçin işgal edilmek isteniyor ve işgal sonrasında ne olur?
LİBYA UÇURUMUN KERARINDA
Daha önce petrolü Kaddafi’den çok ucuz bir paraya alan İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD gibi Batılı devletlerin, Libya’nın çok kaliteli petrolü ve doğalgazını bu kez bedavaya getirmenin peşinde oldukları açıktır. Çünkü Afganistan ve Irak’a özgürlük vaat ederek yıllardır işgal altında tutan ve bu süreçte iki milyona yakın insanın hayatını kaybetmesine rağmen kirli emellerinden vazgeçmeyecek kadar zalimane tutumlar sergileyen haçlı zihniyetli sicili bozuk Batılı devletlerin, Libya’yı da aynı uçuruma götürecek dönemece doğru ittiği görülüyor.
ZİHNİYET DEĞİŞMEDİKÇE İŞGALLER BİTMEYECEK
Peki, bu işgaller Libya’yla son bulur mu? Hayır, kesinlikle son bulmayacaktır. Çünkü işgal, Batılı devletler için artık bir zihniyet yapısıyla birlikte çok önemli bir ekmek ve menfaat kapısı haline gelmiştir. Tarih boyunca Hıristiyan Batı tarafından türlü türlü senaryolar, planlar yapılarak sürdürülen işgal ve saldırılar nasıl ki masum insanları katletmişse, bu durum günümüz teknoçağ dünyasında da değişmeyerek aynı menfaatler paralelinde NATO gibi modern yapılar adı altında devam ettiriliyor.
2001’DE AFGANİSTAN…
İkiz kulelere saldırı bahanesiyle 2001’de Amerikan öncülüğünde NATO tarafından işgal edilen Afganistan’ın durumu ortada ve halen iç savaş tüm hızıyla devam ediyor. Ama bir farkla; NATO sürekli çocuk ve kadınların da olduğu sivilleri katledip özür dilerken, Taliban işgal güçlerine ağır zayiatlar verdiriyor. Harabe bir ülkeyi andıran Afganistan’ın yapısal ve ekonomik anlamdaki durumu dünyadaki durumu en kötü ülkeyle kıyaslanamayacak kadar içler acısı. İşgal güçleri ise kendi eserleri olan bu durumdan prestiji çizmeden, gücü kaybetmeden alın akıyla(!) ülkeden çıkmanın hesaplarını yapıyor.
2003’TE IRAK…
Aynı işgalci ülkeler 2003’te bu kez yanı başı komşumuz Irak’a girdi. Burada da bahane, olmayan kimyasal silahlardı. Sanki kendilerinde yokmuş gibi rahatça Irak’a özgürlük ve demokrasi vaadiyle neredeyse hiçbir direnişle karşılaşılmadan girildi. Amaç tamamıyla petrol ve belki israil’in hiçbir zaman gerçekleşmeyecek BOP projesiydi ancak, 8 yıllık işgal zarfında bir milyondan fazla Iraklının hayatını kaybetmesi ve binlerce işgal askerinin ölmesiyle Amerika’nın 50 bin askerini ülkede geri planda bırakarak çekilmesiyle son buldu. Sonuç olarak geriye; bir milyondan fazla insanın hayatını kaybettiği, bir o kadar kadının dul, çocukların yetim bırakıldığı ülke parçalanmalara, mezhepler arası şiddetin körüklenmesine ve petrolü işgal ülkelerine peşkeş çekilmiş bir Irak kaldı geriye…
Afganistan ve Irak gibi NATO’nun müdahale ettiği ancak gerek bozguna uğradığı, gerek katlettiği ve gerek Müslümanlara yönelik yapılan katliamlara seyirci kaldığı tarihi olaylardan birkaçı ise şöyle;
KORE:1951’de Kuzey Kore’nin Güney’e saldırmasının ardından NATO’nun müdahalesi gecikmedi.
VİETNAM: 1965’te Vietnam’daki iç savaşı bahane eden ABD öncülüğündeki NATO 1 milyon Vietnamlı ve 250 bin de NATO askerinin ölümünden sonra bozguna uğrayıp ülkeden çekildi.
BOSNA: 1995’te 250 bin Bosnalının hayatını kaybetmesinin ardından 3 yıl sonra müdahale etti.
KOSOVA: 1999’da Sırbistan’ın Kosovalı Müslümanlara yönelik giriştiği soykırımın başlamasından 6 ay sonra harekete geçti.
ŞİMDİ DE LİBYA, YA SONRA?..
Evet, geçmişte Bosna’da Kosova’da ve Afganistan ile Irak sonrası şimdi de Libya’yı gözüne kestirip müdahalede bulunan Batılı işgal güçleri, ne Kaddafi’yi devirmek niyeti taşıdıklarını, ne de muhaliflere yardım etmek gibi bir maksatlarının olduğu bir çözümsüzlükte karadan başlayacak yeni bir işgalin sinyalini veriyor.
DERHAL İSLAM BİRLİĞİ GÜCÜ OLUŞTURULMALI!..
İşgalin Libya sonrası başka ülkelerle devam edeceği gerçeğini göz önünde tutmak gerekir. Karışıklığın devam ettiği Suriye’ye de göz kırpan Batılı işgal güçlerinin bir sonraki durağının hangi zayıf halka olacağı belirsiz. Ancak, İslam âleminin artık bu gibi işgallere dur demesinin zamanının geldiği bir hakikat… Bundan dolayı başta Türkiye olmak üzere Arap ve Asya ülkelerinden oluşacak ülkelerin katkı sağlayacağı ‘İslam Birliği Gücü’ gibi bir projenin derhal devreye konulması ve aktif hale getirilmesi gerekir.