BALIKESİR (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir'de Kuvayi Milliye Meydanı'nda düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Avrupa öyle bir hale geldi ki bitti, tükendi ama bedelini çok ağır ödeyecek. Bu süreçte yüzyıllardır savunduklarını iddia ettikleri ne varsa hepsi yerle yeksan oldu. Şunu açık ve net  söylüyorum. Bugün milyarlarca insanın gözünde Avrupa demokrasi, insan hakları ve özgürleri değil baskının, şiddetin, Nazizmin merkezidir bunu böyle biliniz. Irkçı partiler, Avrupalı liderleri, yönetimleri adeta parmaklarında oynatıyor. Avrupa'nın artık ne dünyaya ne de bize söyleyecek sözü kalmıştır." ifadelerini kullandı.

"Avrupa, demokrasinin değil Nazizm'in merkezidir"
"Bugün milyarlarca insanın gözünde Avrupa, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin değil baskının, şiddetin, Nazizm'in merkezidir." diyen Erdoğan, "Avrupanın artık ne dünyaya ne de bize söyleyecek sözü kalmıştır. Karşımızda her bakımdan çürüyen bir kıta var." şeklinde konuştu.

"Senin hayatın yalan"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ey Kılıçdaroğlu, ben milletime çağrımı yaptım; sen de milletin bir ferdi olarak nasıl benim bütün halkım o meydanlara dolduysa, sen de madem ki Yeşilköy'e indin, niye oradan ayrıldın, niye oradaki vatandaşlarımla beraber olmadın? Hani sen diyordun ki bir darbe olursa ilk önce ben çıkarım tankın üzerine, ne oldu? Senin hayatın yalan." dedi.

"Ağızlarını her açtıklarında ne söylerler? 'Biz Atatürk'ün partisiyiz.' Şu anda sağ olsa gidecek yer ararsınız, çünkü layık değilsiniz." ifadelerini kullanan Erdoğan,  şöyle konuştu:

"Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere saygısızlık yapıyorsunuz. Ne diyor Gazi Mustafa Kemal? 'Cumhuriyeti gençlere emanet ediyorum' diyor. Bunlar tam tersini söylüyor. 'Halkçıyız' diyorlar, milleti sürekli aşağılıyorlar, tehdit ediyorlar."

Erdoğan, "Sandıktan çok güçlü bir evet çıkacağı netleştikçe anamuhalefet partisinin de muvazeneyi yitirdiğini görüyoruz. Artık ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor. İçlerinde yıllardır biriktirdikleri ne kadar kin, nefret varsa hepsini birden ortaya koyuyorlar. Millete karşı bilinç altında besledikleri bütün hınç ve kibri ifşa ediyorlar." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Siyasetçi dediğin adam sorumluluk sahibidir. Hatalarından ders çıkarır. Her eline tutuşturulanı belge zannedersen daha sözünü bitirmeden mahçup olursun. İşte, bakınız bu zat, daha önce onlarca kez böyle elinde kağıtla çıktı, konuştu. İnsanlara iftira attı. Sonunda ne oldu peki? Söylediği her şey yalan çıktı."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Meclisin yetkilerinin elinden alınacağını iddia ettiğini, ancak ortaya attığı iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını belirtti.

Erdoğan, "Yalan söylüyor. '550'yi niye 600 milletvekiline çıkardılar' diyor. Güçlendiriyoruz. Denetim gücünü artırıyoruz. Hakimler Savcılar Kurulunun üye atama yetkisi var mıydı parlamentoda? Şimdi 7 üyeyi parlamento atıyor Kılıçdaroğlu. Dersini çalış da gel. Ben ise 4 tane üye atıyorum." diye konuştu.

Kişisel suçlardan yargılanmasının şu an söz konusu olmadığını, sadece vatana ihanet suçundan Yüce Divana sevk edilebildiğini ifade eden Erdoğan, yeni dönemde cumhurbaşkanının kişisel suçlardan da yargılanmasının söz konusu olacağını anlattı.

"Yenilen pehlivanın güreşe doymadığını" vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kılıçdaroğlu 7 defa yenildiği, yüzlerce kez kendi iftiralarının kurbanı olduğu halde bir türlü doymuyor, akıllanmıyor. İşte böyle yalanla, iftirayla, sufleyle günlerini geçiriyor. Anayasa değişikliğinin ne olduğunu, buna niye karşı çıktığını dahi bilmiyor. Görüyoruz ki ana muhalefetin hiçbir vekilinin değişikliğin ne olduğundan haberi yok. Hiçbirisi 18 maddeyi okumamış. Sabahtan akşama kadar ne diyorlar? 'Gelsin, muhtarları kaldıracak'. Cumhurbaşkanı muhtarlığı kaldıramaz. Muhtarlık, yasal düzenlemeyle kurulmuştur. Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi vardır. Kararname ile muhtarlığı kaldıramazsın. Ya bunu öğren be. Hakkında anayasal düzenlemeyle, yasal düzenlemeyle getirilmiş hangi hüküm olursa olsun bu konularda Cumhurbaşkanı kararname ile bir düzenleme yapamaz, bunların haberi yok. Kaldı ki parlamento bu kararnameyi kabul etmiyorsa iptal edebilir. 'Lokantaları kapatacaklar' diyor. Böyle bir şey olur mu? Bir gazeteci çıkıp da 'göster bununla ilgili maddeyi' deyince de öylece kalakalıyorlar."

"FETÖ'cü hainlerin gönüllü avukatlığını yapıyorlar"
Erdoğan, ana muhalefetin yıllarca çalışmadan, ter dökmeden, vatandaşa hizmet etmeden, sadece vesayet odaklarına sırtını dayayarak, kazanmaya alıştığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Ağızlarını her açtıklarında ne söylerler? 'Biz Atatürk'ün partisiyiz.' Şu anda sağ olsa gidecek yer ararsınız çünkü layık değilsiniz. Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlere saygısızlık yapıyorsunuz. Ne diyor Gazi Mustafa Kemal? 'Cumhuriyeti gençlere emanet ediyorum' diyor. Bunlar tam tersini söylüyor. 'Halkçıyız' diyorlar, milleti sürekli aşağılıyorlar, tehdit ediyorlar. 'Cumhuriyetle yaşıtız' diyorlar ama cumhurun kanına giren, 249 insanımızı şehit eden FETÖ'cü hainlerin gönüllü avukatlığını yapıyorlar. 'Devletçiyiz' diyorlar, ülkede ne kadar devlet, millet düşmanı varsa hepsini de bağırlarına basıyorlar. Bunlar tam bir mirasyedi. 78 yıldır Atatürk'ün mirasını talan etmekten başka hiçbir iş yapmadılar."

"İnşallah azizün züntikam olan Allah bunların intikamını alacaktır"
Erdoğan, geceyi gündüze katarak, hizmet yolculuğuna devam etiklerin işaret ederek, "Biz dertliyiz, milletimiz için, ülkemiz için, dünyadaki tüm mazlumlar için dertliyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Suriye, İdlib... Kimyasal silahlarla oradaki 150'ye yakın insanı öldürdüler. Katil Esed. O yavruları gördünüz değil mi? Bir babanın o kucağındaki ikiz yavruları gördünüz değil mi? Ne diyordu o baba? 'Yavrularım sizi Allah'ın evine gönderiyorum.' Kendi eliyle kabre o yavruları gömüyor. Anneleri de şehit olmuş. İnşallah azizül intikam olan Allah bunların intikamını alacaktır, hiç şüphem yok. Biz de üzerimize düşeni yapacağız. Biz hesap gününe inanıyoruz. Hesap gününün sahibi Allah'tır. Her akşam yastığa başımızı koyduğumuzda 'bugün millet için ne yaptık, Hak için ne yaptık' diye kendimizi sigaya çekiyoruz. Eğer verecek cevabımız varsa gözlerimizi kapatıyor, istirahatle uyuyoruz. Buna verecek cevap bulamazsak işte o zaman sabah olmuyor."