Halihazırda uçan arabalara ve galaksilerarası seyahat olanaklarına sahip olmadığımız bir gerçek, fakat “yakın gelecek” diye adlandırdığımız geleceğin sandığımızdan daha yakın olduğunun da pekala farkındayız.
Belki ilk başlarda galaksiler fethetmeyeceğiz, uzaylılarla savaşmamız gerekmeyecek, ama en azından şu an hayatta olanların pek çoğunun Mars`ın yüzeyini adımlayabileceğini söylemek mümkün gibi görünüyor. Yani en azından geçtiğimiz Ekim ayında henüz daha başkanken Barrack Obama`nın yaptığı açıklamayla birlikte, çok da uzak olmayan bir tarihte bu türden bir uzay yolculuğunun gerçekleşeceğinin sinyalleri verildi.
Obama Uzay Hakkında Ne Dedi?
Tabii ki bir haberi veren Amerika Birleşik Devletler Başkanı olunca o haberin üzerinde biraz daha ciddi durmak gerekiyor. 2030`lu yıllara geldiğimizde Mars`a aktif olarak insan göndermek için özel şirketlerle çalışılacağının altını kalın kalın çizen bu haber; aslında uzun soluklu bir projenin ilk ayağını oluşturuyor. Uzun yıllardır üzerine türlü fanteziler inşa edilen Mars`ta koloni kurma fikri bu. İlk aşamada bu argüman “Amerika`nın uzayda yazılacak öyküsüne” hizmet ediyor gibi görülse de kısa sürede kurumsallaşıp, dallanıp budaklanacağı ve bir aşamadan sonra tamamen uluslararası bir formata bürüneceği ortada. Elbette Neil Armstrong`un Ay`a ilk ayak bastığı o günden bu yana yaklaşık yarım asır geçti ve bu süreç içerisinde ay seyahatleri hiç de bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi ivme kazanmadı. Dolayısıyla Mars yüzeyinde at koşturabilmek, yaşadığımız tüm beyin karıncalandıran teknolojik fırtınaya rağmen kulağa fazla uzak geliyor! Fakat Obama`nın bizzat kaleme aldığı makalede yer verdiği kısımda da tam anlamıyla bu bahsi geçen ivmeyi kazandıracak bir kurumsallıktan söz ediliyor.
NASA`nın Uluslararası Uzay İstasyonu ISS`ye yakıt ikmali için özel firmalarla işbirliği içerisine girmeye yönelik çalışmaları da “Mars`a Yolculuk” adı verilen projenin çapını gözler önüne seriyor. Tabii ki akıllardaki yenilenebilir yakıtın ne olabileceğine dair soru ve sorunlar çözüme kavuşunca her şey biraz daha aydınlanacak. Bu arada Obama 2010 yılında mürettebatlı uçuş görevlerini duyurmuş olsa da, kongre üyeleri tarafından sert bir dille eleştirilmişti. Fakat bu plana sadık kalındığı sürece Mars`a yolculuk, şimdilik fazlasıyla mümkün gibi görünüyor. Bu yolculuğun ne zaman bizim de içinde olduğumuz uluslararası bir forma kavuşacağı ise bir diğer soru işareti.
Şuradan Uzaya İki Kişi Lütfen
Her ne açıdan okunursa okunsun, gezegen değiştirebilecek olmak, bazı pratiklerimizden kolay kolay vazgeçebileceğimiz anlamına gelmiyor. Yani bilet alırken uçuş mili kullanmak, ya da oturduğumuz yerden her bir ayrıntısını görebileceğimiz kıtalar arası Hiper Sanal Gerçeklik seyahatler yapabilmek; bir zamanların “yakın geleceği” olan günümüzde artık ilk elden deneyimleme şansı bulduğumuz gelişmeler. Dolayısıyla gidişatı kestirebilmek hiç de zor değil.
Uzaya gitmek somut anlamda bizi hayal dünyasına götürüyor olsa da bir taş devri insanını bugüne getirseniz bize “of bu insanlar zaten uzaylı” dedirteceği gerçeğini değiştirmez. Şu an içinde bulunduğumuz hayat gerçekten insanlığın zaten çok gelişmiş olduğunun kanıtı.
Düşünsenize babalarımızın zamanında kredi kartı yoktu. İndirim kuponu gazeteden kesiliyordu. Bugün kredi kartı olmayan kişiye toplumda vebalı gözüyle bakılırken indirim kodları dijital hale geldi ve eticaret aldı başını gitti. Para “soyut” hale geldi ve kodların hakim olduğu bir satın alma “geleceğinin” tam da ortasına iniş yapmak üzereyiz. Birkaç yıl öncesine kadar fütüristik filmlerde gördüğümüz bu detay, şu an için hiçbirimizi şaşırtmıyor bile. Tıpkı yarın uzay yolculukları sırasında, dünya manzarasına bakmak yerine; günün yorgunluğunu atmak için kafamızı cama yaslayarak uyumayı tercih edeceğimiz gibi.
Dünyaya Işınlanan Yeni Alışveriş Trendleri
Uzay Yolu filminde “yok canım daha neler” diye seyrettiğimiz fazerler, cep telefonları ve ödeme kodları artık film değil tamamen gerçek. Bu yeni alışveriş geleneğine bu kadar hızlı adapte olmamızın zararlı çıkan tarafı ise hiç kuşkusuz cüzdan üreticileri olacak gibi görünüyor. Ya da cüzdanlarımız da alışveriş alışkanlığımıza göre küçülecek, işlevselleşecek kim bilir?
Peki gelelim şu soruya; indirim kuponu ile uzay gemisi satın alabilir miyiz? Dürüst olalım, çok sayıda kişi bir araya gelsek kolektif bir indirip kuponu ve hediye çeki yardımlaşma silsilesiyle, kırmızı vibranyum kaplı 6 ileri 1 geri vitesli kabriyole bir uzay gemisinin oturma takımlarını karşılayabilecek gücü elde etmek çok yakında mümkün olacak. Buraya yazıyoruz; birkaç sene sonra döner okuruz biz demiştik diye.
Tabii ki şakayı bir kenara bırakacak olursak eğer, indirim kodları ile bugün tatile gidilebiliyorsa (Bakınız: Tatil.com hediye çeki kodu) Mars`ta iki kişilik tatil kazandığımız ya da uçuş masraflarımızın “bir alışkanlık haline getirebileceğimiz kadar” azaldığı bir gelecek çok da uzak değil! Uzay kıyafetimizi Boyner indirim kodu ile %25 indirimli alabileceğimiz; veya uzay yolculuğunda ne istersek para kullanmadan Gittigidiyor hediye çeki ile ödeyebileceğimiz günler çok uzak değil. Yani indirimli kupon kodlarının ve dijital indirim zımbırtılarının alışveriş dünyasında bize fazladan oksijen sağlayacağını hiç kimse inkar edemez.
Eskiler ne güzel demişler: Yaşayan görür!