Bu, ciddi bir problemdir ve her problemin bizden veya bizim dışımızdan kaynaklanan nedenleri vardır. Tespit ve çözümlere her zaman önce kendimizden başlayacağız, sonra ortamın uygun olmaması, öğretmenin yetersizliği gibi dış nedenlere uzanacağız.
Dersi anlayamamanın bizden kaynaklanan kapsamlı dört ana nedeni vardır: 1. Bilinçsizlik 2. Amaçsızlık 3. Kararsızlık 4. Güvensizlik.
Bilinçsizlikle amaçsızlık birbiriyle ilgilidir, daha önce bu iki sorun üzerinde durmuştuk. Bu hafta yine birbiriyle ilgili olan kararsızlık ve güvensizlik üzerinde duracağız.
Kararsızlık, bir “ne yapacağını kesinleştirememe”, bir “seçemezlik” ve “tereddüd” halidir, daha ileriki aşamalarda “vesvese” hastalığıdır. Bu durum, beyni arada bırakır, beyin netleştirilmeyen iki veya daha çok taraftan da sinyal alır, “Hangisi üzerinde yoğunlaşacağım?” derken hiçbirini tam olarak alamaz, hepsinden olur ve neticede kişinin yaptığı işlevsiz kalır, boşa gider.
Kararsızlık, kuşkudan kaynaklanır. Kuşku, tedbir ve araştırma için verilmiş bir nimettir. Bu nimet kıvamında bırakılmadığında, külfete dönüşür ve adeta karın ağrısına yol açar.
“Şunu mu yapsam bunu mu?” sorusunun işlerin başında cevaplanması gerekir. Ancak, “Zaman geçiyor” korkusu veya çevre baskısı ile bu cevaplamayı daha yapmadan işe başlayabiliyoruz. Bu, teknik bir aksaklıktır. Giderilmediğinde başarıyı engeller.
Çözüme gelince,
A) Öncelikle bizi Allah’a kulluk çizgisinin dışına çıkarmayan, dünya ile ilgili hiçbir neticenin bizim için “mutlak felaket” olmadığını bileceğiz. Kendimizi, şu veya bu dünyevi netice için harap etmeyeceğiz. Bu noktadaki her sorunun bir fırsata dönüştürülebileceğinin farkında olacağız. O halde bir alanla ilgili araştırma yaptıktan sonra o alanda 1. Kendimize, 2. Bize yol gösterenlere güveneceğiz, 3. Rabbimizin gereği gibi çalışanları ödüllendirdiğine ve kimi şer gibi görünen neticelerin aslında hayırlı olduğuna inanacağız. Özetle kararsızlık problemini çözerken güvensizlik problemini de çözmüş olacağız.
Bu konuda gerektiğinde bir iç baskıdan çekinmeyeceğiz; içimiz, bir türlü bizimle söz birliği yapmıyorsa, “Ben bunu böyle yapıyorum ve Allah’ın izniyle bu hayırlı olacaktır” demeyi bileceğiz, ardından kendi iç disiplinimizi sağlayacağız, içimizden gelen ve hiçbir gerekçeye dayanmayan sesleri bastıracağız, yok sayacağız.
B) Niyet, önemlidir. Niyet, insanı amaçsız bir zamandan amaçlı bir zamana taşır veya bir işi neticelendirir, başka bir işi başlatır. İbadetler için niyetin değerini bilirsiniz. Bazı spor hocaları da bir ihtiyaç üzeri yürümeyle spor yapma niyetiyle yürümenin beden üzerinde farklı bir etki bıraktığını söylerler. Bu, üzerinde durulması gereken bir tespittir.
Yeni bir işe başlarken gerektiğinde dille niyetlenin hem de kulağınızın duyacağı bir sesle… Kesinlikle o niyetle birlikte, bir önceki iş veya durumunuzdan sıyrıldığınızı, dikkatinizin yeni işinizin üzerine yoğunlaştığını ve çalışmanızdan daha çok verim aldığınızı göreceksiniz.
C)İşe başladıktan sonra büyük bir neden olmadıkça dönmemeyi ve yöntem değiştirmemeyi bileceğiz. Planımızı, kurallarımızı uygulamakta, onlardaki bütün yararı sağmakta inatçı olacağız.
Şunu aklınızda tutun: Birinin “Müslüman oldum” demesi müjdedir, ama “Bugüne kadar üç kez Müslüman oldum” demesi faciadır.
Abdulkadir Turan / doğruhaber