TÜBA Ödülleri Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Her fırsatta, doğrudan veya dolaylı olarak 'İslam mani-i terakkidir' diyenler, yani, 'İslam gelişmeye manidir' diyenler, tarihimizdeki bu 'İslam amir-i terakkidir' yani 'İslam gelişmeyi, terakkiyi emreder' örneklerini asla gündeme getirmezler." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Ödülleri'nin verildiği törene katıldı.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yapılan ödül töreninde; bu yılki ödüllerin sahiplerinin yanı sıra, bazı bakanlar, üst düzey devlet yetkilileri, yerli ve yabancı bilim adamları ile davetliler de hazır bulundu.
Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Bilimler Akademisi ödüllerini kazanan tüm bilim insanlarını gönülden tebrik ettiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2016 yılı Genç Bilim İnsanları Ödül Programı kapsamında çeşitli bilim dallarından 31 bilim insanını ödüllendirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, günümüzde ülkelerin ve toplumların güvenlik anlayışlarının köklü bir değişime uğradığını belirterek, eskiden sadece sınırların ve çıkarların korunması olarak algılanan güvenlik kavramının, artık ekonomik, sosyal, kültürel tüm varlıklara yönelik tehditleri de içerecek şekilde genişlediğini söyledi.
"Tarihimizdeki istikrarsızlıkların arkasında kültürel yozlaşma görülüyor"
Bilimin, sadece somut çıktıları itibariyle değil, zihinlerde yol açtığı değişimle, dönüşümle, aydınlanmayla da, ülkeler ve milletler için önemli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihteki çalkantılara, istikrarsızlıklara bakıldığında, hepsinin de arkasında cehaletin, ilmi geriliğin, kültürel yozlaşmanın bulunduğunu gördüklerini kaydetti.
Selçukluyu kalbinden vuran Haşhaşilerin, bu boşluktan faydalandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Osmanlıyı uğraştıran pek çok sorunun da temelinde de aynı sıkıntıların var olduğunu dile getirdi.
Bu sorunla günümüzde de mücadele ettiklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "FETÖ denilen şer şebekesi, milletimizin eğitim konusundaki, yardımlaşma konusundaki hassasiyetlerini istismar ederken, en çok bu tür eksiklerden faydalanmıştır. Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, iş adamları iyi eğitim almış, fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler. Ama bu durum, hakikatler karşısındaki körlüklerini, cehaletlerini, kalplerini ve zihinlerini bir şarlatana kiralamış oldukları gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Bunun için, hep ilimle birlikte atalarımız, ecdadımız dikkat ederseniz irfanı, ilmin yanına koymuştur. Birde ilmin yanına hikmeti koymuştur. İlimle hikmeti beraber anmıştır. İrfan olmaza o ilmin hiçbir değeri yok. Hikmet olmazsa aynı şekilde o bilginin hiçbir anlamı yok. Bilgi dediğimiz somut birikim, ilmin ilk safhasıdır. Eğer bilgiyi gönül süzgecinden geçirip hikmetle taçlandırırsanız, işte o zaman irfana ulaşırsınız." dedi.
"İslam gelişmeye manidir diyenler, İslam'ın gelişmeyi emreden özelliğinden bahsetmezler"
"Kâğıtla kalbi birlikte işlemeden sahip olunan birikim bizleri kurtarmaya, aydınlığa çıkarmaya, doğruya ulaştırmaya yetmez" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dikkat ederseniz, herkes Osmanlıya matbaanın geç girmesi üzerine ahkâm keser, ama hiç kimse kâğıdın Semerkant üzerinden dünyaya yayıldığını söylemez. Bizim coğrafyamızda rasathanelerde gözlemler yapılırken, gemiler pusulayla yolunu bulurken, şifahanelerde ameliyatlar yapılırken, dünyanın kalanında neler olduğunu hepimiz de çok iyi biliyoruz. Her fırsatta, doğrudan veya dolaylı olarak 'İslam mani-i terakkidir' diyenler, yani, 'İslam gelişmeye manidir' diyenler, tarihimizdeki bu 'İslam amir-i terakkidir' yani 'İslam gelişmeyi, terakkiyi emreder' örneklerini asla gündeme getirmezler. Kendimize gelebilmemiz, ancak kendimizi bilmemizle mümkündür. Şayet biz kendimizi bilmez isek, birileri gelir, bize ne olduğumuzu anlatmaya, bunun sınırlarını çizmeye başlar." ifadelerini kullandı.
İslam dininde ubudiyet ve uluhiyet kavramlarının çok önemli olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Biz ilah olarak Allah'tan başka bir güç asla tanımayız, tanıyamayız. Bu bizim inancımızın, itikadımızın en önemli başlıklarından bir tanesidir. Bir diğeri de Ubudiyettir, yani kulluktur. Allah'tan başka hiçbir güce biz kul olmadık, kul olamayız. Bu da bizim aynı şekilde ubudiyetimizin gereğidir. Fakat siz kalkıp da Pensilvanya'ya bu iki önemli itikadi başlığı teslim edersiniz işte orada her şey kaydı demektir. Rabbimiz, Kur'an-ı Kerim'de bize defalarca 'Akletmez misiniz', 'düşünmez misiniz' hep bu uyarılar var. Buna karşılık onlar ne diyor, 'Akletme, düşünme, sadece sana söyleneni yap' söyledikleri bu. Bunun adı yine Kur'an-ı bir ifadeyle cehalettir ve bu cehaletin havuzuna düşmek çok büyük tehlike getiriyor." diye konuştu. (İLKHA)