Kuşku yok ki, Kâinatın yaratılışından bu yana yeryüzünde yaşamış, halen yaşayan ve bundan sonra da yaşayacak olan insanların yegâne örneği ve lideri olan Hz. Peygamber Efendimiz (sav), bir elçi, bir insan, bir idareci, bir baba, bir kayınpeder, bir damat ve bir ev reisi olarak insanlığın hayatında boşluk bırakmamıştır. Dolayısıyla bu yazımızda Hz. Peygamber (sav) Efendimin güzel hayatından özet olarak bir demet sunmak istiyor ve sunacağımız bu özetle, kendi hayatımızı test etmeyi arzu ediyoruz. İşte örnek alacağımız, ders alacağımız, hayran kalacağımız ve her fırsatta da paylaşacağımız bazı özellikler:
1. Peygamber Efendimiz (sav); bizzat atını, devesini tımar eder, yemini, suyunu verir, ağzını burnunu siler ve onlara gayet hoş davranırlardı. Şimdi Acaba diyorum; bindiğimiz arabaları, çalıştığımız masaları, bir idareci, başkan, bakan, vali, müdür, amir olarak haftada veya ayda bir defa da olsun kendimiz yıkayıp temizlesek, silip süpürsek iyi olmaz mı?
2. Peygamber Efendimiz (sav); uzun tırnaklarla koyunların sağılmasını istememiş, tırnakların kesilmesini, dolayısıyla da hayvanların acı çekmemesini emretmiştir. Acaba diyorum; horoz, deve, boğa, kelp dövüştürenler ve o manzarayı seyredenler, bundan haz alanlar, katıla katıla gülenler, içerisinde bulundukları hüzün verici hâli hiç fark etmiyorlar mı?
3. Peygamber Efendimiz (sav); kapı komşusu olan Yahudi`nin hasta oğlunu ziyaret etmiş, ayrıca kuşu ölen bir çocuğa da taziye ziyaretinde bulunmuşlardı. Bizler de zaman ve mekân şartlarımız oluştuğunda, hasta olan yakın ve uzak komşularımızı ziyaret etsek, taziye konusunda hiç ayırım yapmasak, apartmanımız, sokağımız, hatta caddemizde bunu yaşatmaya azami gayret göstersek nasıl olur? Bize yakışan bu değimlidir?
4. Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; kızı eve geldiğinde onu ayakta karşılar, iltifat eder ve yanaklarından öperlerdi. Bizler de çocuklarımızı çarşıdan, okuldan, iş yerinden eve geldiklerinde bazen kapılarını açsak hatta ayağa kalkarak karşılasak ve gülümseyerek yanaklarını öpsek ne olur? Babalık otoritemiz, annelik şefkatimiz sarsılır mı dersiniz?
5. Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; ayakları acıdığında, uzatması icap ettiğinde, evde yanında bulunanlardan izin alırlardı. Kızı veya hanımı olsun hiç fark etmezdi. Her kesi muhterem birer varlık olarak kabul ederdi. Bizler de evde veya başka mekânlarda beraber olduğumuz zaman her türlü tavır ve hareketlerimize biraz daha dikkat etsek, edep ve terbiyemiz azalır mı?
6. Hayat önderimiz, Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; yatsı namazından sonra lüzumsuz dünya bağlantılı, faydasız konuşmaları sevmez hatta yasaklardı. Bizlerin, oldukça geç vakitlere dayanan TV izleme ve internetteki turlama oturumlarımıza bir çekidüzen versek, vücudumuzun biyolojik saatini dikkate alarak daha erken yatıp, geceyi boş geçirmeden sabah namazına da zamanında kalksak diyorum, acaba medenî kimliğimizi ihlâl etmiş olur muyuz?
7. Hayat Önderimiz Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; bazen elbiselerini diker ve bazen ev işlerinde hanımlarına yardım ederlerdi. Biz kocalar, ihtiyaç hissedildiğinde ev işlerinde eşlerimize yardımcı olsak, onların ellerinden tutsak erkekliğimiz, aile reisliğimiz buharlaşır mı acaba?
8. Hayat Önderimiz Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; öldürülecek kuduz köpeğin dahi işkenceye tabi tutulmadan öldürülmesini istemişlerdir. Çağdaş dünya, bugün insanlara yapılan işkenceleri parlamenter ve demokratik sistemlerin gündeminden hiç düşürmüyor. Özellikle Ülkemizde darbe dönemlerinde yapılan ve son günlerde de birer birer ortaya dökülen işkence çeşitlerini hatırlarsak, durumumuzun hiç de iç açıcı olmadığı ortaya çıkmaktadır. Sevgili Peygamber Efendimizin (sav)yaşadığı asrı çağdışı ilan eden yobazların, kendileri mi çağdışında yaşıyorlar acaba?
9. Rehberimiz Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; kendilerini çağıran herkese "buyur" diye karşılık verirlerdi. Bu konuda büyük küçük ayırmadan aynı tavrı takınır, nezakete çok dikkat ederlerdi. Bir amir memuruna, bir patron işçisine, bir hoca talebesine, bir baba eşine ve çocuklarına, bir müftü imam ve müezzinine acaba "buyur" diyorlar mı?
10. Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; insanın yüzüne vurmayı yasaklamışlardır. Günümüz dünyasında hanımının, kızının ve oğlunun yüzüne vurarak döven anne ve babalar, şefaatlerini istediği Hz. Peygamber Efendimizin neresinde durduklarını hesap ediyorlar mı acaba?
11. Biricik örneğimiz Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; tebessüm etmiş, bir kez dahi olsun kahkaha ile gülmemiş, "Böyle gülmenin kalpleri öldürdüğünü" buyurmuştu. Günümüzde, ekran başlarında, eş-dost muhabbetlerinde gözlerimiz yaşarıncaya, küçük dilimiz gözükünceye kadar gülmemizin, hangi terazide tartılacağını tahmin ediyor muyuz acaba?
12. Örneğimiz Hz. Peygamber (sav) Efendimiz; üzüldüğü zamanlarda namaz kılar, kızdığı zamanlarda da abdest alır, öfkesini bastırırdı. Bizler üzüntü ve sıkıntılarımızda namazdan değil de; bizi sora sokacak kötü sözler sarf etmekten, edebe muğayir konuşmak ve küfretmekten ve de sigara içmekten yardım istemenin, bu Din’in neresine konulacağını biliyor muyuz acaba?
Her şeye rağmen, sevgili Peygamber (sav) Efendimizden, Rehber ve Örneğimizden 1400 küsur sene sonra dünyaya gelmemize rağmen, 1400 sene önceki örnek hayatı benimsemiş, bunun ötesinde o hayata, hayatımız demiş, getirdiği ve tebliğ ettiği tüm gerçeklere müspet yönde cevap vermişiz. Kınayanların kınamalarından korkmaksızın Dinimizden, ibadetlerimizden, ahlâk ve edebimizden dolayı aşağılık duygusuna kapılmamış olmamızı terazinin bir tarafına; hata, günah ve isyanlarımızı da diğer tarafına koyup, elimizi Rabb’imize açtığımızda öyle ümit ediyoruz ki, rahmet kapısından kovulmayacağız inşallah.
Korku ve Ümit arasında bir hayat anlayışını devam ettiren bizler, işini her hal-ü karda sağlama bağlama durumundayız. Yüce kattan bizden istenenlere azami dikkat göstererek örnek edindiğimiz “Üsve-i Hasene” Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimizin yolunun sıkı takipçileri olmalıyız. Bu Dünyanın faniliğini ve yapılıp edilenlerinin hesabının hakk olduğunu unutmamalıyız. Helalinden kazanan ve helal yollara harcayan, ihtiyaç sahiplerini gözeterek infak eden, yakınlarını ziyareti kesmeyen, İyiyi tavsiye edip, her tür kötülükten sakındıran Müimin kullar olmak, hayat düsturumuz olmalıdır.
Allaha emanet olun, sağlıcakla, afiyetle ve huzur üzere kalın…
Mehmet Emin Genç / habervaktim