Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Kültür ve Kongre Merkezinde Kur'an-ı Kerim tilaveti ve salavatlarla başlayan ve Ağrılıların yoğun ilgi gösterdiği programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Aramızdaki farklılıklar; dil, ırk, servet bizim kardeşliğimizi ortadan kaldıramaz, biz İslam'ın saf çocuklarıyız. Dili, ırkı, rengi, aşireti, kabilesi ne olursa olsun Ağrı'dan bütün dünyaya diyelim ki, biz İslam'ın saf çocuklarıyız." dedi.
Konuşmasının başında Hz Muhammed'e olan sevgi ve muhabbetin boyutlarını anlatan Görmez, şunları ifade etti:
"Biz millet olarak Resul'ü Ekrem'i başka sevmişiz. Millet olarak bizim Muhammed Mustafa'ya olan aşkımız, sevdamız, sevgimiz sonsuz. Türkülerimizde, ilahilerimizde, kasidelerimizde, edebiyatımızın her satırında biz Muhammed Mustafa aşkını terennüm etmişiz. Fuzulimiz Anadolu topraklarının şekillendiğini dahi Peygamber sevgisiyle izah etmiş. Fırat ve Dicle'nin deli deli akışını tasvir ederken bir an önce Arabistan sahralarına ulaşıp sevgililer sevgilisi Muhammed Mustafa'nın ayaklarının değdiği o kum tanelerine değmek için deli deli aktığını söylemiştir. Milletimiz tarih boyunca Peygamberimize başka bir sevgi, sevda ve aşkla bağlanmıştır."
"Hz Peygamberin hayatını her genç evladımızın okuması ve anlaması gerekiyor”
Hz Muhammed'e olan sevginin, sevdanın; bilgiye, ilme, irfana, hikmete dönüşmesini istediklerini belirten Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:
"Onun hayatını anlamak ve öyle yaşamak lazım. Mekke'de dünyaya gelişini, çocukluğunu, çocuklara olan sevgisini, arkadaşlığını anlayalım istedik. Onun hiçbir kötülüğe bulaşmayan muhteşem gençliğini ve gençlerle dostluğunu anlayalım istedik. Mekke'yi emin bir belde kılmak için, mazlumların yanında yer almak için erdemliler topluluğuna nasıl katıldığını Ağrı'da yaşayan her genç dostumuzun okuması lazım. İlk vahyi aldığında evine geldiğinde Hz. Hatice validemizin sözleri onun kırk yıllık hayatını özetliyor. Diyor ki Hz. Hatice validemiz 'Allah seni asla mahcup etmez. Çünkü sen hem akrabana hem bütün mevcudata, kâinata rahmetle bakarsın. Yolda kalmış insanları hedefine götürürsün. Hiçbir şeyi olmayana kazandırırsın. Zayıf insanlara yardımcı olursun. Bütün zorluklara rağmen sen daima hakkın hakikatin yanında yer alırsın' Hayatının her anını her genç evladımızın okuması ve anlaması gerekiyor. Cahiliye kapılarını nasıl kapadığını, Hicret'iyle Yesrib köyünü nasıl medeniyete dönüştürdüğünü, Medine'yi nasıl açık bir üniversiteye dönüştürdüğünü okumamız lazım yeniden. Nasıl bir evlat, nasıl bir eş, nasıl bir baba, nasıl bir dost, arkadaş olduğunu yeniden okumalıyız. Savaşlara getirdiği ahlakı ve hukuku, veda hutbesinde insanlığa seslenişini yeniden okumak anlamak lazım ki, o muhabbetimiz ilme, irfana, hayata dönüşsün. 'Ey insanlar, hepiniz Âdemdensiniz Âdem de topraktandır. Arap'ın Arap olmayana, Acem'in Arap'a, siyahın beyaza, beyazın siyaha üstünlüğü yoktur. Üstünlük sadece takvadadır' Sözünü bugün bütün insanlık yeniden okumalıdır."
“Hayatımızda imanı, emanı ve emaneti hâkim kılamazsak bu üç kavramın zıddı olan küfür, korku ve ihanet hayatımıza hâkim olur”
Bu sene Kutlu Doğum Haftasının temasını "Hz. Peygamber ve Güven Toplumu" olarak belirlediklerini belirten Görmez, "Bizim medeniyetimizi üç kavram özetliyor: İman, eman ve emanet. Bu üç kavram hayatımıza hâkim olmadığı zaman bunların zıddı hâkim olur. İmanın zıddı küfür ve şirk, emanın zıddı korku ve zulüm, emanetin zıddı ihanet, fitne ve fesattır. Bu coğrafyadan imanın zıddı küfrü ve şirki, emanın zıddı korkuyu ve zulmü, emanetin zıddı ihaneti, fitneyi ve fesadı aramızdan kovalım. Emin Muhammed'in emin ümmeti olalım. Allah bizleri emin Peygamberin emin ümmeti kılar inşallah." dedi.
“Güvenlik toplumu değil güven toplumu olalım”
"Bugün dünyamız bütün insanlık ailesi bir güven bunalımından geçiyor. Toplumlar topluma, insanı insana, komşu komşuya, dost dosta, arkadaş arkadaşa hatta kardeş kardeşe güvenini kaybetti. İmanın bize kazandırmak istediği eman ile birbirimize olan emanı yeniden inşa edelim. Güvenlik toplumu değil, güven toplumu olalım." diyerek konuşmasına devam eden Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanlık bu güven bunalımını halletmek için silahlar icat ediyor. Bütün insanları katledecek kimyasal silahlar icat ediyor. Ülkeler sınırlarına güvenlik duvarları örüyor. Her yer kameralarla donatılıyor, izleniyor. Parmak izleri, göz retinası taranıyor. Ancak Hz. Muhammed'in insanlığa takdim ettiği reçete diyor ki, eğer siz kalplerin kalelerini güvene almazsanız şehirlerin kalelerini güvene alamazsınız. Gönül evini korumaz emanını sağlayamazsanız ülkelerinizi de koruyamazsınız. Allah'ın sağınıza solunuza yerleştirdiği ilahi kameraları yok sayarsanız, bütün her yeri kameralarla donatsanız da güvenliği sağlayamazsınız."
“İnsanın kalbine imanla emanı yerleştirmediğimizde kâinatımızı da yeniden ihya edemeyiz”
İnsanın kalbine eman yerleştirilmeden kainatın ihya olamayacağını belirten Görmez, "İnsanlığın ortak yurdu kâinat güveni kaybediyor. Hırslarımızla kâinatı da bozduk. Canlılara müdahale ettik. Toprağımız insanın servet tutkusuyla ifsat edilmeye başlandı. Yeniden insana, insanın kalbine dönmemiz lazım. İnsanın kalbine imanla emanı yerleştirmediğimizde kâinatımızı da yeniden ihya edemeyiz." dedi.
“Eğer iman kalesi sağlam olmazsa emanı sağlayamayız”
"Allah imanı, emanı Ağrı'nın üzerinden, ülkemizin üzerinden, İslam coğrafyasının üzerinden eksik etmesin. Allah sonsuz bir güvenle birbirine kenetlenen kardeşler topluluğu olmayı nasip etsin." diye dua eden Görmez, son olarak şunları söyledi:
"İslam beldeleri barışı, iman beldeleri emanı kaybetti. Bağdat, Şam, Trablus, Sana kan ağlıyor. Ahlak ve hukuk tanımayan savaşlar kan dökmeye devam ediyor. Emin Peygamberin emin ümmeti olmak için onu yeniden hayatımıza taşımalıyız. 15 Temmuz'da ülkemizde bir ihanet, işgal ve darbe teşebbüsüne maruz kaldık. Bu ihanet girişiminde en büyük zararı İslam gördü. Genç kardeşlerimizin dine olan güveni sarsıldı. Allah'ın iman nimetinden sonra bize lütfettiği en büyük nimetin güven, eman olduğunu bilelim. Eğer iman kalesi sağlam olmazsa emanı sağlayamayız. Aynı zamanda mümin güvenen ve güvenilendir. Aramızdaki farklılıklar; dil, ırk, servet bizim kardeşliğimizi ortadan kaldıramaz, biz İslam'ın saf çocuklarıyız. Dili, ırkı, rengi, aşireti, kabilesi ne olursa olsun Ağrı'dan bütün dünyaya diyelim ki, 'Biz İslam'ın saf çocuklarıyız.' "
Ağrı Valisi Musa Işın, Ağrı İl Müftüsü İbrahim Gemici, Ağrı`dan ve çevre illerden çok sayıda Peygamber sevdalısının katıldığı program gül takdimiyle sona erdi. (Mustafa Kaynak - İLKHA)