Diyarbakır Bağlar ilçesinde ikamet eden ve 6 haftalık hamile L.K, hamile kalmasının riskli olması gerekçesiyle eşiyle beraber Diyarbakır Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine kürtaj olmak için gittiğini ancak, kürtajın eksik yapılması nedeniyle defalarca hayati tehlike geçirdiğini iddia etti.
L.K`nin eşi Ü.K, görevli hemşire ve doktorların ihmali sonucu eşinin kanama nedeniyle kan kaybından defalarca evde bayıldığını ve hayati tehlike geçirdiğini ifade etti.
Ü.K ve L.K çifti yaşadıkları mağduriyetler üzerine, ihmali olan yetkilileri gerekli mercilere şikâyet ettiklerini ve şikâyetleri sonucu, kendilerine olayın üzerine gidildiğine dair tebligat gönderildiğini belirtti.
Panikatak hastası olması nedeniyle kürtaja karar verdiklerini belirten L.K, “Ben 6 hafta 3 günlük hamileydim, hamileliğimin riskli olduğunu bana söylediler. Onun için kürtaja karar verdik. Sonraki gün kürtaj için işlemlerimizi yaptık. Panikatak hastası olduğumu söyledim. Beni narkoz ile bayıltıp öyle kürtaja karar verdiler. Kürtaj yaptıktan 1 saat sonra kendime geldim.” dedi.
Geçirdikleri kürtaj operasyonu sonucunda, defalarca baygınlık geçirdiğini söyleyen L.K, daha sonra, “Eve geldik, ilk başta her şey normaldi aşırı kanamadan dolayı 10 günüm tam dolmadan eşimle beraber tekrar hastaneye gittik, Ultrasonla baktılar ‘hiçbir şey yok` dediler, hiçbir şey yapmadan bizi tekrar eve gönderdiler. İki gün geçmeden kanamadan dolayı evde baygınlık geçirdim, eşim beni tekrar hastaneye götürdü. Hem Acil Servis hem de poliklinikte muayene oldum, her iki serviste de yine ‘hiçbir şeyin yok` deyip eve gönderdiler.” diyerek ihmalkârlığa dikkat çekti.
L.K, her defasında hiçbir müdahale yapılmadan eve boş gönderildiklerini ve kansızlıktan ayağa kalkamayacak derecede rahatsız olduğunu söyleyerek, mağduriyetini dile getirmeyi şöyle sürdürdü: “Eve geldim, gün be gün sararıyordum, çocuğa bile bakamıyordum. Çok fazla kanama olunca eşimle beraber tekrar polikliniğe gittik. Ultrasonla muayene ettiler, muayene sonucunda içimde parça kaldığını söylediler. Kan tahlili yaptırdık. Aşırı kanamadan orada baygınlık geçirdim. Tahlillerim çıktıktan sonra doktor bana ‘kürtaj olup olmadığımı` sordu, ben de olduğumu söyleyince bana, ‘emin misin kan değerlerin çok yüksek çıkmış, içindeki parça değil bebekmiş` dedi. Sonraki gün tekrar kürtaj olacağımı söylediler.
L.K, ilk kürtajında kendisine narkoz verildiğini ancak ikincisinde de görevli hemşirenin aynı olmasına rağmen hiç ilgilenmediğini ve narkoz olmadan kürtaja soktuğunu ileri sürdü.
Eşi Ü.K, ise hastane yönetimi ve ihmali bulunan doktorlardan şikâyetçi olduklarını belirterek, “‘10 Nisan Polis Karakolu`na giderek, şikayette bulundu. Oradan da Diyarbakır İl Sağlığı Müdürlüğü`ne gidip şikâyetimi dile getirdim. Bir hafta sonra BİMER`e de şikâyetimi ilettim. Hepsi yardımcı oldu. Onun için hepsine teşekkür ediyorum. Bu konu hakkında hastane hemşirelerinden, yöneticilerinden ve müdahale etmeyen bütün doktorlardan şikâyetçiyim.” Diyerek ihmali olanları şikâyet ettiğini söyledi.
İddialar üzerine kendileriyle görüştüğümüz Diyarbakır Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi yetkilileri, hastanın kürtaj isteği üzerine kendilerine başvurduğunu belirterek, 10 haftaya kadar kürtajın yasal olduğunu söyledi.
Bu gibi operasyonlarda kanamanın ve bazen de parçanın hastanın rahminde kalmasının normal olduğunu savunan yetkililer, “İkinci bir müdahale ve operasyonla parça hastanın rahminden alındı. Nöroloji doktorumuz da ikinci müdahalede hazır bulundu ve hastada herhangi bir hayati tehlikenin sözkonusu olmadığı tespit edildi. Durum tamamıyla psikolojik bir durumdur” dedi. (Abdurrahman Tetik, Emrah Deniz-İLKHA)