DENİZDEN KORKAN KÖLE

Bir sultan, yanına tecrübesiz ve bilgisiz bir köle alıp gemiye biner. Köle daha önce hiç gemiye binmediği gibi, denizi de görmemiştir. Geminin denize açılmasıyla, köle ağlamaya sızlanmaya, korkudan tir tir titremeye başlar. Onu sakinleştirmek için çok uğraşırlar ancak bir türlü başaramazlar. Sultanın keyfi kaçar. Herkes kölenin bu hâli karşısında çaresiz kalır.

Derken yolcular arasından bir yolcu öne çıkar. Belli ki, akıllı bir adamdır. Sultanın huzuruna gidip: “İzin buyurun, ben onu susturayım” der. Sultan: “Ah, ne büyük bir iyilik etmiş olursunuz" diye cevap verir.

Bunun üzerine adam, “Köleyi denize atın!" diye emreder. Tutup köleyi denize atarlar. Zavallı köle suya bir kaç kez battı çıktıktan sonra saçından yakalayıp onu gemiye geri çıkarırlar. Köle, gemiye çıkar çıkmaz susar. Gidip bir köşeye oturur ve bir daha hiç ses çıkartmaz.

Herkes ile birlikte sultan da bu işe çok hayret eder. Adama sorarlar: “Bu işin hikmeti nedir?” diye. Adam şöyle cevap verir: “Sultanım, bu köle hayatında hiç suya batmamıştı, o sebeble geminin üzerinde olmanın ne büyük bir nimet olduğunu anlayamıyordu. Suya atıldıktan sonra anladı ki, gemide olmak çok kıymetli bir şey imiş.”

İşte huzur ve saadet de böyledir: Bir felaketi tatmayan sahip olduklarını fark edemez, kıymetlerini bilemez.

Sadi Şirazi - Gülistan