Doğruhaber

Esmau'l Hüsna

“Noksanlıklardan yüce ve münezzeh, künhüne erişilmesi mümkün olmayan.”

O öyle bir Allah'tır ki, yerler, gökler, güneşler, aylar O'nun emr ü fermanına râm olmuştur. İstemekle O'nun mülkünden bir şey eksik olmaz. İsteyenler ne kadar artar­sa artsın, onun ihsanı da artar. İstedikçe kullarına verir de verir. Müteâlî esması işte kulları üzerinde böylece tecelli eder.

Zât-ı Zülcelâl bütün sıfatlarında hiçbir şeye benzeme­mektedir. Yaratıklarda olabilecek noksanlıklardan beridir. Kuvvet ve galibiyetin en üstün olanı O'na mahsustur. O, neyi diler, neyi murad ederse herşey O'nun dediği gibi olur. Hiçbir şey O'na mani olamaz.

Allah (cc) buyuruyor:

“Göklerin ve yerin mülkü (bütün hazineleri) Allah'ındır. Allah her şeye hakkıyla kâdirdir.”(Al-i İmran: 189)

O halde, Allahü Teâlâ'ya karşı boynumuz kıldan ince olmalıdır. Alemde O'na baş kaldıranların başına neler geldiğini tarihin ibret sayfalarında görmek mümkündür. Kur'an-ı Kerim geçmiş ümmetlerin ibret dolu kıssalarıyla doludur. Ne yazık ki insanlar ibret almıyorlar. Allah'ın mülkünde, Allah'ın verdiği nimetlerle yaşarken, kendi heva ve heveslerinin peşinden koşar; isyan ve günah içerisinde bir hayat sürerler. Allah Azze ve Celle`nin bahşettiği nimetler ile yeryüzünde büyüklük taslarlar. Bu büyüklenmenin neticesi ise dünyada zillet ve ahirette hüsrandır…