İLİM-İRFAN

Bir`i Maûne vakası Hicretin dödüncü senesinde gerçekleşmiş bir hadise olup, devri saadetin en elim vakalarından biridir. Efendimiz (asm)`ı derinden üzen bu olayın başlangıç noktası; Beni Amir kabilesinin lideri olan Ebu Bera Amir bin Malik`in Efendimiz (asm)`ı ziyaret etmesidir. Ebu Bera, Efendimiz (asm)`ın dostlarındandı. Henüz müslüman olmamıştı. Medine`ye geldiğinde Efendimiz (asm)` bazı hediyeler getirmişti.

Fakat Efendimiz (asm), müşriklerden gelen bir hediyeyi kabul edemeyeceğini söyledi. Sonra da Ebu Bera`yı İslam`a davet etti. Bu davet Ebu Bera`nın ilgisini çekecek, fakat hemen müslüman olmaya yanaşmayacaktı.

Durup düşünecek, Efendimiz (asm)`a şöyle bir teklif yapmak gelecekti aklına: “Kavmim benim sözümü dinler. Sahabelerinden birkaç tanesini beni davet ettiğin bu dini öğretmek için gönderirsen, umarım ki bu davete icabet ederler.

Efendimiz (asm) Necid halkına güvenmiyor, göndereceği sahabelerin başına bir şeylerin gelmesinden endişe ediyordu. Ebu Bera bunun farkındaydı ki; Efendimiz (asm)`a bu konuda teminat verecekti. Efendimiz (asm) Ebu Bera`nın sözüne güvenilir bir adam olduğunu bildiğinden endişeleri yatışmıştı.

Suffa ehlinden bir heyet oluşturuldu. Yola çıkmaya hazır edildi. Oluşturulan heyetin sayısı hakkında farklı rakamlar geçse de kırk veya yetmiş olduğu söylenmektedir. Bunların altısının muhacir, geri kalanınsa ensardan olduğu bilinmektedir. Efendimiz (asm), heyetin başına Münzir bin Amr`ı tayin etmişti. Bunu yanında Beni Amir reislerine de birer mektup yazılmış, heyetin yanında bulundurması istenmişti.

Suffa ehlinden oluşan bu heyet yola çıkmış, Bi`r-i Maûne adı verilen yere gelmişlerdi. Geldikleri bu yerde, Efendimiz (asm)`ın yazdığı mektubu Beni Amir liderlerinden Amir bin Tufeyl`e götürmek üzere Haram bin Milhân görevlendirildi. Mektubu aldı ve yola koyuldu. Rasulullah`ın (asm) emaneti olan mektubu Amir bin Tufeyl`e ulaştırdı. Fakat Amir bin Tufeyl mektubu okumadan Haram bin Milhân`ın ölüm emrini verdi. İslam`a düşmanlık ile gözleri dönmüş bu kişiler Haram bin Milhân`ın üzerine saldırıp oracıkta şehid ettiler.

Amir b. Tufeyl, Haram bin Milhân`ın şehid edilmesiyle kalmadı. Beni Amir`leri heyete saldırmaya çağırdı. Fakat diğer kabileler Ebu Bera`ya söz verdiklerinden olumsuz cevap verdiler. Bunun üzerine Amir bin Tufeyl diğer bir kabileden, Beni Süleym`den yardım istedi. İstediği yardım karşılık bulmuştu. Beni Süleym`de geleceğini söylemişti. Yola çıktılar. Oldukça kalabalıklardı. Bi`ri Maûne`ye doğru ilerliyorlardı.

Bu esnada heyet mektubu götürüp dönmeyen Haram bin Milhân`ı merak etmiş, durumdan haberdar olmak için Bi`ri Maûne`den Necid mevkiine doğru gelmişlerdi. Birden bire karşılarında silahlı ve kalabalık bir müşrik topluluğu bulacaklardı. Kalabalık, sahabelerin etrafını kuşatacak, kılıçlar kınlarından sıyrılacaktı.

Sahabeler çıkış yolu olmadığını anlamışlardı. Çünkü her ne söyledilerse müşrikler umursamamıştı. Bir belanın ortasına düşmüşlerdi. Rablerine el açtılar, son kez yakardılar:

“Rabbimiz! Hâlimizi Raslüne haber verecek kimsemiz yok. Selamımızı sen ulaştır! Onun vesilesiyle kavmimiz bilsin ki; Rabbimize kavuştuk. Rabbimiz bizden râzı oldu ve bizi de râzı etti”

Cebrail aleyhisselam bu selamı Efendiler Efendisi (asm)`a ulaştıracak, Efendimiz (asm) sahabeler içerisinde durup dururken “aleyküm selam” diyecekti. Daha sonra sahabelere dönerek giden heyetin Bi`ri Maûne`de pusuya düşürüldüğünü haber verdi. Aynı zaman dilimi içerisinde pusuya düşürülen müslümanlar müşriklerle çarpışıyorlardı. Çoğu şehid olmuş, kalanlar da kanlarının son damlasına kadar direniyorlardı.

Suffa ehli birer birer toprağa serilmiş, Bi`ri Maûne can pazarına dönmüştü. Tek bir canlı kalmamıştı etrafta. Müşrik topluluk hayat emaresi görülmeyen bu yeri terk ederken, sahabeden K`ab bin Zeyd cansız bedenlerin arasında öldü zannedilerek bırakılmıştı. Müşrikler oradan ayrıldıktan sonra o da Medine`ye dönecekti.

Enes b. Mâlik der ki; “Rasulullah`ın, Bi`r-i Maûne`de şehid edilen sahabeye üzüldüğü kadar hiçbir kimseye, hiçbir şeye üzüldüğünü görmedim!”

Efendimiz (asm) bu hadise karşısında o kadar müteessir olmuştu ki sabah namazında bu saldırıyı yapan kabilelere beddua etti. Sahabeler de Efendiler Efendisi (asm)`ın arkasında “amin” dediler. Kısa bir süre sonra bu kabilelerin yaşadığı bölgede sert bir kuraklık baş gösterdi.

Bunun yanında Ebu Bera yaşanan bu acı olay karşısında üzüntüsünden hastalandı. Kısa bir süre sonra da öldü. Reci ve Bi`r-i Maûne olayları devri saadetin en hazin tablolarının yaşandığı sayılı hadiseler olarak ardarda gerçekleşmiş; bu olaylarda seksen civarında sahabe şehid olmuştur.