HAYAT VE MEMAT
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki:
“Dünyevi hazları gözden düşüren ölümü sık sık hatırlayınız.” Hadisi şöyle açıklayabiliriz; Ölümü sık sık hatirlayarak dünyaya karşı olan hevesinizi kırınz ki, Allah (cc)'a yöndesiniz.
Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Eğer hayvanlar ölüm hakkında insanların bildiğini bilselerdi, hep zayıf hayvan eti yemek zorunda kalırdınız.”
Peygamber Efendimiz (sav) buyurur ki:
“Ölüm, mümine hediyedir.” Peygamber (sav) Efendimiz`in ölümü, mümin hesabına hediye sayması şundan ileri geliyor; Çünkü nefsinin çeşitli isteklerini karşılamanın sıkıntılarına katlanmak, azgın arzularını sınırlamak ve şeytana karşı devamlı olarak kendini savunmak gibi vazifeleri omuzunda taşıdığından dolayı, dünya mümin için bir çeşit zindandır, ölüm onu bu azaptan kurtarmaktır. Bu kurtuluş onun hakkında bir hediyedir.
Yine Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki:
“Ölüm, her müslüman için bir kefarettir.”
Peygamber Efendimiz (sav) bu hadisi ile, halka ne eli ile ne de dili ile zarar vermeyen, kendini mümin ahlakının canlı numunesi hâline getiren, ufak tefek kusurlar dışında büyük günahların kirine bulaşmamış gerçek müminleri kastetmektedir. İşte Ölüm böylesine büyük günahlardan kalabilmiş ve farz ibadetleri yerine getirmiş kimselerin ufak tefek günahlarına kefaret ve temizleyici olur.
Ata-ul Horasani der ki: Peygamber Efendimiz (sav) bir gün yüksek sesli kahkahaları dışarıdan duyulan bir meclise uğradı ve onlara: “Dünya tatlarının bulandırıcısını anarak meclisinizi karıştırır.” diye buyurur. Oradakiler, “Dünya tatlarının bulandırıcısı nedir?” diye sorarlar. Peygamber Efendimiz (sav) “Ölüm” diye cevap verir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir gün mescide girince içerdekilerin yüksek sesle gülerek konuştuklarını görür ve onlara: “Ölümü hatırınıza getiriniz. Nefsimi kudret elinde tutan Allah (cc)'a yemin ederim ki, benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız” buyurdu.
Peygamber Efendimiz`in de bulunduğu bir mecliste sahabeler birini söz konusu ederek hayli överler. Bunun üzerine Peygamber (sav) Efendimiz sahabelere: “Sözünü ettiğiniz arkadaşınız ölümü anar mıydı?” diye sordu. Sahabeler: «Biz onun ölümden bahsettiğini hiç duymuş değiliz” diye cevap verdiler. O zaman Peygamber Efendimiz (sav) “O halde arkadaşınız sizin övdüğünüz gibi değildir.” buyurdu.
İbni Ömer (ra) der ki: “On kişilik bir grubun onuncusu olarak Peygamber Efendimiz`in (sav) ziyaretine vardım. Ensardan biri Peygamber Efendimiz`e (sav), “İnsanların en zekisi ve değerlisi kimdir, Ya Rasulallah?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (sav) bu soruya şöyle cevap verdi: “En zeki ve en değerli kimseler ölümü en sık anan ve onun için en çok hazırlık yapan kimselerdir. Bu kimseler dünya şerefi ve ahiret üstünlüğünü birlikte yanlarında götürenlerdir.”
Hasan-ı Basri (rahimehullah) buyurur:
“Ölüm dünyanın değerini düşürdü ve aklı başında kimselerin huzurunu yok etti.” Rebi İbni Haysem buyurdu: “Müminin, ölümden daha değerli bir beklediği yoktur. Benim ölümümü kimseye duyurmayın, hemencecik beni Rabbime teslim edin.”
Ehli hikmetten bir zat, bir arkadaşına gönderdiği mektupta şunları yazdı: “Ey kardeşim, ölümü özleyip de bulamayacağın aleme, ahirete göçmeden önce bu alemde iken ölümden kork.”
İMAM GAZALİ – KALPLERİN KEŞFİ