Mahmud Esad Coşan Hoca diyor ki;

Dünya hayatının fani zevkleri ve bitmez tükenmez meşgaleleri Müslümanı aldatmamalı. Şairin: “Râhat ister nefs, mihnettir ibadet serteser,

Terk-i râhat rağbet-i mihnet kılan mümtaz olur” dediği gibi insan tabiatı rahatlığa meyyaldir, ibadetler ise hep meşakkatli zahmetli bir yapıya sahiptir, ama imanı için çalışan, çile çeken, meşakkatlere göğüs geren, zorlukların üstüne yürüyen kimseler dünyada ve ahiratte makbul olurlar.

Nefse uymamalı; onun ekseriyetle insanlara dünya ve âhirette büyük zararlar verecek şeylere heves ettiği bilinerek, arzuları aklın süzgecinden geçirmeli, zararlarının karşısında direnilmelidir. Kanunî Süleyman bu gerçeği ne güzel dile getirmiş: “Nefs hazzın ey Muhibbî vermegil hayvan-sıfat, Zabt-ı nefs et, ârif ol, âlemde insanlık budur!”

Şeytanın insanı daima aldatmağa çalıştığı da unutulmamalıdır; hattâ bunun için bazan çok mâsum ve mantıkî görünen muhâkemeler de ileri sürdüğü suret-i haktan görünerek, salih kimseleri bile şaşırttığı, abidleri baştan çıkardığı iyi bilinmeli, daima uyanık ve tetikde bulunulmalı. Hizmetten geri kalmak hususunda hiçbir mazeret kabul edilmemelidir. En önemli prensibimiz gevşememek, gaflete düşmemek, her nefes alışverişte bile şuurlu ve ayık olmaktır.

“İbadetin makbulu az da olsa devamlı yapılanadır” gerçeğini daima hatırda tutmalıyız; günden güne terakkî esas iken, bilakis gerilememeli, sahip olduğumuz hal, mevki ve makamı kaybetmemeliyiz. Hayatın ömür boyunca süren sürekli bir mücadele ve çalışma olduğunu, duranın düşeceğini, hareketin hareket getirdiğini kendi kendimize tekrar tekrar hatırlatmalıyız.