Gerçekten de, Müslüman ülkelerin hemen hemen hepsi bağımsızlığı mücadele edip kazandılar, fakat çoğu durumda bu bağımsızlık şeklîdir. Batıya olan ekonomik ve daha da kötüsü manevi bağımlılık kaldı. Belli sayıdaki müslüman ülkelerde doğrudan veya dolaylı olarak basın ve eğitim yabancılarn elindedir ve onlar ruhları zehirlemeye devam ediyorlar. Daha özel bir bela ise, halkıyla her türlü bağını kaybetmiş olan belli entelektüel sınıf içindeki yerli yabancılardır. Bu aydınlar takımı hem duygusal hem de emelleri bakımından İslami olan bir halka batılı, gayr-ı İslami reçete ve çözümler sunuyorlar ve bu trajik anlaşmazlık sonsuza doğru devam ettirilmektedir. Bazı durumlarda, batılı saplantısından uyanış başladı, fakat açık bir İslami konseptin eksikliği nedeniyle o yavaş ve zik-zak yaparak ilerlemektedir. Müslüman ülkeler kesin olarak ortak çıkarlara ve düşmanlara sahiptirler ve birbirlerine doğal müttefiktirler.