“Sizden bekâr olanları evlendirin! Eğer fakirler iseler, Allah onları lütfünden zenginleştirir. Allah (lutfü) geniş olandır, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Nûr / 32)
Evlilik, İslamî bir yuvanın kurulmasına atılan ilk adımdır. Bu önemli adım atıldıktan sonra, artık İslami ailenin inşasına başlanılır ve süreç içinde bina inşa edilmeye devam edilir. İslamî ailenin, İslam toplumun nüvesini oluşturduğu bir gerçektir. Aile ne kadar sağlam olur ve İslamî şekle bürünürse, İslamî toplumun oluşumu da o nispette mümkün olur. Aile kurumu sağlam olmadan ve İslamî bir yapıya bürünmeden, İslamî toplumun inşası da, hayal olmaktan öteye geçmez.
Resulullah (sav), üç şeyin yapılması konusunda acele davranılmasını tavsiye etmiştir. Bunlardan birisi de rüşt çağına gelmiş olan çocuğun evlendirilmesidir. Özellikle iffetsizlik ve hayâsızlığın bir ateş çağlayanı gibi toplumu sardığı bir dönemde, Resullullah (sav)’ın bu tavsiyesinin önemi daha bir artmaktadır. Bu konuda hamiyet sahibi olan Müslümanların, cahili adet ve geleneklerin etkisinden kalmamaları, fasit çevrelerin telkinatlarına aldırmamaları gerekir.
Elde mevcut bulunan araç ve gereçlerle hayâsızlık ve münkerât insanoğluna o kadar yaklaşmıştır ki, bir cep telefonuyla edepsizliğin her türlüsüne ulaşılmaktadır. Cep telefonu da o kadar yaygın hale gelmiştir ki, gerçekten hayret etmemek mümkün değil. Lüzumlu lüzumsuz herkes (erkek-kadın, genç-yaşlı) onu üzerinde taşıma ihtiyacını hissetmektedir. Oysa herkes için lazım da değildir. Özellikle gençlerin üzerinde (zaruri ihtiyaç olmaksızın) bulunması bir felakettir; hele bu genç yetişkin kız ise, işin felaket boyutu daha da artar.
Resulullah (sav), herkesin (kadın erkek) hayâlı olmasının güzelliğinden bahsetmiştir. Özellikle de kadınların hayâlı olmalarının gerekliliğine vurgu yapmış ve bunun daha güzel olduğunu ifade buyurmuştur. Müslüman bir kız veya kadına dokunabilecek en küçük bir hayâsızlık/edepsizlik lekesinin, ömür boyu temizlenemeyeceği, sahibinin alnında hep kara bir leke olarak kalacağı gerçeği hiçbir zaman zihinlerde uzak tutulmaması gerekir. Onun için Müslüman kadınların, iffetlerini koruyacakları en emin yerleri, kuracakları sâlih bir aile ortamı olduğu muhakkaktır. Onun için özellikle evlilik yaşına girmiş olan çocuklarımızın, evlilik derdine düşmemiz ve en kısa zamanda aile yuvalarını kurmamız gerekmektedir.
Bu iş; en başta, anne ve babalarının görevleridir. Bu işe, her gayret sahibi Müslüman’ın da yardımcı olması ve katkı sağlaması gerekmektedir. Gereksiz bahanelerin arkasına sığınarak, bu işi sebepsiz yere ertelemeleri, gençlerimizi tehlikelere maruz bırakmaları, doğru değildir. Hiçbir Müslüman’ın, böylesi bir yanılgıya düşmemesi gerekir.
Konumuzun başına aldığımız ayeti kerimede Rabbimiz, bekâr erkek ve kızlarımızın evlendirilmesini istemektedir. Bu konuda sorumluluk sahibi olanların hemen harekete geçmeleri ve bu işi en kısa zamanda halletmeleri gerekmektedir. Şayet maddi sorun gibi bir müşkülat önlerine çıkarsa, Allah (cc) bu konuda teminat vermekte ve lütfuyla onları zenginleştireceğini beyan etmektedir. Fakirliğin ve imkânsızlığın bahane edilmemesi gerekir. Şayet gereksiz ve zaruri olmayan yüklerin altına girilmezse, bu işin hiç de zor olmadığı görülecektir. Müslümanlar olarak bu işin tecrübesini yıllar yılı yaşadık. Camia olarak bu konuda ciddi tecrübelere sahibiz. Binlerce genç, çok rahat bir şekilde evlendirilmiş ve hiçbir maddi sıkıntı da yaşanılmamıştır. Öyle mütevazı evlilikler gerçekleştirilmiştir ki, gerçekten en mütevazı sahabelerin örnek evlilikleri dahi, mütevazılıkta geride bırakılmıştır.
Son zamanlarda Müslümanların, evlilik konusunda israfa kaçacak derecede çeyize meylettikleri ve normal avamlarla yarıştıkları görülmektedir. Özellikle Müslümanların büyük maddi zorluklarla boğuştukları ve büyük imkânlara ihtiyaç duydukları bir zamanda, Müslümanların bu tür israflara girmeleri ve zaruri olmayan eşyalar için büyük meblağlar harcamaları doğru bir davranış olmadığı gibi, kurulacak olan yuvanın bereketsizliğinin de ilk adımı olur. Oysa bu fuzuli harcamaların yerine, mevcut imkânlar daha akıllıca kullanılabilir ve geçimleri için bir kaynak oluşturabilir.
Öyle bir zaman gelecek ki dünya kadar masraf yaptıkları o eşyaları terk edip bırakmak mecburiyetinde kalacaklardır. Özellikle çeyiz konusunda Müslüman anne ve babaların anlayışlı olmaları ve yuva kuracak yavrularını gereksiz yere sıkıntıya sokmamaları gerekir. Evlenmeye aday kız ve erkek yavrularımızın da dünyanın bu aldatıcı süsüne asla meyletmemeleri ve tehlikeli olan tuzağına düşmemeleri gerekir. Dünyanın süs ve ziyneti çekicidir, onun süsüne kapılanlar, adeta sarhoş gibi akıllarını yitirir, benliklerini de kaybederler.
Yaşadığımız zaman, dünyanın değersiz süsüyle oyalanacak zaman değildir. Yaşadığımız dönem, Müslüman erkek ve kadınların eşler olarak omuz omuza verip,-aziz İslam davasının güç kuvvet kazanması için- mücadele edecekleri dönemdir. Firdevsleri kazanmak için-oluşturulmuş olan mücadele ortamında- bütün şart ve imkânlar hazırlanılmıştır. Akıllı olanların, bu imkânlara sarılıp, dünyada İslam’ın izzetini, ahirette ise rıdvanüllahı kazanmak için yarışmalıdırlar.
Evliliğin, İslamî mücadeleye asla engel olmadığı, bilakis mücadeleye ciddi bir artı imkân sağlayacağı muhakkaktır. Bekâr olanlar, tek başına dava yolunda mücadele ederlerken, evli olanlar ise, en az çift olarak mücadele ortamında yerlerini alırlar. İleriki safhalarda ise, çocukları da onlarla beraber aynı safta mücadele yolunda ilerleyeceklerdir. Velhasılı kelam evliliğin, her yönüyle bereketi boldur. Bu bereket dolu güzel imkânı dünyanın aldatıcı metaıyla heder etmemek gerekir. Sıkıntıya sokacak ev eşyalarının aile ortamına huzur getirmediği muhakkaktır. Müslümanların huzur kaynağı, sahip olmuş oldukları iman nuru ve İslamî hayatın sağlamış olduğu sürur ve sekinettir. Bu güzel anlayıştan kopmamak ve aldatıcı serapların peşine düşmemek gerekir.
Toplumu bir baştan bir başa sarmış olan münkerat ve masiyet yangınından korunmanın en selametli sahili, İslamî evlilikle kurulan aile yuvası ve bu aile bireylerinin oluşturduğu İslamî bir çevredir. İslam’a hizmet eden Müslümanların oluşturmuş olduğu ortamla, İslam’ın bir bütün olarak yaşanılması zor olmadığı gibi, bu ortamda her türlü kötülük ve haramdan da korunmak pekâlâ mümkündür. Onun için genç yavrularımızın gereksiz yere bu huzur dolu ortamı oluşturmayı ertelememeleri, bilakis bu konuda aceleci davranmaları gerekir. Şeytani tuzakların bizlerden hiç de uzak olmadığı kesindir. Allah (cc) korusun insanoğlu o tuzaklara bir düşmeye dursun, şeytanın insanlarla nasıl oynadığı ve bir paçavra gibi savurduğu kesin olarak görülecektir. Bu hazin duruma düşmemek gerekir.
Şeytanın oluşturduğu bataklığa yuvarlananların, o kirden temizlenip arınmaları hiç de kolay olmayacaktır. Onun için her genç ve bekâr olan kardeşimize tavsiyemiz o dur ki, Müslüman kardeşlerinin de yardım ve delaletiyle evlilik işini hiç geciktirmeden gerçekleştirmiş olsunlar. Mütevazı bir evliliğin hiç de külfetli olmayacağı muhakkaktır. Bu işte en başta çiftlerin ve onların yanı sıra ailelerinin, bu konuda anlayış göstermeleri ve yavrularını gereksiz yere külfet altına sokmamaları lazımdır.
Aynı anlayışı paylaşan ve aynı anlayış etrafında bir İslami oluşum içinde yer alan çiftlerin durumları, muhkem bir kale ve içindeki muhafız gücüne benzer. Bu sağlam yapıyı Allah (cc)’ın izniyle hiçbir güç yenemez ve hiçbir kasırga deviremez. İnançları etrafında kenetleşen çiftlerin, büyük bela ve zorlukları nasıl aştıklarına bizzat şahit olmuşuz. O zaman, ey ihlâs ve takva sahibi olan gençler! Haydi, evlilik konusunda gecikmeyin, bu muhkem kalenizi biran önce oluşturunuz!
Fahrünnisa İnanç / Nisanur Dergisi / Ocak - Şubat 2012