İslam beş temel üzerine bina edilmiştir. Müslüman olmak bu beş şartı gereklilik ve zorunluluk hâline getirir. Bir müslüman Allah`tan başka ilah olmadığına Muhammed Mustafa (sav)`in de O`nun Rasul`ü olduğuna şahitlik etmeli, beş vakit namazını kılmalı, ramazan orucunu tutmalı, maddi gücü yerindeyse zekatını vermeli, ve ömrü vefa edip gücü kuvveti yerindeyse hacc farizasını yerine getirmelidir.

İslam`ın bu beş temel esası kelime-i şehadetle başlar. Kelime-i şehadet iki vecihten oluşmaktadır. Bu iki vecih ayrılmaz bir bütünlük içerisindedir. Birinci vechesi La ilahe illallah`tır.  Bir müslüman Allah`tan başka mabudlara gönlünde yer veremez. İslam inancı tevhid ile başlar. Cenab-ı Allah`ı birleme ile başlar. Cenab-ı Allah`ı birlemek; insanların şerik koştuğu, yeryüzünde rububiyet iddiasında bulunan herşeyin reddidir. Kulu Rabbinden koparacak ve uzaklaştıracak herşeyi elinin tersiyle itip, sadece Cenab-ı Allah`a müteveccih olmaktır. O`nun emrü fermanına ram olmaktır.

Hani Cenab-ı Allah Tuva`da Musa aleyhisselama seslenmiş, “Firavuna git, muhakkak ki o azdı.” (Naziat: 17) buyurmuştu. Musa aleyhisselam Firavun`a gitmiş, O`nu yeryüzünde tekebbürden ve tuğyandan vazgeçmeye çağırmış, bir tek Allah`ın yoluna davet etmişti. Fakat Firavun Musa aleyhisselamı yalanladı. Getirdiklerini inkar etti. Arkasını döndü ve gitti. Kavmini toplayıp şöyle seslendi: “Fe kâle ene rabbukumul a`lâ.” “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.” (Naziat: 24)

Firavunun bu sözleri şirkin son noktasıdır. Bir şeyi Cenab-ı Allah`a ortak koşmaktan daha ileri boyutu, kendi şahsını Cenab-ı Allah`a ortak koşmaktır. Tevhid konusuna girmişken şirke değinmemizin nedeni, tevhidi anlamamız açısından faydalı olacağını düşündüğümüz içindir.

Kelime-i şehadetin ikinci vechesi ise Muhammedün Rasulullah`tır. Efendimiz Muhammed Mustafa (sav) müslümanlar için ittiba merciidir. Risalet ve nübüvvetin hatemi olan Efendimiz (asm) insanlık için dünya ve ahiretin kurtuluşu olarak gelmiştir. Muhammedün Rasulullah dilden ziyade kalbin özümsemesi gereken, ameli olarak her müslümanın içselleştirmesi gereken bir cümledir. Muhammedün Rasulullah`ın hayata yansıyan yönü sünneti seniyyeye ittibadır. Efendimiz (sav) gibi yaşama gayretinde olan, günlük yaşamında, ticaretinde, aile hayatında peygamber örnekliğini geçerli ölçü kabul eden bir müslüman; kelime-i şehadetin Muhammedün Rasulullah vechesini özümsemiş demektir.