RABİA KÜLTER  / DOĞRUHABER

“Hakiki Müslüman, o kimsedir ki diğer Müslümanlar onun dilinden ve elinin (şerrinden) emin olurlar. Hakiki muhacir, Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçan, onları terk eden kimsedir."(Buhari, Sahih, İman, 4(10) c.1 s. 8-9)  

   “Rasulullah (sav.) buyurdular ki: ”Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah`a ve Resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir.” 

Hicret, bir beldeden başka bir beldeye bir düşünceden başka bir düşünceye yapılan, altında büyük mana ve hakikatler yatan, büyük bir mesele ve mukaddes bir göçtür. Muhacir bilir ki, çekilen ıstırap ve sıkıntı hedefin ve gidilen yerin büyüklüğüne göredir. Hicret bir Ebubekir gibi bir yoldaşının olmasıdır, Sevr de Allah`ın seni bir güvercin yuvasıyla emniyet altına almasıdır. Hicret, Medine şehrinin, medeniyetin başlangıcı, İslam`ın tüm hızıyla gönüllere akmasıdır. Hicret bitimsiz bir ibadettir. Elde etmek için feda etmen, sahip olman için kurban etmen, bulman için yitirmen ve kavuşmak için terk etmendir hicret. Rasulullah`ın deyimiyle “Rabbinin hoşlanmadığı şeyleri terk etmektir.” 

Muhacir en güzel şekliyle günahlardan hicret edendir, tüm benliği ile Allah`a ve RESULÜNE akmasıdır. Doyumsuz bir haz almak için yola koyulmak bütün nefsani putları kırmak için direnmektir hicret. Nefisten ruha, cismani hayattan kalp ve ruhun derinliklerine yol almaktır. Hicret en önemlisi bir kaçış ve sığınaktır; küfürden imana, şirkten tevhide, şeytandan Rahman`a, günahtan sevaba, benlikten ruha, sahte sevgiliden gerçek maşuka revan olmaktır. Her bir namaz hayal aleminden gerçek aleme bir hicrettir, her bir oruç gerçek doyuma ulaşmaktır, her bir zikir hicreti gerçek sahibe ulaştırmaktır. Hicret bütün çağlara ve insanlara yapılan bir çağrıdır.   PEKİ, BİZİM HİCRETİMİZ NE ZAMAN NEREYE OLACAKTIR?