Bölgenin eğitim sorunuyla ilgili İLKHA`ya değerlendirmelerde bulunan Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Fasih Dinç, geçmişteki bilgi üretim merkezlerinden örnekler vererek, nitelikli insanların yetiştirilmesi için eğitim sisteminin yeniden inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.
TÜİK`in geçen yıl yayımladığı “İllerde Yaşam Endeksi” araştırmasına göre, eğitimde en kötü iller sıralamasında Doğu ve Güneydoğu`daki hemen hemen tüm iller yer alıyor. Bunun nedenlerini İ değerlendiren Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Fasih Dinç, bölgedeki eğitim başarısının arttırılmasına yönelik önerilerde bulundu.
Bölgedeki eğitim seviyenin gerilerde bulunmasının bir sürü nedenleri ve faktörlerinin bulunduğunu kaydeden Dinç, bu faktörlerin en önemlisini bölgede verilen eğitimin bir ideal üzerinden verilmemesi olarak açıkladı.
“Öğretmen sirkülasyonu eğitimdeki başarıyı doğrudan olumsuz etkiliyor”
Bölgenin tarihine bakıldığı çok önemli bilim ve fikir adamlarının yetiştiğinin görüldüğünü kaydeden Dinç, şunları söyledi: “Aslında bölgemiz çok üretken bir bölgedir. Ancak bu üretkenliğini yitirmesinin nedenlerinin irdelenmesi lazımdır, bu konuda araştırmaların yapılması gerekir. Bölgenin eğitim başarısının düşmesinin ana sebeplerinden bir tanesi nitelikli öğretmenin bulunmamasıdır. Bölgede eğitim veren öğretmenlerin çoğunluğu dışarıdan gelen eğitimcilerdir. Gelen öğretmenler de kısa bir süre burada kaldıktan sonra kendi memleketine ve bölgesine gitme uğraşı içine girdiğini görüyoruz. Bu öğretmen sirkülasyonu eğitim başarısını doğrudan etkiliyor. Osmanlı Devleti`nin eğitimine baktığımızda öğretmen okullarının vilayet merkezlerinde olduğunu görüyoruz. Eğitim verecek öğretmenler, o bölgenin merkezlerinde eğitiliyordu. Çünkü o bölgede yetiştirilecek öğretmenler, kendi bölgelerinde eğitime çok daha fazla katkı sağlayacağı ümidi vardı. Sanki biz bunu ıskaladık. Şu an bakıldığında bölgedeki öğretmenlerinin çoğu batıdan geldiğini görüyoruz. Gelenlerin de buraya kalıcı bir gözle bakmayıp hemen değişik bir takım sebepler öne sürerek kendi memleketlerine veya memleketlerine yakın bir yere gitme hesapları yapıyor. Bu da özellikle temel eğitimi doğrudan etkiliyor. Temel eğitimi de alamayan öğrenci, daha sonraki aşamalarda ciddi bir varlık gösteremiyor. Burada öğretmen faktörü çok önemlidir. Bu faktörün ana sebeplerinden bir tanesi öğretmen sirkülasyonudur, bunu minimize edilmesi gerekir diye düşünüyorum.”
“Nitelikli öğretmen yetiştiremedik”
Nitelikli öğretmenlerin yetiştirilemediğini aktaran Dinç, öğretmenliğin ekonomik kaygıların ön planda olduğu bir meslek haline geldiğini dile getirdi. Bu kutsal mesleğin bir ideal üzerinden yapılması gerektiğini kaydeden Dinç, idealizmin bir kenara itilmemesi gerektiğini ifade etti. Dinç, “Öğretmen; bir münevverdir ve entelektüeldir. Süreli bilgi pompalayan ve sürekli kendini yenileyendir. Kendi içinde ürettiği dinamizmini okullara ve öğrencilerine yansıtan kişidir. Ama maalesef biz bölgede veya tüm Türkiye`de nitelikli öğretmen yetiştiremedik ve bundan kaynaklı olarak da sağlıklı bir eğitim verilemiyor.” dedi.
“Ana dil sıkıntısı çeken öğrenciler anlama sorunu yaşıyor”
Bölgenin bu sorunların dışında kendi has bazı sorunlarının olduğunu ve en basitinden ana dil sıkıntının olduğunu hatırlatan Dinç, ana dil sıkıntısı çeken bir öğrencinin anlama sorunu yaşadığını söyledi. Dinç, “Bölgedeki bir çocuk okula başladığı zaman Türkçe`nin ana dili olmaması, o yaşa kadar Türkçe`nin Türkçe veya Arapça konuşuyor olması eğitim sürecine olumsuz yansıyor ve çok daha geç öğrenme potansiyeli ile karşı karşıya kalıyor. Burada anlama sorunu ön plana çıkıyor. Bu yüzden ana dil eğitimi tekrar konuşulabilir, tekrar gündeme getirilebilir. Ana dil eğitimi; Türkiye`nin bilgi üretiminde, nitelikli insan yetiştirmede, sosyal barışa ne derece katkı sağlayacağı tarihten de bir takım referanslar alınarak ortaya konulabilir.” diye konuştu.
Eskiden birçok dilde eğitim veren medreseler gibi eğitim kurumlarının kapatıldığını hatırlatan Dinç, şunları söyledi: “Tarihten getirmiş olduğu geleneksel bilgi üretim merkezleri kapatıldı. Bölgenin kendine has dili ile üretilen o mekanizma dışlandı ve tamamen dışarıdan merkeziyetçi bir yöntemle bölgenin bilgi üretim merkezlerini yeniden şekillendirmeye çalışıldı. Ama burada da başarılı olunamadı. Bunun da sebebi tarihsel ve kültürel bağların kesilmesi ve sadece Türkçe`nin bilgi edinmede bir vasıta haline getirilmesi bölgedeki eğitim seviyesinin gerilere gitmesine sebep olmuştur.”
“Mardin`de 3 dilde bilgi üreten eğitim merkezleri vardı”
Eskiden medreselerden mezun bir öğrencinin 4 dil bildiğini ve bu dillere vakıf olduğunu ifade eden Dinç, divan medrese hocalarının yazdığı eserlere bakıldığında 4 dilde şiirlerin yazıldığının görüldüğünü anımsattı. Dinç, “Bugüne ise baktığımızda bütün eğitim süreçlerinden geçen, üniversiteden mezun olan bir öğrenci 4 dile vakıf olabiliyor mu? Bu da bizim eğitim sistemimizin ne derecede yetersiz olduğunu gösteriyor. Örneğin Mardin için konuştuğumuz zaman; eskiden Mardin`de 3 dilde bilgi üreten eğitim merkezlerinin olduğunu biliyoruz. Mesela Arapça hem yerel halkın konuştuğu bir dildir hem de medreselerde ve diğer eğitim kurumlarında da bir eğitim dili olarak veriliyordu. Bu yüzden bir başarı vardı.” ifadelerini kullandı.
“Yeni bir eğitim sistemini inşa etmemiz lazım”
Nitelikli insan yetiştiren yeni bir eğitim sisteminin inşa edilmesi gerektiğini dile getiren Dinç, “Bizler bu saatten sonra yeni bir sistemi geliştirmemiz lazım. Mevcut eğitim sistemi ile iş yürümüyor artık. Mevcut eğitim sistemi ile dünya insanı yetiştiremiyoruz. Biz buğu İngilizceyi veya batı dillerinden her hangi birisini ile Doğu illerinden her hangi birisini bilen bir öğrenci yetiştirebilecek bir sitemi yeniden inşa etmemiz lazım. Bakınız sistemden kaynaklanan sıkıntıların bölgenin kendisine has eşitsizlikleriyle bütünleştiğinde eğitimdeki başarının çok da istenilmeyen bir yerde olmasına neden oluyor.” diye konuştu. (M. Salih Keskin – İLKHA)