Mevlana
Yastığa yaslanıp uyuyan baş, Ondan haberi olmayan, Onu bilmeyen baştır. Ondan haberi olan, Onu idrak eden, onun yüce varlığını gönlünde hisseden! Nasıl olur da uyur? Aşk gelir, bütün gece iki gözüme bakarak: "Onsuz uyuyan kişiye yazıklar olsun!" diye söylenir durur.
Benim gönlümle, gözümle hiç bir işim yok. Ancak sevgilimle buluşunca gönlüme, gözüme işim düşer. 0 zaman gözüm onun güzel yüzüne bakınca nurlanır, gönlüm de buluşma zevkiyle heyecana kapılır, sevinir, oyalanır. Gönül kanıyla gözyaşımı yağmur gibi akıttığım zamanlar, benim gönlüm ve gözüm olan, sevgilimin kucağıma düştüğünü sanırım.
Zamanede şerefsizlik rağbet bulursa, şerefli erlerin, iyi insanların adları kötüye çıkarsa, böyle insanların ilahî takdire boyun eğmeyerek kendilerini iyiye çıkarmaya uğraşmaları, ada, sana, nama düşmeye kalkışmaları, onların şereflerini büsbütün düşürür. İnci arıyorsan, denizin dibinde ara! Kıyıya vuran ancak köpüktür.
Ey can! Hizmetinde ben yerlere kapanınca o secdem benim kendi bahtıma karşı oluyor. Böylece ben bahta kavuşuyor, devlete erişiyorum. Ayağına her kapanışta, canım da içimde benim ayağıma kapanıyor.
Bu bir şaşılacak şeydir ki yar benim gönlüme sığıyor. Binlerce tenin canı, bir tene sığıyor. Bir buğday tanesinin içinde binlerce harman bulunuyor. Bir iğne gözüne de, yüzlerce âlem sığmış.
Seviniyorum ki, gamın gönlüme sığıyor. Çünkü senin gamın, aydınlık bir yere sığar. Göklere ve yere sığmayan o gam bir iğne gözü gibi olan bir gönlün içine sığar.