AHMET KÖLGE / DOĞRUHABER
Türkiye genelindeki tüm camilerde Diyanet İşleri Başkanlığınca hazırlanan ‘Ahit, Akit ve Misak Olarak Nikâh` konulu cuma hutbesi okundu. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan ‘Ahit, Akit ve Misak Olarak Nikâh` konulu cuma hutbesinde evlilik programlarına değinilerek, bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikâhsız birlikteliklerin adeta özendirilmesinin, aile anlayışında büyük tahriplere yol açtığı belirtilerek, evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesinin itibarsızlaştırıldığı kaydedildi. Toplumun ifsadı için bir virüs haline gelen evlendirme programlarındaki ahlaksızlık her geçen gün artarken RTÜK`ün tüm şikâyetlere rağmen bu programlarla ilgili etkili bir yaptırımda bulunmaması da halkın tepkisine neden oluyor. Başkanlığın sitesinde yayımlanan Cuma Hutbesinde, Nisa Suresi`ne değinilerek, “Yüce Rabbimiz, Nisa Suresi`nde eşlerin, yuva kurarken nikâh akdinde birbirlerine verdikleri söze “misak” adını vermiştir. Misak, öylesine önemli, öylesine sorumluluğu ağır olan bir kavramdır ki; Rabbimiz, kendisine verdiğimiz kulluk sözümüze “misak” demiştir. Peygamberlerin, insanları hidayete çağırma ve onlara rehberlik etme konusunda kendisine verdikleri söze de “misak” adını vermiştir” denildi.
NİKÂH, HEM BİR AHİD, HEM BİR AKİT, HEM BİR MİSAKTIR.
Nikâhın, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir ritüel olmadığının kaydedildiği hutbede, “Nikah, eşlerin Yüce Allah`ın adını şahit tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri sözdür. Nikah, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle nikâh bize ahlâkî bir sorumluluk yükler. Akit olması itibariyle nikâh, bizi hukuki sorumluluk altına sokar. Misak olması itibariyle de nikâh, eşlerin sadece birbirlerine değil, aynı zamanda Allah`a söz verdiklerini ve sorumlu olduklarını hatırlatır. Nikâhtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını icap ettirir. Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak vardır. Zira eşler, birbirine Allah`ın emanetidirler. Onlar, nikâhta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini koruyacaklarına dair Allah`a söz verirler. Kendisi gibi mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini, haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah`ın emanetine asla ihanet etmeyeceğini dile getirirler. Ailenin temelinde sevgi ve rahmet vardır. Zira bu güzelliklerle tezyin edilen bir aile, Allah`ın rahmetiyle kuşatılır. Fertleri için adeta bir cennete dönüşür. Üzülerek belirtmek gerekir ki; sadakat ve muhabbetle cennete dönüştürülmesi gereken nice aileler, sorumsuzca, şuursuzca adeta bir azap diyarına dönüştürülebilmektedir. Kimi eşler, vebali çok ağır olan misaklarına riayet etme erdemini zamanla yitirebilmektedir. Kimileri, emanete sahip çıkma ahlakından zamanla yoksun kalabilmektedir. Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında savrulabilmektedir. Oysa mümin, sevgi, şefkat ve merhameti kendisine şiar edinen kişidir. Oysa mümin, Yüce Kitabımızın ifadesiyle ahitlerini asla bozmayan, emanetlerine kesinlikle ihanet etmeyen kimsedir” ifadelerine yer verildi.
AİLE KURUMU NİCE TEHLİKELERE MARUZ KALIYOR
Evlilik programlarının aile kurumu için büyük tehlike oluşturduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi: “Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikâhsız birlikteliklerin adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır. Evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma, şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların etkilenmesidir.”
2015 YILINDA 602 BİN 982 ÇİFT EVLENİRKEN, 131 BİN 830 ÇİFT BOŞANMIŞTIR
2015 yılında Türkiye`de 602 bin 982 çiftin evlenmesine karşın, 131 bin 830 çiftin de boşandığına dikkat çekilen açıklamada son olarak şunlar kaydedildi: “Bu boşanmalar neticesinde 109 bin 978 çocuk, anne şefkatinden, baba merhametinden mahrum bırakılmıştır. Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır. Öyleyse geliniz, Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım. Emanetlerimizi koruyalım. Eşlerimizi ve çocuklarımızı göz aydınlığımız kılalım. Ve bu mübarek Cuma vaktinde yuvalarımızı kurarken yaptığımız dua ile Rabbimize hep birlikte şöyle niyazda bulunalım: Allah`ım! Ailelerimize sevgi, saygı, sadakat, esenlik ve bereket ihsan eyle! Ailelerimizi ülfet, muhabbet ve bağlılık duygularıyla kaynaştır! Yuvalarımıza nefret, fitne, ihanet ve ayrılığın girmesine izin verme. Bizlere Hz. Âdem ile Havva, Peygamber Efendimiz (s.a.s) ile Hatice validemiz, Hz. Ali ile Fatıma Annemiz arasındaki huzur ve mutluluğu ihsan eyle!”
RTÜK NEDEN SESSİZ KALIYOR?
Toplum için virüs haline gelen evlendirme programlarına yüzbinlerce şikâyete rağmen RTÜK`ün sessiz kalması da halkın büyük tepkisine neden oluyor. Aile kurumuna dinamit koyan bu ahlaksız programlar için etkili bir yaptırımın olmaması kamuoyu tarafından hayretle izleniyor.
TV`lerden yayılan bu hayâsızca akına ‘DUR!` demek isteyenler, 444 1 178 numaralı RTÜK şikâyet hattından tepkilerini ortaya koyabiliyor.