30 yıldan bu yana biriktirdiği tarihi ve kültürel değeri olan antika eşyaları, Diyarbakır`ın Yenişehir ilçesinde bulunan bir antika dükkânında sergileyen antikacı Aziz Kadri Özyıldız, sevinçleri, hüzünleri ve acıları yansıtan antika malzemelerini gelecek nesillere ulaştırmak istediğini söyledi.
Eski işlemeli taşlar, nakışlı kilimler, desenli tabaklar, ahşap kablardan yapılmış radyolar, gramofonlar, elektriğin olmadığı döneme ait gaz lambaları, lüks lambalar, taş plaklar, köstekli saatler ile kültürü ve tarihi yansıtan yüzlerce eşya olmak üzere antika meraklılarını bekliyor.
Diyarbakır`da ayrıca ticaretle de uğraştığını ifade eden antikacı Özyıldız, yaptığı ticaretle de şehrin güzelliklerini sergilemeye; sosyal, kültürel ve ekonomik olarak gelişmesine katkıda bulunmaya çalıştığını söylüyor.
“Bir merakla başladım şimdi 30 yıllık antika koleksiyonum var”
Yaptığı işlerde topluma faydalı olmaya ve istihdamı sağlamaya çalıştığını belirten Özyıldız, “Bir merakla başladım bu işe, şimdi 30 yıllık antika koleksiyonum var. Bu birikim benim merakımdı. Gücüm yettiği kadar, her ay, on günde bir bölgemize ve yöremize ait kültürel dokuları zaman zaman hurdacıda, zaman zaman eskicide, zaman zaman ikinci el eşya satıcılarında, zaman zaman da mağazalarda gücüm yettiğince alıyordum, derken elimde büyük bir birikim oluştu” dedi.
“Kültürlerin yansıtıldığı eski eşyaları değerini bilenlere yetiştiriyoruz”
Turizm alanında da çalışmalarının olduğunu ancak bölgenin yaşadığı sıkıntılar nedeniyle işlerini iptal etmek zorunda kaldığına değinen Özyıldız, birikimi hakkında bilgi vererek, “Koleksiyonumdaki tunç, bronz, eski kök boya halılar gibi ürünleri hurdaya da versem maddi değeri vardır ancak ben bu ürünlerin üzerindeki işlemeleri yaşatmak istiyorum. Bunların yok olacağını gördüğümden dolayı elimde topladım. Bu eski eşyaları evlerinde kullananlardan ikinci el olarak satın alıp bu saatten sonra kültürel değerini bilip saklayacak insanlara yetiştirmenin aracılığını yapıyoruz. Ermeni, Süryani, Akkoyunlu ve Mezopotamya medeniyetlerinin kültürlerinin yansıtıldığı eski eşyaları satın alıp bunların değerini bilenler arasında köprü oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Gazi Köşkü`nün dünyada bir marka haline gelmesinde önemli rol oynadığına dikkat çeken Özyıldız, “Kentin sosyal ve kültürel gelişimine büyük katkılar sundum. Diyarbakır`da kürsü esnafımız iflasın eşiğindeydi. Diyarbakır tahtlarının, taziye evleri kanepelerinin projesini çizenlerdenim. Bunu Gazi Köşkü`nden yaptık. Şark köşelerini tekrar ilgi görmesini sağladık. Binlerce insanı bu konularda yetiştirdim ” diyerek Diyarbakır`da yok olmayla yüz yüze kalan bazı mesleklerin ayakta kalmalarına katkıda bulunduğunu söyledi.
“Bu iş bir sevda işidir”
Duyguları ve kültürleri içinde barındıran bu işin bir gönül işi olduğunu söyleyen Özyıldız, “Bu iş bir sevda işidir, gönül işidir, kendi kültürüne sahip çıkma işidir. Herkes kendi bütçesine göre sevdiği ve beğendiği antika eşyasını alıyor. 30 yıllık birikimimi elimde başlangıç sermayesi yaptım. Sonuçta yaşım da geçiyor. Bu kültürel değerleri olan eserlerin değerini anlayacak ve yeni nesillere ulaştıracak kimselere bırakmam gerekiyor. Biz emekçi insanlarız, geçimimizi yapmamız gerekiyor. Ben bir iş adamı ve müteşebbis olarak, mağduriyetler yaşamışım. Memleketimdir, toprağımdır, doğruluktan şaşmam.” Şeklinde devam etti.
“Kiminin nağmeleri, kiminin de mutlulukları, eski eşyaların üzerine sinmiş”
Eserlerin işlemelerinden ve ağırlığından kendini anlattığını belirten Özyıldız, “Bir tepsiye, bir tabağa, bir vazoya, bir heykele baktığında sevinçler, hüzünler, acılar çok duygular yaşanmış. Bir tabağa bakıyorum, kimler bu tabakta yemek yemiş, kimler kaşık sallamış. Kiminin nağmeleri, kiminin mutlulukları, kiminin de hüzünleri bu eski eşyaların üzerine sinmiş. Son yıllarda kültürel değerlerine sahip çıkanlar çoğalıyor. Biz aldık bu eşyaları, koruduk şimdi de sıra gençlerimizde.” Diyerek gençlere kendi kültürlerine sahip çıkma çağrısı yaptı.
“Bu enbiya evliya ve memleketi sahipsiz değildir”
Eşyaların özelliklerine de değinen Özyıldız son olarak, “ 300 yıllık antika eşya da var 20 yıllık antika eşya da. 10 TL`lik değerin antika da var, bin TL`lik değerinde antika da var. Diyarbakır bizimdir, ne yaşasa da silkelenir kalkar. Kim ne yaparsa kendine yapar. Bu enbiya evliya ve memleketi sahipsiz değildir. Bu memleket bizden daha büyüktür. Mevcut müteşebbislerin desteklenmesi, moral ve motivasyon toplantılarının yapılmasını tavsiye ediyorum. Kentin sorunları araştırılıp sorunları çözülmelidir.” önerilerinde bulundu. (M. Sıddık Bilge/M. Hüseyin Temel – İLKHA)