Mesneviden Bir Katre…

At, aslanın sesini de tanır, kokusunu da duyar, hayvandır ama düşmanını bilmemesi, duymaması pek nadirdir. Hatta zaten yalnız at değil, her hayvan, düşmanını, nişanından, eserinden tanır , bilir. Yarasacık gündüz uçamaz, hırsızlar gibi geceleyin çıkar, yayılır.

Düşmanlığa kalkışacaksan düşmanlık edebileceğin birisiyle savaş ki onu esir edebilmek mümkün olsun. Katra denizle nasıl savaşa girişebilir? Girişirse aptaldır, kendi saçını, sakalını yolar. Hilesi, saçından sakalından ileri gidemez ki. Nasıl olur da ayın odasındaki perdeyi yırtabilir?

Güneş gibi her şeye, herkese esirgemeden nörunu saç, onlara hoşça bak! Çünkü onların hepsi de donmuş gibidir. Hepsi de senin ışığına, hararetine muhtaçtır. Onları sen canlandıracaksın, sen yetiştireceksin.

Ey ilkbahar! Ağaçlar insafsız deli kıştan perîşan olmuşlar, solmuşlar, sararmışlar onlara bir bak, onlara hayat ver!

Varlık aleminde Allahnın sırrından Allahnın zatından daha ziyade anlayıştan uzak ve bir görüşe sığmaz ne var? o bile mahremlerden gizli kalmazsa artık bir şeyin mahiyeti bir şeyin vasfı nedir ki gizli kalsın?

Dudak kuruluğu, suyu haber verir. Bu eziyet, bu susuzluk, muhakkak suya ulaşacağına delalet eder. Bu aramak yok mu, kutlu bir iştir. Hak yolundaki bu istek, maniler giderir. Bu istek, dileklerinin anahtarıdır. Bu istek, senin ordundur, bayraklarının yardımcısıdır. Bu istek, horoz gibi “ Sabah geliyor” diye nara atarak müjdeler verir.