ANKARA - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na katılarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

"ABD'nin Rus diplomatları sınır dışı etme kararı, yeni bir soğuk savaş başlangıcı mı yorumlarına neden oldu.Yeni bir soğuk savaşa mı giriyoruz, taktiksel hamleler mi? ABD-Rusya ilişkilerinin bu gerilimli seyri Obama yönetimi ile mi sınırlı olur yoksa Trump yönetime geldikten sonra bir değişiklik görülebilir mi?" sorusuna Çavuşoğlu, ABD'nin Rus diplomatları sınır dışı etme kararının ardından soğuk savaş dönemine girmek istemediklerini belirttiklerini ve bugün de aynı düşünceye sahip olduklarını ifade etti.

ABD'nin kararına karşı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yapıcı ve ılımlı yaklaşımının, bu endişelerin ortadan kalkmasına sebep olduğunu anlatan Çavuşoğlu, Putin'in 35 ABD'li diplomata gönderdiği yılbaşı etkinliği davetinin olumlu bir adım olduğunu vurguladı.

Çavuşoğlu, ABD ve Rusya'nın, Türkiye için stratejik ortak olduğunu dile getirerek, farklı birtakım sorunlar olmasına rağmen Türkiye'nin kazan kazan formülüyle iki ülkeyle de ilişkilerin geliştirilmesi için çaba sarf ettiğini belirtti.

"AB ile maalesef bir güven bunalımı var"

Türkiye ile AB ilişkilerini değerlendiren Çavuşoğlu "Hiçbir ülkeyle veya kurumla ilişkilerimizi gergin bir şekilde yürütmek istemeyiz. Ama yanlış olan konularda düşüncelerimizi net bir şekilde söylüyoruz." ifadelerini kullandı.

Son zamanlarda Türkiye'yi kaybetme kaygısıyla AB'nin yaklaşımlarında bir değişiklik olduğunun görüldüğüne işaret eden Çavuşoğlu, "Örneğin son Dışişleri Bakanları Toplantısında Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz ,Türkiye'ye karşı tutumunda tek başına kalmıştı. AB ile ilişkilerimizi niye kötü bir çizgide götürelim? Bize ne faydası var?" dedi.

AB'nin çifte standartlarından ve tepeden bakan tutumundan dolayı hayal kırıklıkları ve güven bunalımı olduğunu belirten Çavuşoğlu, Türkiye'nin ise bugüne kadar AB'ye verdiği sözleri hep tuttuğuna dikkati çekti. Çavuşoğlu, "AB vize serbestisini terör ile ilgili kanunlara bağlarsa o zaman bu gerginlikler devam eder." diyerek, AB'nin dayatma yapmaması durumunda işlerin yoluna gireceğini ifade etti.

AB ile Türkiye arasında 18 Mart'ta yapılan anlaşmanın yükümlülüklerini AB'nin de yerine getirmesi gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, "3 milyar avro konusunda gecikme halen devam ediyor. 2016 sonu itibarıyla bitmesi gerekiyordu." şeklinde konuştu. Bakan Çavuşoğlu, şu ana kadar 700 milyon avroluk yardımın geldiğini, bunun yanlış olduğunu ifade etti.

"Türk halkının AB'ye güvenmediğini gösteriyor"

Çavuşoğlu, AB'nin 15 Temmuz darbe gecesinden sonra sergilediği tutumdan ve yıllardır uygulanan çifte standartlardan ötürü şu an Türk halkının AB sürecine olan desteğinin oldukça düşük olduğuna dikkati çekti. "Bu, Türk halkının AB'ye güvenmediğini gösteriyor." diyen Çavuşoğlu, kendileri iktidara geldiğinde bu desteğin yüzde 80 civarında olduğunu hatırlattı.

AB liderlerinin, ülkelerindeki Türkiye ve İslam karşıtlığını da yönetmeyi başarmaları gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, basına "Türkiye'ye karşı neden bu kadar negatifsiniz?" diye sorduklarında "Siyasiler bizi böyle yönlendiriyor" cevabı aldıklarını dile getirdi. Çavuşoğlu, aynı soruyu siyasilere sorduklarında ise "Bizde yok ama basın halkı etkiliyor" cevabı aldıklarını söyledi.

Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili Çavuşoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Ahde vefa olmalı, herkes imzaladığı belgeye sadık kalmalı, tam üyelik için. Şimdi 'biz bunu imzaladık ama şu anda fikir değiştirdik artık istemiyoruz' diyorlarsa da açıkça söylesinler. Bizim problemimiz bizi oyalamaları. Bizi oyalamayın. Net konuşun bizimle. Bir taraftan kaybetmek istemiyorsunuz, oraya, buraya gitmesin Türkiye, bize de gelmesin. Türkiye böyle çaresiz bir ülke değil ki."

Türkiye'nin İngiltere ile AB dışında da ikili ilişkilerini ortak iradesi çerçevesinde güçlendireceğini dile getiren Çavuşoğlu, İngiltere Başbakanı Theresa May'in 27 Ocak'ta Türkiye'yi ziyaret etmesinin planlandığını aktardı.

Çavuşoğlu, "AB ile maalesef bir güven bunalımı var. Ama şu anda her şey ortada. Bu konuda esasen AB'nin bir karar vermesi lazım. Bize de dürüst davranması lazım. Bizim beklentimiz bu. Dürüst olalım birbirimize. Ne istiyorsak söyleyelim, istiyorsak da istemiyorsak da. Ondan sonra herkes yoluna devam eder." dedi.