Savaş nedeniyle Suriye`nin Halep kentinden Diyarbakır`a göç eden Enes Muhammed İbrahim ile Humus kentinden Şanlıurfa`ya göç eden Fatıma Reyhan`ın hayatları Diyarbakır`da birleşti.
Suriye`de yaşadıkları şehirlerde bombardımanlara ve ölümlere şahit olduktan sonra Türkiye`ye göçen Enes Muhammed İbrahim ile Fatıma Reyhan, yaşadıkları travmayı Diyarbakır`da mutlu bir yuva kurarak bir nebze de olsa atlatmaya çalışıyor.
Tüm imkânsızlıklara ve zorluklara rağmen evliliklerini gerçekleştirmeyi başaran Suriyeli çiftin, hayata tutunma azimleri de gençlere örnek oluyor.
“Savaş büyüyünce Türkiye`ye göçtük”
Aslen Halepli olduğunu belirten Enes Muhammed İbrahim, “Suriye`de malum savaş vardı. Suriye`nin Halep kentinden, 2 sene önce Türkiye`nin bize kapıları açmasıyla geldik. Suriye`de büyük tahribatlar oldu. Şu an ne iş vardır ne de aş. Suriye`den önce kardeşim Türkiye`ye geldi. Kardeşim geldikten sonra bizi de çağırdı. Suriye`de yoğun bombardımanlar sonucu çok kişi ölüyordu. Her yerde, caddeler ve sokaklarda hep kan vardı. Binalar çöküyor, evler yıkılıyordu. Baktım durum kötüye doğru gidiyor ve savaş büyüyünce Türkiye`ye göçtük.” dedi.
“İnsanlar ölürken düğün yapamayız”
Suriye`de iken 25 yaşına kadar marangozluk yapan İbrahim, “27 yaşına girdim. Suriye`de iken bekârdım. Buraya geldiğimde eşim ile tanıştım. O da Humus`dan gelmişti. Humus`da da savaş ve büyük tahribat vardı.” ifadelerini kullandı.
Suriye`deki evlenmeden önceki örf ve adetlere de değinen İbrahim, “Suriye`de insanlar evlenmeden önce birbirini araştırır. Eğer dürüst ve ahlakı yapısı iyi ise birbiriyle bir hayat kurarlar. Şu an evlenenler düğün yapmaz. Çünkü insanlar çok ölüyor. İnsanlar ölürken, düğün yapamayız. Kimi Suriye`de evleniyor, kimi de Türkiye`de evleniyor. Ben burada eşimi tanıdım ve evlendim. Suriye`de her aileden bir insan ölüyor. Durum böyle iken düğün yapmak uygun olmadığı gibi, hoş da olmaz. Nişan yapıyoruz ama düğün hoş olmaz.” dedi.
“Evlendik dünya yüzü gördük”
Evliliğin kardeşi tarafından kendisine tavsiye edildiğini söyleyen İbrahim, “Türkiye`ye gelip Diyarbakır`a yerleşince, kardeşim bana evlenmeyi tavsiye etti. Yaşım geçiyordu, hayatı gördüm. Urfa`daki ablam bana iyi bir kız bulduğunu söyledi. Sonra birbirimizle tanıştık. Ancak ne param vardı ne de işim vardı. Akrabalarımdan borç para aldım. Amcalarım da bana yardım etti. Sonra elhamdülillah çalıştım, şimdi biraz daha iyi durumdayız. Sonra Allah`a hamdolsun nişan yaptık. Borçlarımı çalışarak ödedim. Sonra evlendik, dünya yüzü ve hayatın güzel tarafını gördük.” diye konuştu.
“Eş arkadaştır eş dosttur”
Suriyeli çok kişinin evlendiği için kendisini ziyarete geldiğini belirten İbrahim, düğünü adet yerini görsün diye Diyarbakır`da bir evde yaptığını ve imam çağırarak nikâh kıydığını söyledi.
Bekârlığın çekilmeyecek kadar bunaltıcı olduğuna dikkat çeken İbrahim, “İnsan bekâr olduğu zaman zordur, hayat güzel değil. Yalnızsın ama evlensen hayatın daha güzel olur. Eş arkadaştır, eş dosttur. İlk Suriye`den gelirken hiçbir şeyim yoktu. Oturacak bir yerim de yoktu. Kardeşim daha önce gelmişti. Onun yanında kaldım. Sonra İstanbul`a gittim, çalıştım. Ardından evlendim, evlendiğim zaman hiçbir şeyim yoktu. Türkiyeli bir yardım sever vardı, o bize ev eşyası verdi. Evin durumunu biraz iyileştirdi. Mesela bir şey lazım olduğu zaman azar azar alırdım, yavaş yavaş evimi kurmaya çalışıyorum.” dedi.
İbrahim`in 23 yaşındaki genç eşi Fatıma Reyhan ise Suriye`nin Humus kentinden 3 sene önce geldiğini belirterek, evlilik sürecini anlattı.
Türkiye`ye zor şartlarda geldikten sonra uzun bir süre çadırlarda kaldığını belirten Reyhan, “Ben de ailemle beraber sınırı geçerek Türkiye`ye geldim. Daha sonra bir akrabamın yanında misafir olarak kalmaya başladım. Annem babam Enes`in benimle evlenmek istediğini söyledi. Ben de onunla tanıştım, anlaştık. Sonra kabul ettim ve evlendik. Evlendikten sonra hayatım daha güzel oldu. Eşimle beraber kendi ayaklarımızın üstünde duruyoruz ve elhamdülillah mutluyuz.” ifadelerini kullandı.
Reyhan konuşmasının sonunda, “Suriye savaş öncesi çok güzeldi ama Türkiye de bize Suriye`yi aratmıyor. Geçimimizi sağlıyoruz, idare ediyoruz. Babam da Türkiye`nin farklı farklı şehirlerini geziyor, çalışıyor. İnşaat işlerinde çalışıyor. Bazen Ankara bazen İstanbul`a gidiyor. Kardeşlerim de Şanlıurfa`da okul okuyor. Babam şu an Viranşehir`de oturuyor. Ben de eşimle beraber Diyarbakır`da yaşıyorum. Bazen biz onları bazen de onlar bizi ziyaret ediyor.” şeklinde konuştu.
Suriyeli genç çift şimdilerde doğacak bebeklerini beklemenin heyecanını yaşıyor. "Allah izin verirse dünyaya gelecek çocuğumuzun adını Muhammed koyacağız." diyen gençler, herkesin duasını bekliyor. (M. Sıddık Bilge – İLKHA)