Dünkü Zaman`da İhsan Dağı, ‘Devlet dindar yetiştirebilir mi?` başlıklı yazısında şöyle diyordu:
 
“Biliyoruz ki ‘yeni bir nesil` yetiştirmek Türk siyasetinin en derin takıntısıdır. Takıntının ilham kaynağı da Kemalizm. Mesele sadece kendine benzer insanlar yetiştirmek de değil, kendine bağlı nesiller yetiştirmektir; sorgulamayan, eleştirmeyen, devletin her yaptığından bir hikmet arayan insanlar. ‘Aslında bu ülkede herkes biraz Kemalisttir` derken su-i zanda bulunmuyoruz. Öyleyiz işte. Biz Kemalizm`den başka bir şey görmemişiz. Kürt`ün de, liberalin de, İslamcının da gözünü açtığında gördüğü ‘rakip` Kemalizm olmuş. Dolayısıyla hepimiz öykünüyoruz Kemalizm`e biraz. (…) Demek ki insan biraz da mücadele ettiklerine benziyor. Yoksa Başbakan Erdoğan nasıl olur da yıllarca mücadele ettiği Kemalist rejim gibi toplum mühendisliği yapmaya kalkabilir?
 
Bir de şu sorun var: Bizim çocuklarımızdan dindar bir nesil yetiştirecek olan bu devlet, sakın bu işi yüzüne gözüne bulaştırmasın. Malum, yıllardır yetiştirilen Kemalist-pozitivist nesiller AK Parti`yi iktidara getirdi. AK Parti`nin dindar nesilleri acaba elli yıl sonra kimi başımıza getirir?”
 
‘Gölge etmesin yeter`
Mümtaz`er Türköne de dün aynı gazetede, ‘Devlet, dindar nesiller yetiştiremez` başlıklı yazısında şöyle diyordu: “Devlet, elindeki gücü kullanarak, din ile toplumlar arasında aşılması güç duvarlar inşa ederek dinsizliği yayabilir. Toplumu dinsizleştirebilir. Ama din ile birey arasındaki sıcak ve samimî ilişkiye aracılık edemez. Dindar bir nesil yetiştiremez. Karşılamasına da gerek yok. Sadece gölge etmesin yeter. Toplum, bu ihtiyacı birkaç kez fazlasıyla karşılayacak potansiyele zaten sahip.”
 
‘İslami Kemalist`
Yine Zaman`da Şahin Alpay ise şöyle yazıyordu: “Anlaşılan Erdoğan ve AKP, dini devlet tekelinde ve toplumu din yoluyla denetim altında tutmak konusunda Kemalistlerden pek farklı düşünmüyor, yani benim kabul ettiğimden daha ileri ölçüde ‘İslamî Kemalist`. Türkiye`yi otoriter ve tek-tipçi Kemalist düzenin yerine özgürlükçü ve çoğulcu bir rejime taşımak değil, otoriter ve tek-tipçi rejime İslamî bir renk vermek peşinde.”
‘Yetişmiş dindarları ne yaptın?`
Başbakan`ın "dindar gençlik" açıklamasına ilk tepki, basının "İslami ağırlıklı yazar" olarak bahsettiği İhsan Eliaçık`tan gelmişti.
Eliaçık, “Bırak dindar nesil yetiştirmeyi, yetişmişi ne yaptın, ondan haber ver. Mücahitler müteahhit oldu. Yeni evlerine giderken evlerindeki kitapları sahaflara satıyorlar” demişti.
 
Erdoğan bu sözlere dünkü grup konuşmasında aynı sertlikle cevap verdi: “Ne kadar zavallısın sen ya. Biz işi ehline veririz.” Erdoğan`ın bu konuşmasının ardından İhsan Eliaçık da twitter hesabından zehir zemberek bir açıklama daha yaptı.
Eliaçık Twitter hesabında, `Sabahtan beri telefonlar geliyor. Başbakanın grup toplantısındaki sözlerine birazdan cevap vereceğim` dedi ve şu açıklamaları yaptı:
 
"Ey AKP`li mütaahhtler! Başbakanınız dahil ihalelerden gelen paraların ihtiyaçtan fazlasını tinercilere infak edin! Alternatif sermaye oluşturmuyorsunuz, yiyici , sömürücü sermaye sınıfına dahil oluyorsunuz. Kapitalizme abdest aldırıyorsunuz. Dindar gençlik yetiştirmeyi bırak,varolanı ne yaptın ondan haber ver. İhaleci,rantçı yaptın. Bu ülkenin dindarlar beklediği bu değildi. Ehli sünnet ve`l cemaat, ehl-i mülkiyet ve`şatafat oldu. İnşaat ya Resulullah diye kibir kulleri dikiyorlar. Caprice Gold sizin mezarınız. Otollerde, kırmızı halılarda dolaşmaktan dışarıyı göremiyorsunuz. Dün Mersin`de sobayi yakalim derken yaralanan 4 cocuktan haberin var mı? Köprü altında donarak ölen tinercileriden haberin var mı? Cenazelerini biz kaldırıyoruz. Zenginliği paylaşmıyorsunuz, kendinize yontuyorsunuz. Irak`ta ölen 1.5 milyon müslümandan haberin var mı? Dünyanın ezan okunan yerlerine bomba yağıdıranlar senin neyin oluyor? Model ortağın mı? Başbakan`a çağrı: İhtiyaçtan fazla ne varsa tinercilere infak et. Banka hesaplarına yığdıklarınla onlara yurt açalım. Belki 100 yurt eder. Dindarlık namazla niyazla olmaz. Eline güç (iktidar ve servet) geçince onu nasıl kullandığına bakacaksınız. Siz burada kaybettiniz. Ey Başbakan! Değil Fırat kenarında bir Kürt, bir koyun kaybolsa, bir tinerci donsa sorumlusu sensin. Dindarlık bu değilse nedir?"