Kör ile Kötürümün Hikayesi

Bir kör ile bir kötürüm vardı. Bunlardan biri müflis diğerinin giyecek elbisesi yoktu. Ayak işlemediği için kötürüm yürüyemiyordu. Yerinde kalmış kötürüm ise ilerliyemiyordu. Kötürüm, körün omuzlarına çıktı. Birinin gözü vardı, birinin gücü. Bu ikisi başladı hırsızlık yapmaya. Her karanlık bastığında hırsızlığa giriştiler. Bir müddet sonra suçları aşikar oldu. Hırsızlıkları ortaya çıktı. Sonunda ikisi de yakayı ele verdi. Kötürüm olan gözünden oldu. Hızlı giden kör de ayaklarından. Cezalarını böyle buldular. Bunlar ki beraber iş yaptılar. Suçlarına ortak oldular. Bela tuzağına birlikte düştüler.

Can bir yüz, beden bir yüz, eder iki yüz. Azap çekiyorlarsa vardır iki sebebi. Hicapta oldukları için azaptadırlar. Cayır cayır yanan ateştedirler. Aşk ehlinin azabını başka türlü bil. Bu azaptan çok kimseyi habersiz bil. Aşıkların can azabı bir cemâldendir. Canın bu azaba dayanması mümkün değildir. Fani olursa kurtulur bundan. Yokluk içinde kalıcılık bulur orada. Sahabenin piri bu misali verdi. Deniz üstüne deniz koymak gibidir dedi. Bir misal de pervane ile ateştir. Ateşin sıcaklığına dayanamaz, can verir. Onun nuruyla bütün alem yıkılır. Hani akıllı dalgıç o cocuğu, yumuşak dille çağırır denize. Sonunda denize alışır o çocuk. Bir gün denizden inci çıkarmaya başlar.

Feridüddin Attar