Diyarbakır Dicle Üniversitesinde 53. Kütüphane Haftası münasebetiyle 'Üçüncü Mekân Kütüphaneler' temasıyla program düzenlendi. Programda İslam toplumlarındaki kitap bilincinin önemine ve kitapların medeniyetlerin inşasında önemli bir yere sahip olduğuna dikkat çekildi.

Programda konuşan Dicle Üniversitesi Rektörü Talip Gül, “Camilere ve yapılara bakıldığında birçok medeniyetin izlerine şahit oluyoruz. 1964 tarihinden beri her mart ayı kütüphane haftası olarak kutlanıyor. Biz de bu münasebetle toplandık. Tarih boyunca medeniyetler kitap üzerine inşa edilmiştir. İlk kütüphane de bu topraklarda oluşturulmuştur. Bu vesileyle kütüphane haftasının hayırlara vesile olmasını diliyorum.” dedi.

Programda konuşan Eğitim Fakültesi Resim İş Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. İrfan Yıldız, amaçlarının Diyarbakır’a ve Diyarbakırlılara hizmet vermek olduğunu söyledi.

Diyarbakır’ın tarihte ilim ve kültür merkezi olduğu, âlimlerin ve hatiplerin yetiştiği ve yetiştirildiği bir başkent olduğunu söyleyen Yıldız, “Böyle bir şehre yakışır bir kitaplığın açılması boynumuzun borucu olmuştur. Kitaplığa Diyarbakır değil de Diyarbekir dememizin sebebi Diyarbekir bir bölgenin adıdır. İslam’ın ilk döneminde Bekir bin Vahy kabilesinin yerleşmesiyle bölgeye bu ad verilmiştir. Böyle bir kitaplığı kurarak tekrardan merkez olmak istiyoruz. Diyarbakır’da araştırmacıların başvurduğu bir kitaplık ve kütüphane olsun istiyoruz. Diyarbakır sevdalılarımızın kitaplığımızın büyümesinde faydalı olacaklarına inanıyoruz.” dedi.

“Ne yazık ki biz El Cezeri’yi  Batılılardan öğrendik”

Programda konuşan Prof. Dr. İhsan Işık ise “Diyarbakır Anadolu’nun ilk üniversitelerinin açıldığı büyük bilim adamlarının yetiştiği bir dünya kentidir. Ünü tüm dünyayı aşan bir şehrimizde aynı zamanda sanat eserlerimizin ve bestecilerimizin çalışmalarının da yarınlara ulaşması açısında bu kitaplığı yarınlara ulaşması önemlidir.  Bu kitaplık Diyarbakırlı olan ve olmayan insanların faydalanabileceği bir fonksiyona sahip olmalıdır.  Ne yazık ki bizden önce Batılılar tarafından çalışmalar yapılmış.  Ne yazık ki, biz El Cezeri’yi  batılılardan öğrendik. Diyarbakır’ın köy ve ilçelerinde yaşayan Diyarbakırlı şair ve bestecilerin de yazılı ve basma eserleri var, bunların da kazanılması önemlidir.” şeklinde konuştu.

“İslam toplumundaki kitap bilinci hiç bir toplumda yoktur”

Diyarbakır’ın tarihi ve kültürü ile ilgili onlarca kitabın yazarı olan M. Şefik Korkusuz, “İlk yazdığım kitap ‘Diyarbekirli Ulema’ sonra ‘Bir zamanlar Diyarbekir’ ardından Diyarbakır ile ilgili onlarca kitap yazdım. Diyarbakır’la ilgili yazdığım tüm kitaplar Diyarbakır ile başlar. Dilerim ki bu kütüphane daha da büyür. Dilerim ki Diyarbekir Araştırma Enstitüsü Kütüphanesi olarak ayrı bir bina şeklinde bir bina olur. Kitap deyip geçmeyelim. İslam toplumundaki kitap bilinci hiç bir toplumda yoktur. Kitap kadar sadık, samimi ve iyi bir dost yoktur dünyada. Siz uyumadıkça, o uyumaz. Siz konuşmadıkça o uyumaz. Siz gülerken o da güler, siz ağlarken de o da ağlar. Kitap bu şekilde önemli bir yer tutar. Bir zamanlar Diyarbekir’de bir milyon 40 bin ciltlik bir kütüphane vardı. Bu kütüphane Ulu Camii’nin batı tarafında yer alıyordu.”  ifadelerini kullandı.

Kütüphaneden en çok yararlanan kullanıcılara ödülleri verilirken, kompozisyon alanında dereceye giren öğrencilere de ödüller verildi. Birçok resmin de sergilendiği kütüphane, rektör ve öğretim görevlilerinin katılımıyla gerçekleşti. (M. Sıddık Bilge/M. Hüseyin Temel – İLKHA)