TESÇAĞ Başkanı Muzaffer Karavil tarafından yapılan açıklamada, Allah`ın emri ve en temel dini haklardan biri olan tesettürün yasaklanıp yıllardır çözüm bulunamayan başörtüsü zulmünün katlanarak devam ettiği belirtilerek her gün insan haklarından, eşitlikten bahsedilip yeni yeni düzenlemeler yapılırken öte yandan da dini ve insani hakların hiçe sayıldığı ve başörtüsü zulmünün devam ettiği ifade edildi.
"İnancını Yaşamak İsteyenlere Her Türlü Haksızlık Yapılmaktadır"
"Her gün inançtan, inancın önündeki engelleri kaldırmaktan, dindar bir nesil yetiştirmekten bahsedilirken diğer taraftan inancını yaşamak isteyenlere her türlü zorluk ve haksızlık yapılmaktadır." diyen Karavil, "Allah`ın emri ve en temel dini haklardan biri olan tesettür yasaklanıp önüne türlü türlü engeller çıkartılmaya devam edilmektedir." dedi.
TESÇAĞ Başkanı Muzaffer Karavil tarafından yapılan açıklamada, "Türkiye`nin nüfusunun yüzde 99`unun Müslüman olduğu iddia ediliyor; Cumhurbaşkanı, Başbakanı, milli eğitim bakanı, valisi, milli eğitim müdürleri, öğretmenleri, güvenlikçisi, hademesi müslüman Maşaallah "Müslüman değilim" diyen yok. Ancak buna rağmen inancın önündeki engeller zulüm boyutunda artarak devam etmektedir. Ne zamanki bir müslüman inancını yaşamak için gerekenleri yapmaya başladığında hemen engel ve dayatmalar Demokles`in kılıcı gibi sallandırılmaya başlamaktadır. Bu zulmün en fazla yaşandığı alan ise en bariz şekilde eğitim-öğretim alanında olduğu şüphe götürmeyen bir gerçektir. Rejimin yıllardır uyguladığı zulümlere dağlar bile dayanmazken baskılar şimdilerde gencecik körpe yavrularımıza dadanmıştır. "İlköğretim öğrencilerinin eğitim hakkı hiçbir gerekçeyle engellenemez" yasal hükmüne rağmen okul kapılarında, özellikle okumanın ilk basmağı olan daha ilköğretim kapılarında bu çocuklarımızın çekmediği çile kalmamaktadır. Bazı okul idarecileri güvenlikçilerini artırıyor, emniyetten takviye birlikler çağırıyor, belki öğretmenlere ek mesai çıkartıyor. Örtüsüyle okumak isteyenlere adeta düşman muamelesi yapılmaktadır. Okul kapılarından içeri girebilenlerin çileleri katmerleştirilmekte ve girdiğine pişman edilmeye çalışılmaktadır. Yönetimin baskısı ,horlaması, öğretmenlerin öğrencileri dersten çıkarması, tecrit edilerek ders arkadaşları ile görüştürülmemesi, ikna odalarına alınması, evlerine yollaması, okuldan atması, başka okullara sürgün etmesi, karnelerini vermeme veya öğrenci çalışkan olduğu halde karnesine düşük not vermesi ve benzeri psikolojik baskılar uygulayarak okuma haklarını ellerinden almak istemektedirler. Ne yazık ki bütün bunlar bilinçli ve eğitimli kişiler tarafından yapılmaktadır." İfadeleri kullanıldı.
Açıklamada, 28 Şubat sürecinde bu zulme çokça şahit olunduğu ve sayılmayacak kadar mağduriyetler yaşandığı ifade edilerek aradan bunca zaman geçtikten sonra başörtüsü sorununun çözülmemesinin büyük bir ayıp olduğu belirtildi.
Başörtüsü ile ilgili skandalların örneklendiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"G. Antep`te öğrencilerin eğitim hakkını engelleyerek suç işlemenin yanı sıra sınıf içerisinde başörtülü çocukların resimlerini çekerek bir takım gazetelere servis eden Şahinbey Pakize Kemal Öğücü İlköğretim Okulu`nun idarecileri hakkındaki suç duyurusuna dava açmayı gerekli görmeyen Gaziantep Cumhuriyet savcılığı, kendi suçlarını örtbas etmek için öğrenci velilerine asılsız iddialarla suç duyurusunda bulunan okul idarecilerinin iddialarını kabul ederek öğrenci velilerine dava açmıştır.
Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:
"Yetkili makamlara, özellikle Milli Eğitim Bakanına seslenmek istiyoruz:
Bu konuda sizden iki isteğimiz olacaktır.
Yoksa müslümanların rejimin baskısı sonucu, en temel insani haklardan olan inancına göre yaşama hakkından yoksun bırakılmaları onların hoşuna mı gitmektedir?
Körpecik yavruların okullara alınmayıp kapı önlerinden çevrilmelerinden zevk mi alıyorlar?
Masum insanlara iftira ve karalama kampanyası düzenlemek sizin reytinginizi mi artırmaktadır? Yoksa Sizin gazete ve dergilerinizin satışında bir artma mı olmaktadır?
Kamuoyunun kafasında inancına göre örtünen insanlar ve aileleri hakkında soru işaretleri oluşturmanın size nasıl bir menfaati olacaktır?
Yalan haber yaparken hiç mi aklınıza Allah(celle celaluhu) gelmemektedir?
Yaptığınızın iftira olduğunu bilmiyor musunuz?
İkincisi ise yaptığımız faaliyet ve açıklamaların yerli yerine ulaşmasıdır. Bu konuda da basını özgür ve tarafsız görmek isteriz. Bilindiği üzere geçtiğimiz ekim ayında Diyarbakır istasyon meydanında Mustazaf der tarafından düzenlenen ve Tesettüre Çağrı Platformu(TESÇAĞ), Tesettür Seferberliği Platformu(TESSEP), Kuran Nesli Platformu, Hak ve Özgürlükler Platformu, Peygamber Sevdalıları Platformu, İnsani hak ve Özgürlükler Platformu başta olmak üzere konuya duyarlı birçok STK`nın destek verdiği geniş katılımlı bir miting yapıldı. İnanca Saygı ve Başörtüsüne Özgürlük adı altında yaptığımız bu mitinge yüz bini aşkın insan katılarak bu zulmün kalkması için tepkilerini dile getirmişlerdi. Türkiye`de başörtüsü sorunun çözümü için ilk defa bu yoğunlukta bir miting düzenlendi. Çok nadir toplanabilecek böyle bir kalabalık ve miting ne yazık ki medyaya yansıtılmamış veya görülmek istenmeyerek üzeri örtülmüş ve sessiz kalınmıştır. Siz eğer doğruları gerçek olarak aktarmazsanız o zaman yapılan haksızlıklara sizin de ortak olacağınızı bilmenizi isteriz. Yapılacak olan her türlü haksızlığı ve haksızlık karşısında susanları da Allah`a havale ediyoruz.
Açıklamada "Ayrıca Tesettüre Çağrı Platformu(Tes-Çağ) olarak Tesettür Seferberliği Platformu (Tessep)`in Türkiye`de başörtüsü zulmünün ortadan kaldırılması için mücadele veren platform ve dernekleri tek çatı altında birleşme davetini kabul ettiğimizi kamuoyuna duyuruyoruz." denildi.