İSTANBUL - (AA) Başbakan Binali Yıldırım, Uluslararası Kudüs Vakıflar Toplantısı ve Vakıf Haftası programında yaptığı konuşmada, "İslam şehirlerinde üç büyük dinin ibadethanelerinin bir arada bulunması, İslamiyet'in hürriyet ve insaniyet anlayışının en doğal bir tezahürü olarak ortaya çıkmıştır. Her kesim, kendi vakıflarıyla bu şehirlerde yerini almış, Avrupa'da insanlar gettolarda haspedilirken, İslam şehirlerinde herkes güvence içerisinde kendi dinini, inancını, ibadetini ve yaşantısını sürdürebilmiştir. Biz, işte böyle bir medeniyetin sahibiyiz ve bunu en güzel şekilde devam ettirmekten de aynı zamanda sorumluyuz." ifadelerini kullandı.
İSRAİL'İN EZAN YASAĞI TASARISI
İsrail'in ezan yasağı tasarısı ile ilgili olarak, "İsrail meclisinin bu taslağı, bu düşünceyi ilerletmeyeceğini bekliyoruz ve bu yöndeki telkinlerimizi sürdürüyoruz." diyen Yıldırım, şöyle konuştu:
ASLA KABUL EDİLEMEZ
"14 asırdır İslam'ın olan Kudüs'ün, dünyada hiçbir devletin kabul etmediği bir işgal ile İslam'dan alınması, insanlığın ortak mirası olmaktan çıkarılması, asla kabul edilebilir değildir.
BU NÖBET BİTMEZ
Zihinlerden bu Kudüs sevgisi silinemez, bu ümmet ilk kıblesini unutmaz, bu kutsal mekanlar sahipsiz bırakılmaz, bu ebedi nöbetler bitmez, Miraç'ın vuku bulduğu bu mukaddes topraklar, Müslümansız kalmaz."
Başbakan Yıldırım, "Buradan ilgili herkese ve tüm vicdan sahiplerine sesleniyoruz; Gazze'ye birlikte sahip çıkalım, gelin hep birlikte bu yaraları saralım ve oradaki kardeşlerimizin derdine derman olalım." dedi.
"ULUSLARARASI TOPLUMA KARŞI GÜVENSİZLİĞ KÖRÜKLEMEKTEDİR"
Filistinlilerin karşı karşıya oldukları işgalin, sadece Ortadoğu'da değil dünya genelinde de aşırı gruplarca istismar edilen derin bir umutsuzluğu ve uluslararası topluma karşı güvensizliği körüklediğini belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Filistin meselesinden kaynaklanan bu derin adaletsizlik hissi giderilmeden, bölgenin huzura kavuşması beklenmemelidir. İsrail'in, Harem-i Şerif'in ve Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini ağır biçimde ihlal eden uygulamaları ve Kudüs'ün çok dinli, kültürel yapısını değiştirmeye yönelik kabul edilmesi mümkün olmayan tasarrufları karşısında, bu mukaddes şehrin dini ve tarihi mirasına sahip çıkmak, geçmişimize ve kimliğimize sahip çıkmak anlamına geliyor. Kudüs'ün ve Harem-i Şerif'in İslam'a ait bir mekan olarak muhafazası, bütün Müslümanların görevidir."
"TERÖRE KARŞI İŞBİRLİĞİ KADAR ORTAKLIĞIMIZIN DA BİR GEREĞİDİR"
Başbakan Yıldırım, "FETÖ terör örgütü gibi yıkıcı oluşumlara karşı, İslam ülkelerinin ortak bir tavır ortaya koyması, çok büyük önem taşımaktadır. Teröre karşı iş birliği, kader ortaklığımızın da bir gereğidir." dedi.
Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
"Kudüs'e sahip çıkma, hizmet etme anlayışımız; Hz. Ömer'e, Selahaddin Eyyubi'ye, Yavuz Sultan Selim'e layık olmak demektir. Hz. Peygamberimizin ümmetinden olabilmek, kendimize yakışanı yapabilmektir. Kudüs'teki İslam ve Hristiyan mirasının korunması, İsrail'in işgalci güç olarak hukuken de mesuliyetidir. Ancak ne yazık ki UNESCO misyonunun dahi Kudüs'ü ziyareti engellenmektedir. Kudüs'ün tarihi statüsüne halel getirecek her türlü adımdan kaçınmak gerekir. Bunu tüm uluslararası muhataplarımıza söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz."
Barışın ancak hukuka riayet etmekle mümkün olduğunu dile getiren Yıldırım, "Uluslararası hukuku ihlal ederek, barışa ulaşmak asla mümkün olmayacaktır. Hukuk, tarihin bir özetidir. Bu dersler tarihten alınmazsa maalesef yaşayarak öğrenilir." ifadelerini kullandı.