DİYARBAKIR- Merkezi Diyarbakır`da bulunan Aydınlık Yarınlar İçin Hak ve Özgürlükler Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği (AYDER) Suriye ordusunun kendi halkına karşı uyguladığı soykırım ve şiddet nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı.

 

Açıklamada, Suriye ordusunun, halkına karşı uyguladığı soykırım ve şiddetin boyutunun her geçen gün tırmandığı belirtilerek şu ifadeler kullanıldı: "Bunun en son örneği önceki gün Mevlid Kandili dolayısıyla camilerde toplanarak ibadet eden Humus`un Halidiye Mahallesi sakinlerine karşı Suriye ordusunun ağır silahlar ve havan toplarıyla yaptığı kanlı saldırıdır. Basında yer alan bilgilere göre ölü sayısı 200`ün üzerinde ve yaralı sayısı da 700`ü aşmış durumdadır. 2 Şubat 1982 Hama katliamının yıldönümüne rastlayan ve Mevlid Kandili`nde yaşanan bu toplu katliam bir tesadüf değildir. Bilindiği gibi Hama katliamının 30. yıl dönümünde Suriye halkı yine meydanlara inmiş, muhalif kaynaklara göre "Affet bizi Hama!" başlığı altında Cuma namazı sonrasında düzenlenen gösterilerde 25 kişi ölürken onlarca kişi ise yaralanmıştı. Yine bir önceki gün muhalif kaynaklar 17 Suriyelinin, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldüğünü açıklamıştı. Suriye`de 10 aydır devam eden gösterilerde, aralarında sivil ve askerlerin bulunduğu 5 bini aşkın Suriyeli yaşamını yitirdi. Suriye yönetiminin ve katil ordusunun bu pervasız katliamlarını şiddetle kınıyoruz ve bir an önce bu hareketlerine son vermesini istiyoruz."
 
 
Esad Yönetimi Meşruluğunu Kaybetmiştir
"Suriye halkının, 40 yıldır mahrum bırakıldığı hürriyet, onur, izzet ve şerefli bir yaşam talebi için intifadalarını başlatmıştır" diyen Lale açıklamasının devamında, " Buna karşın Beşşar Esad yönetimi, Suriye`nin dört bir yanını gerçek anlamda bir savaş alanına dönüştürmüş ve kendi halkına karşı soykırıma girişmiş durumdadır. Azınlık, etnik ve mezhep grupları arasında çatışma, ihtilaf ve yanlı tutumlarını kendi iktidarını devam ettirmek için kullanan Esed, herkesin eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğu vatandaşlık ilkesinden yana olan bir yönetim değişikliğine karşı direnmekte, halkın yasal ve meşru beklentilerini ve arzularını miting ve protestolarla dile getirmesine tahammül edememektedir. Buna karşın Suriye halkı, adalete, eşitliğe, çoğulcu bir siyasi yapıya, reformlara ve demokrasiye kavuşmak için büyük fedakârlıklarda bulunmaktadır. Suriye halkının meşru taleplerine ülkenin güvenlik güçleri ile ordusunun verdiği karşılık ise artık bu yönetimin meşruluğunu kaybettiğinin bir göstergesi ve ülkenin yönetim açısından mutlaka bir değişime ve dönüşüme olan ihtiyacının ne kadar elzem olduğunu göstermektedir." İfadelerini kullandı.

 

Rusya ve Çin`in Vetosu Esad`a Katliam İçin Cesaret Vermiştir
Lale, Rusya ve Çin`in BM Güvenlik Konseyinde, Suriye`de insan hakları ihlallerini kınayan ve şiddetin derhal sona erdirilmesine yönelik karar tasarısı çağrısını veto eden Rusya ve Çin`i şiddetle kınadıklarını söyleyerek, şu çağrıda bulundu:"Suriye`nin bu veto kararı sonrası ülkede devam eden katliamlarını attırmak için kendisine bir cesaret verildiği noktasında endişelerimiz bulunmaktadır. Uluslararası camiadan bu kararını tekrar gözden geçirmesini ve Uluslararası toplumu, Suriye rejimini dışlamaya, Suriye`de bulunan elçilerini geri çekmeye, ekonomik yaptırımlara devam etmeye ve rejim yetkililerinin ve liderlerinin hareket alanını daraltmaya çağırıyoruz. Bekle gör politikası uygulayan veya menfaatlerinin rejim tarafında yer almak olduğunu düşünen politik grup ve örgütlerin de Suriye muhalefetini destekleyerek özgür ve bağımsız yeni Suriye için güçlerini birleştirmelerini istiyoruz."

 

Türkiye Dışişlerinin yaptığı görüş ve beyanların yetersiz kaldığı kanaatinde olduklarını söyleyen Ferzende Lale son olarak şu ifadeleri kaydetti: "Türkiye uluslararası camiayı harekete geçirmede ve yaşanan bu katliamların önüne geçilmesi hususunda politika geliştirmelidir. Bizler Aydınlık Yarınlar İçin Hak ve Özgürlükler Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği (AYDER) olarak başta komşularımız olmak üzere BM ve diğer örgütler bir an önce Suriye halkının meşru taleplerine kavuşması ve akan masum kanının son bulması hususunda üzerlerine düşen sorumluluğu en üst düzeyde yerine getirmelidir."
 
Osman İçli-İLKHA