Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı tarafından 12 Mart'ta gerçekleştirilecek Yükseköğretime Geçiş Sınavına (YGS) sayılı günler kaldı.

Adaylara sınavla ilgili tavsiyelerde bulunan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Van Eğitim Araştırma Hastanesinde görevli Psikolog Hüseyin Erol, sınava başlamadan sonucu düşünmenin yanlış olduğunu, kaygının yükselmesiyle başarının düşeceğini söyledi.

Erol, "Eğitim camiasında ve öğrencilerde bu kaygı biraz daha farklı boyutta işliyor. Özellikle kişinin düşüncelerini, davranışlarını ve performansını ciddi düzeyde etkiliyor. Genelde öğrencilerde performans ve zihin bulanıklığı dediğimiz bir şeyi hatırlayamama, öğrendiği konuları yapamama üzerinde çok daha yoğun işleniyor ve kişi performansından dolayı başka insanlara karşı rencide olacağı düşüncesiyle sınav anında veyahut sınav öncesinde ciddi bir endişe yaşıyor. Öncelikle yoğun bir korku, başkalarına karşı mahcup olma düşüncesi, başka insanların sonuçlarından dolayı kendisine kızacağı düşüncesi bir takım sıkıntılara neden olabiliyor." dedi.

"Sınava birkaç gün kala uyku saatlerini erkene alın"

Adayların, sınava birkaç gün kala uyku saatlerini erkene alması ve düzenli kahvaltı yapmasının önemine değinen Erol, sözlerine şöyle devam etti: "Uyku fiziksel bir sorundur. Kişide ani kalp atışları, terleme, titreme, yoğun halsizlik, uyuşukluk halleri ve buna bağlı olarak da uykuda bir takım sorunlar yaşanabiliyor. Özellikle sınava son 2-3 gün kala öğrencilerin biraz daha uyku saatlerini erkene almaları, 22.30'da yatmaları ve sabah da erken uyanmalarını tavsiye ediyoruz. 2 gün öncesinde kahvaltı alışkanlığı kazanmaları ve sınav günü de kahvaltı yapmaları kendilerine rahatlık sağlayacaktır. En az 8 saat uykuyu öneriyorum. Uyku ile beraber düzenli bir kahvaltı, son 2-3 gün kala da meyve, sebze ve kuru yemişler, özellikle kuru üzüm, badem, fındık içini tüketmek beyindeki elektrik iletisini hızlandırabilir. Bu nedenle kişi bir şeyleri hatırlamakta daha rahat olabilir."

Sınavdan önce sınav sonucunu düşünmek doğru değil

Erol, sınav öncesinde sınav sonucunu düşünmenin fayda getirmediğini ifade ederek, "Sınav sonrasını değil, sınav öncesini düşünmek daha yerinde olacaktır. Çünkü duygu, düşünce, davranış ekseninde hareket ediyoruz. Düşünce, davranışa göre gelişiyor. Fiziksel rahatsızlıklarımız düşüncelerimizi, düşüncelerimiz ise davranışlarımızı şekillendiriyor. Haliyle sınavdan önce sınav sonucunu düşünmek çok doğru olmayacaktır." şeklinde konuştu.

"Kaygının fazla olması başarıdan çok başarısızlığı tetikleyecektir"

Sınava birkaç gün kala yoğun şekilde ders çalışılmaması gerektiğinin altını çizen Erol, şunları söyledi: "Son 2-3 gün kala öncekiler gibi yoğun bir performans değil de bir deneme olabilir ya da okuma alışkanlığı varsa kitap okunması veyahut mizah dergilerini, komik sayılabilecek farklı kaynaklardan bir şeyler okunmasını tavsiye ederim. Çünkü mizah düşünme ufkunu artırıyor. Kişiler kendilerini daha rahat hisseder ve sınav anında zorlanmadıklarının farkına varacaklardır. 2-3 gün kala yoğun bir şekilde performansını artıranlar olabiliyor. Bu performansı artırmak maalesef kaygı düzeyini yükseltiyor. Kaygı düzeyinin yükselmesiyle beraber başarı da düşüyor. Kaygının olması bir noktada iyi fakat dozunda olması gerekir. Kaygının fazla olması başarıdan çok başarısızlığı tetikleyecektir. Bu yüzden kişi yoğun olarak suçluluk ve utanç duyguları içine girecektir."

"Aileler çocuklarını başka çocuklarla kıyaslamamalı"

Ailelerin, çocuklarını diğer öğrencilerle kıyaslamasının başarısızlık getireceğine dikkat çeken Erol, "Maalesef ailelerimiz bunu hayat memat meselesi olarak görüyor. Çocuklarını diğer çocuklarla kıyaslama yolu çok sık başvurdukları bir yöntem oluyor. Bu kıyas ve yüksek oranda performans beklemeleri çocuğa olumsuz yansıyabiliyor. Çünkü çocuk, ailenin bir beklenti içine girdiğinin, bu beklentiyi yerine getirmediği için utanç duyacağı, bu utancın da endişeyi artırdığının farkındadır. Ailelere şunu tavsiye edebilirim: Kesinlikle çocuklarınız bir maraton yarışında değiller. Çocuklarınız yapabildikleri kadar yapıyor. Çocuklar sorgulayıcı değil de biraz daha destekleyici, biraz daha yakınlık hissederek duygu paylaşımı içine girdikleri zaman kendilerini daha iyi hissedecektir. LYS sınavına da daha motive, arkasında bir destek hissederek gireceği için başarı düzeyinde de ciddi artış olacaktır." ifadelerini kullandı. (Yılmaz Sönmez-İLKHA)