Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas'ın 2 Mart'ta gönderdiği mektubuna yanıt verdi. Maas'ın, Die Welt Türkiye Temsilcisi olan Türkiye-Alman vatandaşı Deniz Yücel'in serbest bırakılmasını da istediği mektubunu sert bir dille eleştiren Bozdağ mektubunda, Türkiye'nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu, yargı yetkisinin Türkiye milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını belirtti.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkeme ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceğine dikkat çeken Bozdağ, Türk yargısının anayasada belirtilen ilkeler doğrultusunda bağımsız ve tarafsız olarak hiçbir makam, merciden emir ve talimat almadan karar verdiğini ifade etti.

"Gazetecilik faaliyetinden değil, terör örgütü propagandası..."

Hukuk devletinde kimseye ayrıcalık tanınamayacağını ifade eden Bozdağ, mektubunda tutuklu Yücel'le ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Son mektubunuzda belirttiğiniz Deniz Yücel, iddia ettiğiniz gibi gazetecilik faaliyetinden dolayı değil, terör örgütü propagandası yapmak ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçlarından dolayı tutuklanmıştır. Şiddet kışkırtıcılığı, terör propagandası ve nefret suçlarına tahammül gösterebilecek bir hukuk devleti modelinin dünyada var olabileceği inancında değilim. Adı geçen şahsın orantısız muameleye tâbi tutulduğu iddialarınızın hangi somut bilgilere dayandığı ve bu bilgileri nereden edindiğiniz anlaşılamamıştır. Kaldı ki yapılan işlemlerin tamamı hukuk devleti gereklerine uygundur.

Yücel'in ancak serbest bırakılmak suretiyle adil yargılanabileceğine ilişkin düşüncenize gelince, Federal Almanya Adalet Bakanı olarak siz, belki kişilerin tutuklu ya da tutuksuz yargılanıp yargılanmayacağına ilişkin mahkemelere talimat veriyor olabilirsiniz ancak Türkiye'de benim Adalet Bakanı olarak böyle bir yetkim bulunmamaktadır. Türk mahkemeleri, tutukluluğun değerlendirilmesi de dâhil olmak üzere, yargılama sürecinde her türlü harici etkiye kapalı olarak en doğru kararı verecektir."

"Ülkenizdeki ırkçı saldırılarda artış olduğu görülüyor"

Almanya'daki Türkiye vatandaşlarının insan haklarına uygun, güvenli şekilde yaşamaları, temel hak ve özgürlüklerini sorunsuzca kullanabilmelerinin Türkiye için önemli olduğunun altını çizen Bozdağ, Türkiye vatandaşlarının da öldürüldüğü NSU cinayetlerini hatırlattı.

NSU davasının yıllardır sonuçlandırılamadığını ifade eden Bozdağ, Avrupa'da hızla artan ırkçılık, ayrımcılık, İslâmofobi, yabancı düşmanlığı, Müslüman ve mültecilere yönelik saldırıların kendilerini endişelendirdiğini vurguladı.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"1993 yılında gerçekleşen Solingen hadisesinin üzerinden 20 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, ülkenizdeki ırkçı saldırılarda bir azalma olmadığı, aksine artış olduğu görülmektedir. Resmi kayıtlara göre 2016 yılında mülteci kamplarına yönelik 988 saldırı yapılmış, camilere yönelik 91 saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu durum, yabancı düşmanlığı ile mücadelede ülkenizde hukuki ve siyasi enstrümanların yeterince ve etkin bir şekilde kullanılmadığını göstermektedir."

"Uluslararası işbirliği perspektifine gölge düşürüyor"

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 31 Temmuz 2016'da Köln'de düzenlenen Demokrasi Mitingi'ne video konferansla bağlanmasının yasaklandığını hatırlatan Bozdağ, buna karşın PKK yöneticileri Cemil Bayık ve Murat Karayılan'ın konuşmasına izin verildiğine işaret etti.

Bozdağ, şu görüşleri aktardı:

"Hiçbir hukuk devleti, terör örgütlerinin ve teröristlerin hâmisi ve sığınağı olamaz, olmamalıdır. FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerine mensup olan ve adli makamlarımızca kırmızı bültenle aranan veya iadesi talep edilen suçluların Federal Almanya'da kurulmuş dernekler aracılığıyla serbestçe propaganda, para ve eleman temini faaliyeti yapmalarına göz yumulması, hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gibi terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği perspektifine de gölge düşürmektedir."

"Karar demokrasiyle çelişmektedir"

Adalet Bakanı Bozdağ, 2 Mart 2017'de Karlsruhe-Gaggenau kentinde Türkiye vatandaşlarıyla buluşacağı toplantının iptal edildiğini hatırlatarak mektubunda şu ifadeleri kullandı:

"Belirtmek isterim ki bu karar, demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarıyla açıkça çelişmektedir. Maalesef, şahsınız ya da hükümetinizce toplantının iptaline ilişkin alınan karar hiçbir şekilde kınanmamış ve eleştirilmemiştir. Dolayısıyla toplantının son anda kasıtlı olarak iptal edilmesi karşısında, önceden kararlaştırmış olduğumuz görüşmeyi gerçekleştirmemiz de beklenemezdi."

15 Temmuz darbe girişiminin ardından 19 Temmuz'da gönderdiği mektupta Maas'ın gözaltı ve tutuklamaların kendisini endişelendirdiğine yönelik görüşlerine işaret eden Bozdağ, Almanya Adalet Bakanı'nın bu düşüncelerine de mektubunda yanıt verdi.

"Türk milleti zor günlerde kendisini yalnız bırakanları unutmayacak"

Darbe girişiminin Gülen örgütü mensuplarınca örgütün elebaşı Fethullah Gülen'in talimatıyla yapıldığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti:

"Ülkemize sürekli demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları hatırlatması yapanların, bütün bu değerleri yok etmeye yönelik olan darbe girişiminin vahametini ve yarattığı tehlikeyi anlamak istememeleri ve bu kanlı darbe teşebbüsünü gerçekleştiren Fetullahçı Terör Örgütü'ne karşı ülkemizce yürütülen meşru mücadeleyi desteklemekten ziyade haksızca eleştirmeleri, darbecileri himaye etmeleri ve darbeciler lehine Türkiye üzerinde baskı kurmaya çalışmaları milletimiz nezdinde derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bilinmelidir ki Türkiye ve Türk milleti, zor günlerde kendisine destek verenleri de kendisini yalnız bırakanları da unutmayacaktır."

"Türkiye`ye yönelik haksız ve mesnetsiz iddialarla dolu, diplomatik nezaket kurallarına aykırı mektuplar kaleme almak ve terör örgütleri, teröristler ve darbeciler için endişe etmek yerine, kıymetli mesainizi Türk toplumu dahil Almanya`da yaşayan yabancılara karşı hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan uygulamalara son vermeye ayırmış olmanızı temenni ederdim. Türkiye ve Federal Almanya arasındaki köklü tarihi ilişkilerin terör örgütleri, darbeciler ve Türkiye karşıtları eliyle zedelenmesine izin vermemeliyiz ve bunlara karşı birlikte mücadele etmeliyiz."