Ey iman sahibi, seni bir tuhaf görüyorum. Komşuna hasetli bir haldesin. Onun yemesini çekemiyorsun. İçmesinden hoşlanmıyorsun. Onun giydiği sana tuhaf geliyor. Evi gözünde büyüyor. Hanımı dahi senin için çekilmez bir dert oluyor. O Mevla nimeti içinde zengin olmuştur. Onun zenginliğinde bir türlü hoşluk bulamıyorsun. Bu hallerin neden oluyor?
Bilmiş olman gerekir ki, bu halin iman zafiyetinden ileri geliyor. Bu hal seni Allah`ın rahmet nazarından uzaklaştırır. İlahi gazabı üzerine çeker. Peygamber efendimiz kutsi hadisi ile hasedi şöyle anlatmıştır: “Haset eden nimetimin düşmanıdır.”
Ayrıca; peygamberimiz bir Hadis-i Şerifinde buyurdu: “Haset, iyilikleri yer. Ateş odunu yaktığı gibi iyilikleri bitirir.”
Zavallı!.. neye haset ediyorsun. Sen mi verdin o nimetleri? Onları sen değil, Allah verdi... Allah`ın verdiği nimete nasıl haset edersin. Allah-ü Teâlâ: “Onların dünya geçimlerini aralarında dağıttık.. “ diye haber vermiştir.
İlahi nimetlerle beslenen o adamı hor görme. Ona karşı haset etme. Onun nimeti için de kimse hak iddia edemez. Herkese Allah nasibince verir, herkes nasibini bulur.
Bu halinle o akılsız bir duruma düşmektesin ki, senden daha akılsız daha cahil, cimri ve cahil görülemez. Acaba o adamdakileri senin mi zannediyorsun. Bu o kadar cahilliktir ki, tarifi imkânsız. Eğer sana gelecek bir şey varsa başkasına gidemez. “ HAŞA “ Allah`a mı kin tutuyorsun? Hâlbuki Allah Teâlâ: “Emrim değiştirilemez. Ben kullara zulmetmem.” buyuruyor. Allah sana zulmetmez. Senin kısmetini başkasına vermez. Bunu böyle bil. Aksini düşünme, cahillik etme.
Allah`ın verdiği nimete karşı durmak hıyanettir. Kendine zulümdür. Sonra bir nevi yere haset etmektir. Çünkü o haset ettiğin insanın nimeti yerden çıkar. Altın, gümüş yerden gelir. Bunlar miras olarak gelir. Geçmiş ümmetlerden. Ad, Semud, Kisra, Katser`lerin elinden geldi. Bir zamanlar bu mallar, bu mülkler onlarındı. Asıl onlara haset etmek lazım. Çünkü komşunun malı onların malının milyonda biri olur.