İslam coğrafyasında yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Çınar, Müslümanların, İslam`ın belirlemiş olduğu kardeşlik hukukunu dikkate alarak, hangi mezhepten olursa olsun kendisini mümin olarak tanımlayan ve tüm farklılıklara rağmen Allah`ın Müslümanları kardeş ilan ettiğini unutmamaları gerektiğini vurguladı.

İslam dünyasının içinde bulunduğu durum ve İslam coğrafyasında yaşanan gelişmelerle ilgili İLKHA`ya değerlendirmelerde bulunan Doç. Dr. Mahmut Çınar, acıların son bulması için öncelikli olarak Müslümanların kendi aralarındaki diyalog başta olmak üzere dayanışma ve hoşgörüyü geliştirmeleri gerektiğini belirtti.

Hangi mezhepten olursa olsun bütün müminler kardeştir

Hiç kimsenin kesinlikle bir başkasını İslam`ı kendisinin anladığı gibi algılayıp yaşamadığından dolayı ötekileştirmeye hakkının olmadığını söyleyen Çınar, “Allah Kur`an-ı Kerimde ‘Müminler ancak kardeştir` diyor. ‘Hanefiler, Şafiiler, Sunniler veya Şiiler kardeştir` demiyor, ‘Müminler kardeştir` diyor. O halde biz kardeşlik hukukunu bütün müminlere karşı dikkate almalıyız. Hangi mezhepten olursa olsun kendisini mümin olarak tanımlayan herkese karşı kullanmak zorundayız.” dedi.

“Müslümanlar birbirlerini anlamaktan çok, birbirlerini ilzam etmeye ve susturmaya çalışıyorlar”

Müslümanlar arasındaki sorunların en temel sebebinin birbirlerini dinlememelerinden kaynaklandığının altını çizen Çınar, bir Müslüman`ın diğer bir Müslüman`a yaklaşımında kendisini muhatabının yerine koyarak bir empati yapması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:

“Müslümanların tarihinde maalesef yaşanmış acı olaylar var. Geçmişte ehl-i hadis ile mütezile arasında çıkan problemler gibi. Bu acıların en temel sebebi bunların oturup birbirlerini dinlememeleridir. Yani birbirilerini anlamaya çalışmamalarıdır. Bugün de maalesef öyle. Müslümanlar birbirlerini anlamaktan daha çok birbirlerini ilzam etmeye ve susturmaya çalışıyorlar. Aslında şöyle bir kafa kafaya verelim ve birbirimizi anlamaya çalışalım, empati yapalım ve kendimizi muhatabımızın yerine koyalım. ‘Acaba ben onun yerinde olsaydım nalsı düşünürdüm, hangi tercihte bulunurdum` gibi böyle birbirimizi anlamaya yönelik çaba sarf edersek problemlerimizin önemli bir kısmını çözeriz. Bu şu anda en büyük eksikliğimizdir.”

“Şiddet dilini ve yönetimini geriye attıktan sonra birbirimizi anlamaya çalışalım…”

Müslümanların birbirlerine karşı şiddet uygulamasını da eleştiren Çınar, “Şu anda da zaman zaman bir kısım Müslüman şiddet kullanıyor. Ne yazık ki bu şiddeti Müslümanlara karşı da kullanıyorlar. Bu şiddetin bir defa bitirilmesi lazım. Yani kimsenin din adına başkalarına şiddet uygulamaya kesinlikle hakkı yoktur. En temel problemimiz budur. Bu şiddet dilini ve yönetimini geriye attıktan sonra, birbirimizi anlamaya çalışalım dedikten sonra göreceğiz ki aslında çok fazla bir problem yokmuş.” ifadelerini kullandı.

Müslümanlar birbirine dayatma da bulunmamalı  

Müslümanların Hz. Muhammed`i kendilerine rehber edinmelerini ve O`nun yolunda gitmeleri gerektiğini ifade eden Çınar, “İslam dini her konuda tek bir çözüm üretmez. Bazen hakikat taaddüt edebilir. Yani birden fazla doğru olabilir. Belki Suriye`de şu doğrudur, Türkiye`de bu doğrudur veya İran`da da başka bir şey doğrudur. Bunlar olabilir. Dolayısıyla biz bunu da dikkate alarak insanları tek tipleştirmeye kalkışmamalıyız. Yani ‘herkesin zihni de benimki gibi olsun, herkes benim gibi düşünsün, benim saygı gösterdiğim falan zata herkes saygı göstersin` herkesin böyle bir zorunluluğu yok. Müslümanların neye zorunluluğu var; Herkes Hz. Muhammed`i (s.a.v) peygamber olarak kabul edecek. Kendi gücü ve imkanları nispetinde de O`na benzemeye çalışacak. O`nun izinde gitmeye çalışacak. Bunun dışında birbirlerine kendi yorumlarını dayatmaya kimsenin hakkı yok. Herkesi hoş görecek. Hoşgörü de zaten budur. Herkesi olduğu gibi hoş görmek. Yoksa ‘sende gel benim gibi düşünki seni hoş göreyim` o zaman hoş görmene gerek yok ki oda senin gibi oluyor zaten.” şeklinde konuştu.

“Biz kendimizi kullandırmaya müsait ettiğimiz zaman herkes bizi kullanmaya kalkışır”

Müslümanların kendi problemlerini çözmek adına ABD, Rusya ve diğer batılı ülkelere başvurmasını, “Zillet olarak bu Müslümanlara yeter” diyerek eleştiren Doç. Dr. Çınar, sözlerine şöyle devam etti:

“Bizim hangi konularda asgari müştereklerimiz varsa ‘onlar üzerinde bir araya gelelim, gerisini boş ver` dediğimiz zaman problem çözülecektir. Bir de ciddi bir şekilde bunun problem olduğunu anlamamız lazım. Maalesef bunu kabul edemiyoruz.  1.7 milyar Müslüman var. Müslümanlar kendi problemlerini çözmek için ABD`nin, Rusya`nın ve şunun bunun ayağına kapanıyor. Zillet olarak bu Müslümanlara yeter. Aslında düşündükleri zaman nasıl bir zillet içerisinde olduklarını görürler. Zaman zaman da biz kolaycılığa kaçıyoruz. Müslümanlar arasında bir takım şiddet eylemelerine kalkışanlara diyoruz; ‘başkalarının oyuncağı olmuş ve başkaları onları kullanıyor` kendimizi kullandırmayalım. Biz kendimizi kullandırmaya müsait ettiğimiz zaman herkes bizi kullanmaya kalkışır. Herkes kendi işini yapıyor. Şeytan şeytanlığını, düşman düşmanlığını yapıyor. Ama biz de kendi işimizi yapalım. Kardeş olduğumuzu bilelim. Bu kardeşlik hukuku içerisinde de ilişkilerimizi sürdürmeye çalışalım. O zaman kimsenin gücü bize yetmez.”

İnsanın pratik hayatta dini yaşayabilmesi için özellikle de avam kesimin bir mezhebe dayanmaya ihtiyacının olduğunu vurgulayan Çınar, mezheplerin dinin günlük hayatta rahat yaşanabilmesi ve dinin ihmal edilmemesi için önemli olduğunu kaydetti.

Mezhebi farklılıkların bir zenginlik olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Çınar, “Ancak bu yöntemleri bizler birbirimize düşmek, kopmak, tartışmak ve düşman olmak için kesinlikle kullanmamız gerekiyor.” dedi.

“Tek tipleştirme ve doğruculuk din adına bizim başımıza epey sıkıntılar getirdi”

Çınar, “Müminler ancak kardeştir. O halde biz kardeşlik hukukunu bütün müminlere karşı dikkate almalıyız. Hangi mezhepten olursa olsun kendisini mümin olarak tanımlayan herkese karşı da kullanmak zorundayız. Kuşkusuz insanlar kendi meşrebine, mizacına ve kendisine daha yakın hissettiği insanlarla sosyal hayatını daha dar alanda da yaşayabilir. Bunda şaşılacak bir şey yok. Ancak diğer müminlere karşı kardeşlik hukuku kesinlikle dikkate alınmalı. Tek tipleştirme ve doğruculuk din adına bizim başımıza epey sıkıntılar getirdi.” ifadelerini kullandı. (İbrahim Koçyiğit-İLKHA)