Doğruhaber

“Müminin niyeti, amelinden daha hayırlıdır.”

Ameli yapılamazsa bile güzel bir niyet, güzel bir niyet olmadan yapılan hayırlı bir amelden, daha üstündür. Bu hadisi şerif aynı zamanda biz müminlerin önüne muazzam bir hayır kapısı  açmakta, hayır ve hasenat ufuklarımızı olabildiğince genişletmektedir. Bunlardan bir kaçına biraz değinelim;

1.)Bu hadisi şerif çok hayırlı olmalarına karşılık ellerimizde yapma imkanı olmayan bir çok hayırlı ameli, sanki yapmış gibi amel defterimize kaydetme imkanı sunuyor bizlere… Örneğin Allah yolunda bir çok hizmetler yapmak istediği halde bir türlü buna imkan bulamayan, misalen Allah yolunda bir çok harcamalarda bulunmak istediği halde, maddi gücü buna el vermeyen mü`minlere, sanki bu ameli işlemiş gibi sevap kazanma fırsatı sunuyor.

Rivayet edildiğine göre halk arasında büyük bir kıtlığın yaşandığı insanların açlıktan öldüğü bir zamanda yaşayan Beni İsrail`den salih bir zat, büyük bir kum tepesinin yanından geçerken “Keşke şu kum tepesinin hepsi un olsaydı da ben kıtlıktan ölmekte olan bu insanların karnını doyursaydım” diye niyetlenip düşündü. Bu olay üzerine Allahu Teala o zamanın peygamberine vahyeti; “O kuluma bildir ki, ben görmüş olduğu o kum yığını kadar unu Alah yolunda fakirlere yedirmiş gibi ona sevap yazdım.”

Rabbimiz bizlere karşı ne kadar cömert olduğunu bu misal ile görmekteyiz. Bu cömertlikten dolayı yapma imkanı bulamıyorsak bile, en azından bildiğimiz bütün hayırlı amelleri yapmaya niyetlenmeli, yapabilme niyeti ve isteği taşımalıyız. Konuda onlara Allah rızası için yardım etmek, sürekli niyetlerimizde mevcut olmalıdır. Sürekli bu niyete sahip olmalıyız. İnşallah Allah rızası için gerçekten isteyerek, canı gönülden arzuladığımız, gönlümüzde sakladığımız böyle hayırlı niyetler, ahirette Allah`ın lütfuyla sanki gerçekten bu hayırları yapmışız gibi bizlere sevap kazandıracaktır.

Rasulullah (sav)  şöyle buyurdu:

“İnsanlar dört bölümdür. Birisinin malı olur, ilim ve hikmetle harcar. Diğeri de malı olmadığı halde, "Eğer benim malım olsaydı, ben de o mümin gibi Allah yolunda harcardım!” der. Bunların ikisi de sevap kazanmakta eşittir.

Üçüncü bir kişinin malı olur, fakat onu günah olan kötü yollarda harcar. Dördüncüsü de: "Eğer benim de malım ol­saydı, ben de böyle (zevk-u sefa, eğlence ve günah yolunda) harcardım," der. Bunların ikisi de günahta birbirine eşittir.