Yusuf Toprak / Doğruhaber
Günahlardan arınmak için bir fırsat, cennete gitmek için bir bilet, ebedi hayatın belirsizliğinde, akıbetin hayır mı şer mi olacağı muamması içinde üç aylar; cennetten esen bir rahmet rüzgarı gibi kapılarımızı aşındırmaya başladı. Hayır ve bereketiyle, rahmet ve lütfuyla hoş geldi, safa geldi… Nice zaman gözlerimiz üç ayları, üç aylarda Ramazan-ı Şerif`i aradı, durdu. Nefislerimizin ruhumuza gem vurma derdinde olduğu bir devranda, zincirler çatırdadı. Kulluğun tadını daha bir almaya, nefis muhasebe ve murakabesine düşmeye daha bir ihtimam gösterir olduk. Allah Azze ve Celle, bu üç ayları ümmetin affına ve kurtuluşuna vesile kılsın… Beş vakit namaz kılmayan kardeşlerimizin “Bismillah” diyerek namaza başlamalarına, huzur-u İlahi`de huzur bulmalarına vesile olsun… İstikametini kaybeden, yolunu şaşıran kardeşlerimize, her namazda duamız olan sırat-ı müstakime ulaşmalarına, gazaba uğramışların ve sapkınların yolundan sakınmalarına vesile olsun… Günah batalıklarında bir lokma huzuru kalmayan kimselerin, boğazına kadar bu bataklıklara batan ve boğulması an meselesi olan bu kimselerin, bir sefine-i Rabbaniye bulmalarına ve onların da böylelikle ebedi hayatlarının halâsına vesilesi olsun…
Günlük hayatımız içerisinde yoğun tempolu çalışmalar, bitmeyen işler, alınacaklar, satılacaklar ve her bir taraftan insanı sıkan dünya hayatı, şu haliyle insanın nefesini kesmekte, takatini elden düşürmededir. İster istemez böyle bir hayatın içinde kimi zaman maneviyat problemi yaşanmaktadır. Kişinin maneviyatının zayıflaması bu sorunları, bu problemleri daha da çözülmez bir hale dönüştürmektedir. Ve bir de insan yapı itibariyle, fıtrat itibariyle değişken bir hâl yapısına sahiptir. Her ânı bir olmayabilir. İnsan hayatı, inişli çıkışlı bir surette ifade edilebilir. İnsanın maneviyatında da tabii olarak iniş ve çıkışların yaşanması mümkündür. Fakat rahmet mevsimlerinde, zayıflayan maneviyatı güçlendirmek, azalan hayır hasenatı çoğaltmak, üst üste biriken yanlışlar, sonu gelmeyen hatalar nedeniyle hayatlarında dağılmalar meydana gelen insanların da bu dağılan hayatlarına çeki düzen vermeleri için bir fırsat, bir başlangıç; yeni, tertemiz bir sayfa açmak için bir besmele vaktidir. Böyle zamanlar, derlenip toparlanma, kişinin üzerinde biriken ölü toprağını atma, kalbin düştüğü gafletten uyanma zamanlarıdır. Allah Azze ve Celle`nin emirlerini hatırlama, insanın Allah Azze ve Celle`ye kulluk gibi bir ödevi olduğunu idrak etme vaktidir.
Üç aylar, zayıflayan maneviyatı güçlendirme zamanlarıdır. İbadet ve hasenatın diğer zamanlara göre bire yüz yazıldığı, bire bin yazıldığı zamanlardır üç aylar… Allah Azze ve Celle kullarına af ve rahmet kapılarını açar. Kullarından günah işleyenler dergah-ı İlahiye iltica etse; affa mazhar olur. Ahiret gününde sırtına yüklediği günah yükünden bu vesile ile kurtulur. Cehennemden uzaklaşır, cennete yakınlaşır. Allah Azze ve Celle, hatalarını anlayan, tövbe eden kullarını sever. Üç aylar, nasuh bir tövbe ile arınma ve aynı hatalardan ve günahlardan yüz çevirme ve sakınmanın ilk adımı olabilir. Böyle bir tövbe ile günahlardan yüz çeviren kimsenin geçmiş günahları Allah Azze ve Celle`nin izniyle affedilir. Aynı günahı tövbe ettikten sonra tekrar işlemek, tövbenin kabulünü ve günahın affını zorlaştırmaktadır. Tövbenin kişide oluşturması gereken ruh hâli, Buhari`de geçen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur: “Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını alır: Allah ve Rasulü`nü herkesten fazla sevmek, sevdiğini Allah için sevmek, Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” Kişinin eski günahlarına, eski hatalarına geri dönmesinin bu şekilde telakki edilmesi; o yanlışlığa ve günaha geri dönüş yolunu kapatacaktır ve imanın tadını böyle kimseler alır.
Peygamber Efendimiz (sav) üç aylar için şöyle duada bulunurdu: “Ya Rabbi, Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir” Üç aylar, duaların da daha makbul olduğu zamanlardır. Dua ve muradatımız için bu rahmet mevsiminde ellerimizi açıp Allah Azze ve Celle`den istemeliyiz. Allah Azze ve Celle kullarının dua etmelerini, istemelerini sever. “Rabbiniz şöyle dedi; Bana dua edin, duânıza cevap vereyim.” (Mu`min: 60) “De ki; Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!” (Furkan: 77) Allah Azze ve Celle, dua eden kullarına değer vermektedir. Dua etmek, Allah Azze ve Celle`ye bir muhtaç olma ifadesidir. Allah Azze ve Celle, kullarının kendisini müstağni görmelerini istemez. Bu nedenledir ki; Allah Azze ve Celle kullarının dua etmesini ister ve dua eden kullarını da sever.
Bu rahmet mevsiminde çokça dua edilmeli, başta İslam ümmetinin içerisinde bulunduğu savaşlar, fitneler, işgallerden tez vakitte kurtulması için eller semaya kalkmalı, hastaların şifası, dertlilerin devası, borçluların edası için tüm eller dergah-ı İlahiye açılmalıdır.
Üç aylarda dikkat çektiğimiz hususlar önemlidir. Nefis muhasebesi, tövbe, namaz ve dua… Arınmamızın, hata ve günahlardan sıyrılmamız ve rahmet mevsiminde rahmet ve merhamt-i İlahiye kavuşmanın yolu bu husulardan geçmektedir. İşbu nedenle önemlidir, önem gösterilmeli, çokça dikkat edilmelidir.