HABER MERKEZİ

ABD`nin İslam coğrafyalarındaki fiili işgal ve zulümleri devam ederken, Türkiye'deki Adana Konsolosluğu`nun faaliyetleri ise dikkat çekmeye devam ediyor. ABD'nin Adana Konsolosu Linda Stuart Specht'in periyodik aralıklarla Güneydoğu illerini dolaşıp özel, kendi ifadesiyle "kayıt dışı" toplantılar yapması "ABD'nin Adana Konsolosu ne yapıyor?" sorusunu bir kez daha gündeme getirdi. Hatırlanacağı üzere bir önceki ABD Adana Konsolosu Espinoza da birçok kez bölgeye özel ziyaretlerde bulunmuş ve bu ziyaretlerde HDP`li belediyeler ile Pkk`ye yakınlığıyla bilinen STK`larla basına kapalı görüşmelerde bulunmuştu.

İL BAŞKANI AKAR`IN ÖNÜNÜ İLİKLEMESİ DİKKAT ÇEKTİ

ABD Adana Konsolosu Linda Stuart Specht, Diyarbakır ziyaretinde AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Muhammed Dara Akar`ı da ziyaret etti. ABD Konsolosu Specht`in uğurlanması esnasında Ak Parti İl Başkanı Akar`ın önünü iliklemesi dikkat çekti.

ABD`NİN TÜRKİYE VE ÖZELDE BÖLGE İLGİSİ!

ABD'nin İslam ülkelerindeki istihbarî faaliyetleri, farklıkları manipüle ederek oluşturmak istediği kaos planları biliniyorken, Türkiye'de de benzeri faaliyetlerine son yıllarda hız vermesi dikkat çekiyor.

Özellikle ABD'nin Adana Konsoloslarının bölge valisi gibi hareket ettikleri görülürken, son yıllarda başta Diyarbakır olmaz üzere Güneydoğu illerine yaptıkları ziyaretlerin, gerçekleştirdikleri "kayıt dışı" toplantıların ardından dikkat çeken olayların yaşanması zihinlerde çok sayıda soru işaretlerinin belirmesine neden oluyor.

Daha önce Irak, Afganistan, Kamerun, Vietnam, Papua Yeni Gine ve Surinam`da çalışan ABD'nin Adana Konsolosu Linda Specht'in önceki gün Diyarbakır'a gelişi ve burada çalışan kimi ulusal ve yerel basın kuruluşlarının temsilcileriyle özel bir toplantı yapması da yine bu kapsamda dikkat çekici bulundu.

KONSOLOS NE ZAMAN GELDİYSE OLAYLAR PATLAK VERDİ

Hatırlanacağı üzere daha önceki yıllarda Specht'in selefi olan ABD'nin Adana Konsolosu John L. Espinoza da yoğun olarak bölgeye gelir ve onun gidişinin ardından yeni provokatif, sansasyonel saldırılar geçekleşirdi. Bu kaoslardan birkaçını hatırlayacak olursak;

2013 yılının Ramazan ayında Siyonist İsrail Gazze`ye saldırı düzenlerken ABD konsolosu Espinoza sponsorluğunda Diyarbakır`da iftar çadırı kuruluyordu.

Diyarbakır'da İslami Sivil Toplum Kuruluşlarına yönelik saldırılar, 6-8 Ekim 2014'te yine Diyarbakır'da Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilmesi olayı gibi kaos ortamları ABD`nin Adana konsolosunun bölgeye ziyareti sonrası gerçekleşmişti. Yine Şırnak'ın Cizre ilçesinde HÜDA PAR üyelerinin yoğunlukta olduğu mahallelere PKK tarafından düzenlenen saldırılar, 7 Haziran seçimleri öncesi yine Şırnak'ın İdil ilçesinde HDP'liler tarafından HÜDA PAR üyeleri Abdulcelil Talayhan, M. Şerif Şimşek'in katledilmesi gibi olaylar ne tesadüftür ki konsolosun bölgeye gerçekleştirdiği ziyaretler esnasında ya da sonrasında yaşandı.

ABD`nin diplomatik misyonu, PKK/HDP terörünün estiği ve polisin sokakları terk ettiği bölgede, vali ve kaymakamların sokağa çıkamadığı, PKK`li çetelerin savcılara kimlik sorduğu çukur siyaseti günleri öncesi, elini kolunu sallaya sallaya adeta Amerika`nın bölge valisi gibi bölgeyi teftiş ediyordu.

SPECHT DE ESPİNOZA`NIN YOLUNDAN GİDİYOR

Espinoza, üç yıl görev yaptıktan sonra 24 Ağustos 2014'te yerini Linda Specht'e bırakmıştı.  Specht, görevi devraldıktan sonra Espinoza'nın faaliyetlerine paralel olarak bölgedeki temaslarını sürdürdü. Dönem dönem başta Diyarbakır olmak üzere Kürt illerine gelen Specht, tertiplenen özel, "kayıt dışı" toplantılara katılmaya devam ediyor.  

BASIN MENSUPLARIYLA ‘KAYIT DIŞI` TOPLANTI

Önceki gün Diyarbakır'da kimi ulusal ve yerel basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya gelen Specht, Gaziantep, Şanlıurfa ve Diyarbakır`ı kapsayan ziyaretleri hakkında kısa bir açıklama yaptı. Ardından kameraların ve mikrofonların kaldırılmasıyla basın mensuplarıyla kapalı bir görüşme gerçekleştirdi.

Specht, burada basın özgürlüğü alanında yaşanan "engelleme ve kısıtlamalara" ilişkin konuştu. Gazetecilerin taleplerini de dinleyen Specht, kentteki yetkililerle görüşme isteklerinin ise gerçekleşmediğini sözlerine ekledi. 

15 Temmuz öncesi ve sonrasında basına yönelik büyük baskı olduğunu savunan Specht'in "Kürt Basını"na daha fazla baskı olduğunu belirtip bu konuda basın mensuplarının görüş ve önerilerini aldı.