İslamî hizmetleri nedeniyle 23 Şubat 1979 tarihinde Cuma namazı çıkışı İstanbul Fatih Camii`nin avlusunda ülkücü grubun silahlı saldırısına uğrayan Metin Yüksel, şehadetin 38'nci yıldönümünde rahmetle yâd ediliyor.

Ağabeyinin şehadet yıldönümünde İLKHA'ya konuşan Araştırmacı-Yazar Müfid Yüksel, Metin Yüksel'in bir hareket adamı olduğunu vurgu yaparak İslamî davanın ilerlemesi adına, onun daima bir gayret içerisinde olduğunu söyledi.

Araştırmacı-Yazar Müfid Yüksel ile yaptığımız röportajın tamamı:

Şehit ağabeyiniz Metin Yüksel, nasıl biriydi?

"Ceval ve sürekli hareket halinde bir insandı"

Allah Rahmet eylesin. Gençliğinin en canlı dönemleriydi. Henüz 21 yaşını doldurmamıştı. Ceval ve sürekli hareket halinde bir insandı. Peşinden insanları sürükleyen bir karizması vardı. Dinamik, enerjik ve yetenekli bir kişiydi. Elinde her iş gelirdi. Cesaretliydi ve korkusuzdu. Ondaki bu özellikler sonrasında zaten şehit edildi. Günümüzün insanlarından bu bağlılık artık gözlenemiyor. Ele avuca sığmayan bir tabiatı vardı ve yerinde durmazdı. Bazı şeyler Allah vergisiydi. Allah bir insana böyle bir nimet verdi mi? Tesir eder. Tabi o bu etkiyi doğru yönde kullandı. Hak için ve halk için kullandı. Bu yolda da canını verdi.

Şehidin, uğrunda canını feda ettiği ideal neydi?

“O kadar insanı bir araya toplamak maharet ister”

Samimiyetle bağlandığı bir davası vardı. Bu davada çekinmeden gecesini gündüzünü verdi. Bu bakımdan kurduğu Akıncılar Derneği, Türkiye`nin önemli bir yere geldi. Çok imkânsızlıklar içinde büyük şeyler çıkardı. Harap bir medreseye mucizevi bir dinamizm ve ruh verdi. O kadar insanı bir araya toplamak maharet ister.

Karanlık odakların Şehit Metin Yüksel'den rahatsız olmasının nedenleri neydi sizce?

“Karanlık odakların cirit attığı bir dönemde gençlik üzerinde tesir uyandırdı”

Karanlık odakların ve derinlerin cirit attığı ve her türlü operasyonun yapıldığı bir dönemde, kısa bir süre içerisinde gençlik üzerinde büyük tesir ve heyecan uyandırması etkili oldu. Bu karanlık yapılar gençliği heba etmeye yönelik varlığını sürdürüyordu. O dönemde kendilerine ülkücü gençlik denen tetikçiler, karanlık odakların emrinde ve onlara hizmet ediyorlardı. O dönemde İslam âleminde olan hadiselere duyarsız kalmıyordu. İran İslam Devriminden aylar önce devrim afişleri yapıştırırdı. Afganistan ve Filipinler`deki  Moro için de çalışırdı. , hayırlı işlerde duyarlıydı ve bu işler için koştururdu. Çevresini de harekete geçiriyordu.

Şehit Metin Yüksel, çocukluğunda nasıl biriydi?

“Evin bir odasını minyatür mescit haline getirmiş, minber ve kürsü yapmıştı”

Biz çocukken oynadığımız oyunlar dahi değişikti. Evin bir odasını minyatür mescit haline getirmiş, minber ve kürsü yapmıştı. Mahallenin çocuklarını getirip mevlit verip şeker dağıtırdı. Metin, onlara sohbetler ve beraber namaz kılardık. Çocukluğumuzda evimizde oynadığımız oyun da Minyatür mescit idi.  Metin`in aynı zamanda akil bir yönü vardı. Bazen kabuğuna çekilir, düşünürdü. Sorumluluk sahibiydi. İnsanları riske atmazdı. Bencillikten uzaktı. Çocukken henüz, ortaokula gittiğimiz zaman İslam Cemiyeti adında bir yapı kurdu. Metin, sonra bu cemiyeti büyüttü, sonraları Akıncılar Derneğini kurdu. 15 yaşlarında kurduğu İslam Cemiyeti Akıncılar Derneğinin temeli oldu.

Şehit Metin Yüksel'le özdeşleşen "Şehadet bir çağrıdır; tüm nesillere ve çağlara…" sözü nasıl ortaya çıktı?

"Şehadet bir çağrıdır; tüm nesillere ve çağlara…" sözünü benim yanımda yazdı. Bir dergi çıkarmak istiyordu, benim yanımda o sözü yazmıştı. Ayrıca çocuk şiirleri yazmış, dergiyi zenginleştirmek istemişti. Çocuk kitapları yazmak istemişti. Diğer kardeşim Nedim ve Metin beraber başka kitaplardan da çalışır, onların üzerinden kitaplar hazırlamak isterlerdi. Tüm çalışmalarını hazırlardı. O sözü de dergi kapağı için yazmıştı. Bir elinden sanat diğer elinden de zanaat işi gelirdi.

Onun ahlakî terbiyesindeki en önemli etkenler nelerdi?

Aile terbiyesi çok önemlidir. Metin`in terbiyesinde de ailesinin büyük etkisi vardır. Aynı zamanda kitap okuma huyu da onun terbiyesinde etkili oldu. Dini kitaplardan oluşan bir kütüphane oluşturduk. Metin, Nedim ve ben kitaplara çok özen gösterirdik, okuma günü yapardık. Risali Nur, İlmihal, İslam tarihi gibi kitaplardan bir kütüphane oluşturduk. O dönemdeki olumsuzluklara rağmen bu dinamizmi korurdu. Dernekte seminerler verirdi. İnsanları çağırır, seminerler verirdi. Birçok önemli şahsiyet de oraya gelirdi. Haftada bir doktor gelir, oradaki fakir insanlar da muayene edilirdi. Hem dernekte fakir fukaranın muayenesiyle beraber ilaçlar ücretsiz veriyordu hem evde bu faaliyetleri yapardı. Mahallenin çocuklarını toplar camiye götürürdü.

Metin Yüksel kimdir?

17 Temmuz 1958 yılında Bitlis iline bağlı Kolongo yaylasında dünyaya geldi. Babası, İslâm dünyasındaki tanınmış İslâm âlimlerinden Mollâ Sadreddin Yüksel hocaefendi, annesi ise, doğunun meşhur şeyhlerinden Norşinli Şeyh Masum Efendi`nin kızıdır.

Çocukluk yıllarında ailesiyle birlikte İstanbul'un Fatih semtine taşına Metin Yüksel, ilk ve ortaokul öğrenimini de burada aldı. Babasının bütün ısrarlarına rağmen okulu bırakır ve İslâm ilmi tahsilini başta babası olmak üzere birçok yakınından alır.

26 Ekim 1977 günü Darüşşafaka Lisesi'nin önünde üç arkadaşı ile birlikte sekiz sol görüşlü kişinin saldırısına uğrayan Yüksel, 2'si midesine, biri de dizine olmak üzere 3 kurşun yarası aldı.

23 Şubat 1979 tarihinde Fatih Camii'nin avlusunda Cuma namazı çıkışı silahlı saldırıya uğrayan Metin Yüksel, şehadet mertebesine ulaştı.

Metin Yüksel, İstanbul-Edirnekapı Necatibey Şehidliğinde medfun bulunmaktadır. (M. Sıddık Bilge- İLKHA)