Mehmet Tahir Özsoy / DOĞRUHABER
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da "ABD- Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi" gerçekleşti. Kral Abdulaziz Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi`nde gerçekleşen zirveye, ABD Başkanı Donald Trump ile 50'den fazla Arap ve İslam ülkesi lider ve temsilcileri katıldı. Zirveye Amerikan başkanının sözleri ve ABD- Suudi Arabistan arasındaki 380 milyar dolarlık anlaşmalar damga vurdu. ABD`nin İslam coğrafyasına adımını attığından bu yana kan ve gözyaşının durmadığı ortada. Irak`ta milyonlarca insan hayatını kaybetti. Bilinen bilinmeyen birçok işkence merkezinde binlerce Müslüman kadın ve erkek işkenceye tabi tutuldu. Radikal yaftasıyla Müslümanların kaçırılıp Guantanamo`larda işkencelerde kendi işledikleri cürümler, Müslüman tutsaklara kabul ettirildi. Amerikan rejimi, tüm bu mel`anetleri yaparken dünyayı küresel terör ile mücadele ettiği yalanıyla uyuttu. Irak`ı işgalle yapılan zulümler Afganistan`da da devam etti. Kendi organize ettiği ya da yol verdiği şebekeler ile katliamlar yapan, yaptıran haçlı/siyonist zihniyetli Amerika, ardından bu şebekelerden sizi koruyacağım deyip İslam beldelerinin yeraltı, yerüstü zenginliklerine el koymaya devam ediyor.
Başkanları değişse de stratejilerinin değişmediği Amerika, yeni başkanı Trump`la İslam ülkeleri üzerindeki hesaplarını bir bir açık etmeye başladı. Trump, "ABD- Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi"nde yaptığı konuşmada “ABD'nin aşırıcılığı ortadan kaldırmak için Ortadoğu'da ulusların koalisyonunu talep ettiğini ifade etti. Amaç, Müslümanları karşı karşıya getirmek, düşman yapmak ve savaştırmak. Milyonlarca Müslümanın ölümünden sorumlu ABD şimdi de, 50`den fazla Müslüman ülke lider ve temsilcisine, bana karşı olan yapılarla siz mücadele edin diyerek; her ülkenin “terörizmi” kendi topraklarından defetmek için "mutlak vazifesi" bulunduğunu ifade ediyor.
Zirveyi gazetemize değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yılmaz, önemli açıklamalarda bulundu. ABD`nin, Müslümanları kamplaştırarak bununla İslam coğrafyasını sömürdüğünü belirten Yılmaz, “Amerika`nın başkanlığını yaptığı, onun istekleri doğrultusunda olan bir ittifak, Müslümanların ittifakı olmaz. Amerikan emperyalizmine hizmet eden bir yapı olarak Müslümanlara zarar verir.” dedi. Yılmaz, parti olarak bütün Müslümanların mezhep-meşrep farkı gözetmeksizin ümmet anlayışına kavuşması ve siyasi birlikteliğin oluşturulabilmesi yönünde çalıştıklarını belirtti.
“AMERİKA, İSLAM COĞRAFYASINDAKİ HÂKİMİYETİNİ PEKİŞTİRİYOR”
ABD`nin Müslümanları kamplaştırarak bununla İslam coğrafyasını sömürdüğünü belirten Yılmaz, “Amerika`nın yaptığı bir işten Müslümanlara hayır gelmez. Amerika`nın başkanlığını yaptığı, onun istekleri doğrultusunda olan bir ittifak, Müslümanların ittifakı olmaz. Amerikan emperyalizmine hizmet eden bir yapı olarak Müslümanlara zarar verir. Müslümanların birliğini sağlamaktan çok uzak kalır. Şu an yapılan şey ümmetin ittifakı, Müslümanların birliği değil. Amerika gibi dünya emperyalizminin başını çeken bir yapının çıkarları doğrultusunda bir araya gelmektir. Asıl maksat Amerika`nın İslam coğrafyasındaki hâkimiyetini pekiştirme, bütün Müslümanları ve İslam ülkelerini Amerika`ya uydu yapma ve ondan talimat alır hale getirmektir. Bu birlikten ziyade belki Müslümanların kamplaşmasına sebep olacak olan bir girişim olur.” dedi.
“AMERİKA`YI BESLEME ANLAŞMASIDIR”
ABD ile Suudi Arabistan arasında yapılan 380 milyar dolarlık anlaşmaların Amerika`yı besleme amacı taşıdığını belirten Yılmaz, “Suud`lu yetkililerin yaptığı şey Amerika`ya karşılıksız bir hibedir. Trump`a ekonomik katkı, Amerika`ya yardım amacıyla yapılan bir ticari anlaşmadır. Amerika`yı besleme anlaşmasıdır. Hâlbuki bunun çok cüzi bir kısmı eğer Yemen`deki Müslümanlara, dünyada açlık çeken İslam ülkelerine gönderilse İslam ülkelerinde kıtlık, açlık diye bir sorun kalmaz. Bir tarafta Suudi yönetimi israf içerisinde yüzerken diğer tarafta da Müslümanlar açlıktan ölecek. Müslümanlara karşı Amerika`nın yanında yer alıp, Amerika`yla birlikte bir safta, kendisine yandaş olan bir kısım Müslüman ülkeleri bu safa davet etmek, bu İslam`ın izzetine, Müslümanların onuruna dokunacak olan bir tutum ve davranıştır. Bu kabul edilemez bir durumdur. Yapılacak şey Müslümanların vahdetini, birliğini sağlayacak, kuşatacak bir çalışma içerisine girmelidir. Ve o zenginliği Avrupa`ya, Amerika`ya değil Müslümanların hizmetine vermelidir.” şeklinde konuştu.
“EN BÜYÜK TERÖRİST AMERİKA`DIR”
Çıkarlarına zarar veren her türlü yapıyı, emperyalist ülkelerin düşman ve terörist olarak nitelendirdiğini ifade eden Yılmaz şunları kaydetti:
“Onların düşman olduğu aslında ümmet bilincine sahip olan, Amerikan emperyalizmini kabul etmeyen ve buna karşı duran yapılar, cemaatler, devletlerdir. Bu yapılara göre dünyada en büyük terörist yapılanma Amerikan devletidir. Kendi evinden çıkıp on binlerce kilometre uzakta olan ülkeleri işgal ediyor, yönetimleri değiştiriyor. İslam coğrafyasının petrolünü, zenginliklerini sömürmek amacıyla yandaş olan yönetimleri getiriyor. Bu sömürüyü kabul etmeyen, ‘ben bu zenginlikleri kendi halkımla paylaşacağım, Müslümanların ortak menfaatlerini gözeteceğim` diyen her kim olursa, Amerika`nın düşmanıdır. Ve Amerika için terör listesindedir. Müslümanlar bunu görmüyor göremiyor, bir hipnoza tabi tutulmuş gibi halen Amerika`dan, İngiltere`den, Avrupa ülkeleri gibi emperyalistlerden medet umuyor, yardım bekliyor. Ve iktidarlarını kendi halkının saadeti üzerine değil de, kendi saltanatının devamı için Amerika`nın saadeti için feda eden insanlar var. Bu yanlıştan dönülmesi gerekiyor. Amerika hiçbir zaman Müslümanlara dost değildir.”
Zirve, Riyad Deklarasyonu ile sona erdi
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump ile 50`den fazla Arap ve İslam ülkesi lideri ve temsilcisinin katıldığı 'ABD-Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi' yayınlanan Riyad Deklarasyonu ile sona erdi.
DOĞRUHABER
Kral Abdulaziz Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen zirvenin sonunda, 'Riyad Deklarasyonu' yayınlandı. Deklarasyonda, güven, istikrar ve barışın sağlanması için Arap ve İslam ülkelerinin ABD ile terör ile mücadelede köklü bir koordinasyon içinde olması, bilgi ve deneyim transferi başta olmak üzere birçok alanda ortak hareket etme kararı alındığı belirtildi.'
'STRATEJİK ORTADOĞU İTTİFAKI'
Deklarasyonda, Ortadoğu ve dünyada barış ve güven sağlanması için 2018'e kadar kuruluş çalışmalarının tamamlanması beklenen 'Stratejik Ortadoğu İttifakı' ile ilgili çabalara sıcak bakıldığı, Riyad'da kurulan 'İtidal Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi'nin faaliyetlere başlaması ve 34 bin kişilik askeri gücü bünyesinde barındıran, Suriye ve Irak'ta ihtiyaç halinde savaşacak sahada aktif bir şekilde kullanılabilecek olan 'Teröre Karşı İslam İttifakı' adlı kuruluşun tamamlanarak göreve hazır hale gelmesinin desteklendiği ve sevinçle karşılandığı aktarıldı. Terörle mücadele konusunda uluslararası ve ikili anlaşmaların aktif bir şekilde devam edeceği ve ilgili kurumların mücadeleyi etkin bir şekilde yürütmesi için kendilerini geliştirmesi gerektiği belirtilen deklarasyonda, terörün finansmanı ve teröristlerin nakit transferlerinin belirlenip engellenmesini öngören Körfez ülkeleri ile ABD arasındaki anlaşmaya zirveye katılan liderlerin de taraf olması çağrısında bulunuldu.
DEKLARASYONDA İRAN KINANDI
İran'ın bölge ülkelerinin içişlerine müdahalesi ve düşmanca tavırlarının olduğu belirtilerek bunların kesin bir dille reddedildiği deklarasyonda, İran'ın balistik füze programının tehlikeli olduğu savunularak diplomatların ve büyükelçiliklerin korunmasını güvence altına alan Viyana Sözleşmesi'nin İran tarafından ihlal edildiği öne sürülerek İran kınandı. Deklarasyonda ayrıca ABD-Arap ve İslam Ülkeleri Zirvesi'ne katılanların, hiçbir terör eylemi veya teröristi, herhangi bir din, kültür veya gelenek ile bağdaştırmayacağı, ülkelerindeki farklı din, kültür ve etnik gruplar arasında birlikte yaşama ve yardımlaşma kültürünü yayacağı, toplumdaki bireylerin bunları özümsemesi için çalışma yürütmesi gerektiği ifade edildi.