Mahmud Esad Coşan Hoca diyor ki;
Müslümanın sevap kazanması için yapacağı işlerin en başında ilim öğrenmek gelir. Hatta bir büyük mübarek alime sormuşlar ki:
“Ömründen bir gün kalsa, bir gün kalsa, ertesi gün öleceğin sana bildirilse, mâlum olsa; o bir günü neyle geçirirdin?”
Anlamak istemişler yani, “Bu mübarek âlim en son gününde ne ile meşgul olacak? Artık dünyadan ayrılma zamanında en sevaplı işlere sarılır muhakkak, bakalım neler yapacak, hangi duaları edecek?" filan gibi merak etmişler demek ki, “Ne yapardın?” diye sormuşlar.
“İlim öğrenirdim.” demiş.
Halbuki ilim amel etmek içindir. Bir gün ömrü var, ilim öğrenecek, ondan sonra ölecek. Uygulama zamanı yok ama, uygulama zamanı olmasa bile, ilim öğrenmenin en sevaplı iş olduğu buradan anlaşılıyor.
O bakımdan tabii müslümanın müslümanı ziyareti, konuşması, buluşması, sohbeti güzeldir. Ama sohbetin dini bir sohbet olması daha da çok kazanç vesilesidir. Yâni otursak, “Nasılsın, iyi misin?” desek, “Tarla nasıl, bahçe nasıl, mahsul nasıl?” desek, muhabbet ya, dostluk, ahbaplık ya, ordan gene sevap alır insan... Çünkü müslümanın müslümanı sevmesi sevap kaynağıdır. Kardeş olması, derece kaynağıdır, yani üstün derece almasına sebeptir. Ama bir de böyle ilim olursa, daha iyi olur, kazancı daha çok olur.