Riyad Makaev - Doğruhaber/Analiz
Şu anda uluslararası politika alanında birbirine muhalefet eden ve dünya politikasını kendi çıkarları doğrultusunda tayin etmek için uğraşan iki pozisyon var. Biri dünyanın eski uluslararası düzeninin korunması gerektiğini savunan ABD başkanlığındaki Batılı ülkeler, diğeri ise yeni bir uluslararası düzenin oluşturulması gerektiğini savunan Rusya`nın başını çektiği Çin, Hindistan, İran , Güney Afrika ve diğer gelişmekte olan ülkeler. Türkiye bazı meselelerde ikinci pozisyonda yer almaktadır ve bazı meselelerinde Batı`nın görüşüne katılmaktadır.
Rusya, Suriye sorununa askeri müdahale ederek BMGK toplantısında Batı karşısına üç ilkeyi koymuştur. Birincisi, Batı`nın yaptığı gibi anormal bir şekilde mevcut yönetimini değiştiremezsin ilkesi. İkincisi, yabancı güçler askeri müdahale yapamaz, ayrıca rejime muhalif olan grupları silahlandırarak destek veremez ilkesi. Üçüncüsü, Suriye`ye karşı ekonomik yaptırımlar yapamaz ilkesi. Bu ilkeleri sadece Rusya değil, aynı zamanda Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya da desteklemektedir. Bununla birlikte gelişmekte olan ülkeler net bir şekilde Batı karşısında bir cephe kurarak dünya siyasetini iki kampa böldüler. Rusya fiilen Suriye savaşına askeri müdahalede bulunarak Batı karşısında yer alan ülkelerin başında olma isteğini göstermiş oldu.
Rusya, Batı`nın yabancı ülkelerin içişlerine müdahale modellerinin geliştirilmesi ve Suriye`deki başarının sonunda aynı tehdidin diğer ülkelerin başına da gelebileceğinden özellikle kendi başına gelebileceğinden endişe ediyor. Rusya, Suriye`de rejim düşerse Batı`nın bir sonraki adımının İran olacağına inanmaktadır. Ayrıca Rusya gelecekte Batı`nın BDT ülkelerini ve sonraki aşamada Kuzey-Kafkasya ve Orta Asya ülkelerine ve böylece büyük olasılıkla Rusya`ya yönelik bir müdahale olacağından korkuyor. Rusya`nın Suriye meselesinde BMGK`nin kararlarını veto etmesi de işte Batı`nın uygulamak istediği modelini yavaşlatması içindir. Dolayısıyla, Rusya Suriye`de Batı`nın işbirliği yaptığı PYD-YPG ve ona benzer diğer siyasi ve silahlı gruplarıyla da ilgilenerek o grupları Suriye oyununda kullanmak için çaba gösteriyor. Onun içindir ki Türkiye ile yapılan ticari ve stratejik anlaşmalara rağmen PYD-YPG ile yakın temaslara başladı. Rusya bölgedeki tüm unsurları dikkate alarak, geniş çaplı bir işbirliğine girmeden başarılı olamayacağına inanıyor. Onun için Türkiye PYD-YPG konusunda ne derse desin Rusya bildiğini yapmaya devam edecektir.
RUSYA`NIN SURİYE`DEKİ ÇIKARLARI
Rusya`nın neden Suriye rejimini savunduğunu söylersek, şu şekilde özetleyebiliriz:
Birincisi, Rusya`nın her zaman Ortadoğu`ya büyük bir ilgisi vardır. Bugün Rusya Suriye`ye en büyük silah tedarikçisi olmaya devam etmektedir. Ayrıca, Suriye Rusya`nın Ortadoğu`daki müttefiklerinden bir tanesidir. Rusya`nın ülke dışındaki tek askeri üssü Suriye`nin Tartus limanında bulunmaktadır. Rusya ve Suriye arasında dört milyar Amerikan doları tutarında silah sözleşmeleri vardır. Rusya henüz tam olarak sözleşmeleri bitirmemiştir. Rusya böyle bir silah pazarını kaybetmeyi asla istemez.
İkincisi, jeopolitik açısından bakarsak, Rusya kendisiyle ittifak kuran müttefik ülkelerin teker teker ABD tarafından yenilgiye uğratılmasını istemiyor. Aksi takdirde, Rusya`nın itibarı müttefik ülkelerin ve liderlik etmek istediği gelişmekte olan diğer ülkelerin nezdinde ciddi şekilde zedelenecektir. Ayrıca Libya konusunda Rusya`nın Güvenlik Kurulu kararlarını destekleyerek işlenen hataların Suriye`de tekrarlanmasını önlemek istiyor.
Ayrıca, Kremlin önümüzdeki yıl Rusya`da yapılacak Başkanlık seçimlerini de düşünmek zorunda. Dolayısıyla, Rusya`nın yeniden doğuşu propagandası için Suriye`de Batı karşısında sağlam duruşu ile Başkanlık seçimlerinde gerekli atmosfer yaratabilir. Putin şimdilik Başkan adayı olup olmayacağını açıklamadı ama onun için başka bir kurtuluş yok. Putin Başkan olmaz ise kaçacak yer bulamaz. Batı ise Rusya`nın Başkanlık seçimlerine müdahale etmek için şimdiden Rusya`daki muhalifleri desteklemektedir.
En önemlisi ise Rusya`nın Ortadoğu`da iki müttefiki var, biri Suriye ve diğeri İran. Suriye düşerse sıra İran`a gelecek. Rusya ikisini de kaybetmek istemiyor. İkisiyle büyük silah sözleşmeleri ve iyi ticareti bulunmaktadır. Dolaysıyla, Türkiye ve diğer ülkelerle yapılan anlaşmalar veya sözleşmeler Rusya için bir anlam taşımıyor. Onun için Rusya PYD-YPG ile işbirliği yapar, Türkiye`nin endişeleri ve uyarılarını dikkate almaz. Türkiye`yi bir şekilde turizmle ve doğalgaz boru hatlarıyla oyalar ama Suriye`de kendi çıkarı için hiçbir şeyden taviz vermez. Rusya gerekirse kimseden çekinmeden DAEŞ`le bile işbirliği yapacak bir yapıya sahiptir. Sonuçta Putin kaybetmemek için her şeyi yapacaktır.