Milli Eğitim Bakanlığınca (MEB), bir yıldır hazırlıkları süren tüm öğretim kademelerindeki 51 zorunlu derse ait yeni müfredat taslak programı, "http://mufredat.meb.gov.tr" adresinden kamuoyunun görüşüne sunuldu. Yeni müfredat için internet sitesi üzerinden 10 Şubat'a kadar görüş bildirilebilecek.

Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Fasih Dinç, Milli Eğitim Bakanlığınca kamuoyunun görüşüne sunulan ilkokul ve ortaokul müfredatı hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

"Mevcut müfredat insani farklılıklara çok uzak"

Türkiye'deki eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması konusunun uzun bir süredir gündemde olmasına rağmen bir türlü bir mesafenin kat edilmediğini belirten Dinç, insan hak ve hürriyetlerini içinde barındıran yeni bir müfredat arzusunun olması bile sevindirici olduğunu söyledi.

Müfredatın gündeme getirildiği zamanın çok önemli olduğunu söyleyen Dinç, "Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin yansımalarının henüz gündemi meşgul ettiği bir dönemde, müfredatla ilgili insan hak ve hürriyetlerini barındıran bir müfredat arzusunun olması çok önemli bir gelişmedir. Dolayısıyla Türkiye'deki eğitim sisteminin yeniden yapılanması sürekli gündeme geliyordu. Ama bu konuda iyi bir mesafe kat edilmedi. Son yıllarda eğitim müfredatıyla ilgili önemli adımlar atıldı ama buna rağmen hâlâ mevcut müfredat çok önemli sıkıntılar barındırmaktadır. Bu sıkıntıların temelinde de eğitim müfredatı belirli bir ideolojiyi yansıtan ve onu yaymaya çalışan bir içerik üzerinden hazırlanmış. Bu bağlamda tektipçilik, homojenleştirici, insani farklılıklara çok uzak bir eğitim müfredatı şu an mevcut. Bunların tartışmaya açılması ve yeniden yapılandırılması gerekir." dedi.

"Devlet yerine millet merkeze alınmalı"

Tamamen bir dünya vatandaşı yetiştirmeye yönelik bir müfredatın hazırlanması gerektiğini kaydeden Dinç, "Türkiye'deki mevcut müfredatın en büyük sorunu dayatmacı, tüm çağdaşlık iddialarına rağmen totaliter, insani ve kültürel farklılıklara karşı bir içerikle hazırlanmış olmasıdır. Yeni müfredatın, özellikle bu mevcut statükocu yaklaşımla belirli bir sorgulama üzerinden hazırlaması gerektiğini düşünüyorum. Yeni müfredatta devlet yerine millet merkeze alınmalıdır. Mevcut müfredatta tamamen devleti kutsayan, 'her şey devlet içindir' anlayışı vardı ve bu da bugünkü toplumsal sorunlarımızı derinleştiren bir sonuç ortaya koyuyordu. Dolayısıyla yeni müfredatın en önemli özelliği, insani ve kültürel farklılıkları dikkate alan, ülkemizdeki çeşitliliği göz önünde bulunduran bir yapıda yeniden yapılandırılması gerekiyor. İdeolojinin ve totaliterliğin dayatıldığı belirli bir düşüncenin egemen kılındığı bir müfredattan ziyade insan hak ve hürriyetlerine saygılı, ötekileştirmeyen, dışlamayan ve tamamen bir dünya vatandaşı yetiştirmeye dönük bir müfredat hazırlanmalıdır." diye konuştu.

"İnkılap tarihi mevcut sorunları derinleştiriyor"

İnkılap Tarihi dersinin sadece bir elit kesimin hayatı üzerinden aktarıldığına da değinen Dinç, "Atatürk İlke ve İnkılapları dersi, ülkemizde vatandaş yetiştirme ve mevcut ideoloji ayağının en fazla etkili olduğu bir ders oldu. Çünkü inkılap Tarihi dersi, şu an içerik bağlamında oldukça problemlidir. Dersten amaçlanan şey, Kurtuluş Savaşı'nın ve bu devletin kurucu unsurlarının yeni nesillere aktarılmasıdır ama bu aktarılırken bir elit üzerinden aktarılıyor. Bu bazen ülkemizdeki çeşitliliğe ve mevcut sorunları derinleştiren bir ders olarak görüyoruz. İnkılap Tarihi dersinin yerine Cumhuriyet Tarihi dersinin konulması ve içeriğinin daha da genişletilmesi gerekir. Kurtuluş Savaşı mücadelesini veren halkın tarihi hemen hemen yok." dedi.

"Kürt ve zararlı aynı cümlenin içinden geçiyor, Araplar dışlanıyordu"

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına paydaş olan herkesin hikâyesinin değerli bulunup ders kitaplarına yansıtılmasının gerekliliğine değinen Dinç, sözlerine şöyle devam etti: "Mevcut müfredat, ayrımcılığı ve ötekileştirciyi içinde barındırmaktadır. Ben liseyi Mardin'de okudum ve lisedeyken İnkılap Dersi hocası ders anlatırken Kürt kelimesi sadece zararlı cemiyetler bölümünde geçiyordu. Yani 'Kürt' ve 'Zararlı' aynı cümlenin içinden geçiyor. Hemen yanında Arap kökenli öğrenci vardı. Araplarla ilgili de 'Birinci Dünya Savaşı'nda sırtımızdan vurdular' diye cümleler okunuyordu. Şimdi hem Kürt hem de Arap öğrencinin psikolojisini varın siz düşünün. Yeni müfredatta; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasına paydaş olan Kürt, Türk, Arap, Çerkez veya Laz kim varsa herkesin hikâyesi değerli bulunup ders kitaplarına yansıtılması gerekir. Ancak bu ortak bir hikâyenin oluşumuna katkı sağlar. Böylece birlik ve beraberlik ruhu, sosyal huzur ve barış yeniden tesis edilmiş olacak."

"Sorunların çözümünü sadece politikada aramamak lazım"

Türkiye'deki mevcut sorunların çözümünün sadece politikada değil eğitim müfredatında da aranması gerektiğini aktaran Dinç, son olarak "Özellikle sosyal birlikteliğe vurguda bulunan bir müfredat hazırlarsak Türkiye daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecektir." ifadelerini kullandı. (M. Salih Keskin – İLKHA)