Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz
Astana`da Türkiye, Rusya ve İran`ın imzaladığı “çatışmasızlık bölgeleri” anlaşması tüm dünyanın gündemine geldi. Anlaşmanın etrafında çeşitli yorumlar yapılırken “Suriye bölünüyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
Astana`da dördüncü kez biraraya gelen Türkiye, Rusya ve İran, Suriye savaşının ilk gününden bu yana en ciddi bir karara imza atmış oldular. BM ve ABD`den de kısmen destek gören anlaşma Astana görüşmelerinde Rusya tarafından hazırlanıp teklif edilmiş. Rusya`nın Suriye`ye girmesiyle savaşın seyri tamamen değişmişti. DAEŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye`ye giren Rusya bugün Suriye`nin geleceği konusunda en etkili rolü oynuyor. Rusya`nın Suriye`ye girmesiyle her konuda zorluklarla karşılaşan ABD ve müttefikleri bugün Rusya`nın çizdiği siyasi harita üzerine hareket etmek zorunda kaldı. Çatışmasızlık bölgeleri oluşturma fikrine Eset rejiminin ve İran`ın ezeli düşmanı olan Arabistan`dan da destek geldi. Astana`da imzalanan çatışmasızlık bölgeleri anlaşmasının bundan sonra daha fazla çatışmasızlık bölgeleri oluşturmak için bir zemin oluşturacağı yönünde yorumlar yapılıyor. Ancak, çatışmasızlık bölgelerinde istisna edilen DAEŞ ile mücadele. Rusya`nın DAEŞ ile mücadelesi anlayışı içine eline silah alan tüm muhalif gruplar giriyor. Çünkü Rusya DAEŞ ile mücadele adı altında Eset rejimine karşı savaşan tüm grupları bombaladı. Bugün çatışmasızlık bölgeleri ilan edilen İdlib, Lazkiye, Hama, Humus, Doğu Guta, Dera ve Kuneytra genel olarak Eset rejiminin kontrolü altında olan bölgelerdir. Yani anlaşma DAEŞ ile mücadele adı altında ihlal edilebilir bir anlaşmadır. Rusya,DAEŞ`i bombalamaya devam edeceklerini zaten belirtiyor. Önemli olan 6 ay içinde yeni strateji üreterek Merkez Şam rejiminin güçlendirilmesi ve Eset mevzilerinin güvence altına alınması.
Rusya ve ABD ilişkileri
Astana`da imzalanan çatışmasızlık bölgeleri anlaşmasına İran`ın garantör ülke olarak imza atması ise ABD`yi rahatsız ediyor. Rusya ve ABD arasında gizli anlaşmalar yoksa ABD her ne kadar bu anlaşmaya katılsa da bu iş fazla sürmez. Çünkü her şey Rusya`nın lehine gelişiyor. Rusya Suriye`de iyice kök salarsa ABD`nin ve İsrail`in kontrolünde Ortadoğu projesi gerçekleşmemiş olacak. Buna ABD`li ve Yahudi asıllı yatırımcılar razı gelmez. Dolayısıyla çatışmasızlık bölgeleri, ABD ve Rusya`nın gizli anlaşmalarının ortak bir projesi yada çatışmasızlık bölgeleri Rusya`nın merkez Eset rejimini güçlendirmek ve bununla beraber Suriye`de kalıcı olarak Ortadoğu`yu kontrol edecek ciddi askeri üsleri kurması anlamına geliyor. Kuzey Irak`ta Barzani`nin bağımsızlık referandumunu gündeme getirmesi, ABD`nin PYD-YPG`ye Türkiye`ye rağmen ciddi yatırım yapması, Irak`tan ve Suriye`den toprak kopararak ABD`nin yapmak istediği yeni bir oluşumun habercisidir. Şimdiki çatışmasızlık bölgeleri savaşı durdurmak ve Suriye sorununu çözmeye yönelik değil, büyük bir projeden önce Suriye`deki tarafları yoklama ve analiz yapmak içindir. Çünkü, Suriye sorununun bugünkü problemi Eset ve DAEŞ`tir. Ama görülüyor ki Eset güvence altına alınıyor, Esed`in gitmesini isteyen muhalifler bu anlaşmaya göre bölge bölge güçsüz ve hareketsiz bırakılıyor Esed`in ve diğerlerininkâbusu haline gelen DAEŞ bu anlaşmanın dışında bırakılıyor. Bu demektir ki, muhalefet Esed`e saldıramaz ama DAEŞ muhaliflere saldırabilir. Eset toparlanırken, muhalefet zayıflatılacak. Proje tutarsa güzel bir proje ama kimileri için endişelendiriyor!