Halin iki durumdan başka yorumlanamaz. Onlar, bela ve nimet halidir. Bela içinde isen sabretmeye çalış. Sabretmeye çalışmak, her insan için en az yapılması gereken bir vazifedir. Bundan sonra sabırlı olmak var. Zorla sabretmek, pek iyi sayılmaz. Bizzat haliyle sabırlı olmak daha iyidir. Ama güzeli rızadır. Takdire teslim olmak da iyidir, ama herkes bunu yapamaz. Bu, varlığını Hakka veren zümrenin işidir.

Sana gelen nimet olduğu takdirde şükür yolunu tutman gerekir. Bu şükür ise üç şekilde olur: Dille, kalple ve bütün duygularla.

Dil İle Şükür: Bütün nimetlerin Allah`ın (cc) olduğunu itiraf etmek. Nefse, kuvvete, halka, güç ve kuvvetine bir pay çıkarman şükrü bozar. Birçok vasıta ile sana iyilik yapılabilir. Bunları da Allah (cc) tarafından yaratılmış birer sebep bilmen gerek. Her şeyi yapan Allah`tır (cc); yaratan, veren, getiren O`dur (cc). O (cc), şükredilmeye herkesten daha layıktır.

Sana bir hediye gelse, o hediyeyi getiren mi bakmak lazım? Ona mı nimet sahibi diye itibar göstermek gerek? Hayır, asıl o hediyeyi sana gönderene şükür ve saygılarını takdim etmen gerekir. Akıllı kimse, işin sonunu bilendir. Dışa bağlanıp işin iç alemini unutmak bir cahillik sayılır.

O`nun izni (cc) olmadan iyilik ve kötülük olmaz. Gerek afiyet gerek gayrı hepsi O`nun (cc) emriyle olur. Gerek dış aleminde gerekse iç aleminde insanlara fazla kıymet verme. Herkesi olduğu kadar değerlendir. Netice de onlar da senin gibi bir kuldur. Allah`ın (cc) isteği olmasa senin hiçbir şeyin zayi olmaz. Bu hallerde sana düşen en büyük iş, sabretmek ve razı olmaktır.